Artık yeter! Ölümüne çalışmaya hayır!

30 ve 31 Ekim’de, yalnızca 2 gün içinde, İstanbul’da Tıp Fakültesi öğrencisi Yağmur Çavuşoğlu, Adana’da Asistan Doktor Ece Ceyda Güdemek ve Batman’da Kalp ve Damar Cerrahı Engin Karakuş intihar ettiler. Her üç sağlık emekçisi de arkalarında çalışma koşullarının kötülüğünü belirten notlar bırakarak aramızdan ayrıldılar.

Sağlıksızlık üreten sağlık sistemi

AKP’nin uygulamaya koyduğu “sağlıkta dönüşüm programı” ile birlikte sağlık emekçileri uzun saatler boyunca, oldukça yoğun bir iş ortamında çalışıyorlar. Nöbetten çıktıktan sonraizin kullanmadan 36 saat aralıksız çalışan, dinlenme ortamlarının fiziki olarak yetersiz olduğu bir iş ortamında sağlık çalışanının sağlıklı kalabilmesi söz konusu olabilir mi? Peki,bu şartlarda çalışan bir sağlık çalışanının ürettiği hizmetin kalitesi ne kadar yüksek olabilir? Sağlık hizmetlerinin bugün geldiği nokta hem sağlık emekçileri hem de hastalar açısından devamlı olarak “sağlıksızlık” üretmektedir. Meslek hastalıkları, iş kazaları ve hatta iş cinayetleri baskısı altında düşük ücretlerle çalışan sağlık emekçileri ile sunulan sağlık hizmetinden fayda göremeyen, kapı kapı sağlık merkezi dolaşan hastalar bugünkü sağlık ortamının mağdurlarıdır.

İktidarın politikaları şiddeti kışkırtıyor

Yeterli ve nitelikli hizmet alamadığını düşünen hasta ve hasta yakınları, yoğun iş baskısı altında bu isteğe cevap veremeyen sağlık çalışanına şiddet uygulamaktadır. Türkiye’de sağlıkta her gün yaşanan şiddet vakası sayısı (yalnızca kayıtlara geçen) yaklaşık 23’tür. Sağlık çalışanları adeta kelle koltukta hizmet vermeye çalışmaktadır.

İktidar ise hasta başvuru sayılarını ve beklentilerini kışkırtıcı söylemlerle ve reklamlarla arttırıyor. Gerçekte hasta hakları ile ilgisi olmayan şikayetleri toplayıp sağlık çalışanlarına karşı baskı unsuru yapıyor. Diğer yandan gerekli fiziki şartları sağlamadığı için günden güne sağlıkta şiddeti tırmandırıyor. Hükümet her ikisi de bu sistemden muzdarip olan sağlık emekçisi ile halkı karşı karşıya getirerek kendi sorumluluğunu görünmez kılmaya çalışıyor.

Stres, mobbing, tükenmişlik

Bu tür bir sağlık ortamının, sağlık çalışanlarına getirdiği doğal sonucu tükenmişlik olmaktadır. Yani mevcut sistem, psikolojik olarak yıkılmış, sürekli mobbinge uğrayan, yoğun iş temposunda stres yaşayan sağlık emekçileri yaratmaktadır.

Bu şekilde sağlıksızlık saçan bir sağlık hizmeti ortamının kazananı sadecesağlık piyasasıdır. AKP ile birlikte şaha kalkan özel hastane zincirleri başta olmak üzere bu alana yatırım yapan sermaye kârına kâr katmaktadır. Giderek özelleşen sağlık hizmetleri bizzat devlet eliyle teşvik edilmekte, sözde kamuya bağlı hastaneler giderek daha fazla özel işletmeler gibi yönetilmektedir. Son dönemde giderek artan sağlık emekçileri intiharları ve sağlık emekçilerine yönelik şiddetin nedeni burada yatmaktadır.

Eşit, ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetiiçin özelleştirme değil kamulaştırma

Sağlık emekçilerinin, emekten yana sendikalarda örgütlenip kendi taleplerini öne çıkartmaları gerekmektedir. Sağlık meslek odalarının, derneklerinin birlikte mücadele yürütmeleri zorunludur. Sağlık hizmetleri piyasanın acımasız ellerinden alınmalı, ait olduğu yere kamuya verilmelidir. Özelleştirme politikalarına derhal son verilmelidir. Özel sağlık kuruluşları kamulaştırılmalı ve sağlık emekçileri ile emekçihalkın denetimine açılmalıdır.

Bozuk sağlık sistemi sürdükçe yaşanan intihar ve şiddet olayları ne yazık ki son bulmayacaktır. Şiddet olaylarının son bulmasının yolu eşit, ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz bir sağlık hizmetinden geçmektedir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2017 tarihli 99. sayısında yayınlanmıştır.