AKP’nin sağlıkta dönüşümü: bir talan ve sömürü hikayesi!

Erdoğan, seçim propagandasında sürekli olarak daha önceki dönemlerde sağlıkta yaşanan sefaleti anlatıp kendi döneminde sorunların çözüldüğünü iddia ediyor. Halbuki sorunlar çözülmedi, ya şekil değiştirdi ya da özellikle yoksullar için daha da büyüdü. Erdoğan ve AKP, sağlığı tamamen piyasaya açarak işçi sınıfının onlarca yılda dişiyle tırnağıyla kazandığı sosyal hakları gasp etti. Emperyalist odakları da arkasına alarak sağlıkta, kendinden önce gelen sermaye yanlısı iktidarlardan katbekat daha güçlü piyasacı saldırılar gerçekleştirdi.

AKP’nin “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adıyla sunduğu, adım adım hayata geçirdiği projelere ve bu projelerin sağlıkta yarattığı etkilere yakından bakalım:

· Aile hekimliği: Aile hekimliği sistemi, vatandaşların ilk başvurabileceği sağlık merkezlerini özelleştirme hamlesi oldu. Aile hekimleri sözleşmeli statüye geçirildi, aile hekimliği idari ve mali olarak işletme biçimine sokuldu. Küçük bir bina içine sıkışmış ve niteliksiz bir sağlık hizmeti ortaya çıktı. Yeterli hizmet alamayan halk, özel hastanelere yönlendirildi. Eskiden faaliyet gösteren sağlık ocaklarının halk sağlığına yönelik çalışmaları ortadan kalktı. Şimdi aile hekimleri sadece başvuruyla hizmet veriyor. Bunun sonucunda gelinen noktada toplumda bulaşıcı ve salgın hastalıklar (aşılamanın azalması, çevre sağlık önlemlerinin alınmaması gibi nedenlerle) çok sık görülür oldu. Gebe ve çocuk izlemleri sekteye uğradı.

· Acil servisler: Acil servisler içinden çıkılamayacak derecede çetrefilli bir sorun haline geldi. Yıllık hasta başvuru sayıları yüz milyonlarla ifade edilir oldu. Başvuranların %80’i acil olmayan hastalar. Sadece acil servislerde hızlı ve ucuz sağlık hizmeti alabilen halk buraya yığıldı. Acil servisler amacından saptı, ülkenin sağlık hizmeti yükünün önemli bir kısmını karşılayan yerler haline geldi. Bu kadar fazla hasta yükünü karşılayacak sayıda sağlık emekçisi çalışmadığından, hasta ile sağlık emekçileri arasında bazıları ölümle sonuçlanan şiddet olayları çok sık yaşanır hale geldi (bir günde ortalama 23). Aciliyeti olmayan hastalıklara gereğinden fazla zaman ayrılırken, çok hızlı şekilde acil müdahale edilmesi gereken hastalar mağdur oldu. Bu nedenle, acil servis başvurularını azaltmak için ilaç ve muayene katkı payları alınmaya başlandı ve yıldan yıla bu rakam giderek arttı.

· Hastaneler: Hastanelere başvurularda randevu sistemine geçildi. Ancak randevular ya çok geç tarihlere verilmekte ya da sıra bulunamaz hale gelmiş durumda. Bir şekilde sıra alındığında ise muayene, tahlil, tetkik gibi aşamalarda uzun kuyruklarda beklemek gerekiyor.

AKP öncesinde özel hastane sayısı çok azdı. Şu an gelinen noktada hastanelerin üçte biri özel. Özel hastanelerin devlete fatura ettiği abartılı tetkik, muayene ve tahlil ücretleri bilerek görmezden gelindi, kamunun kaynakları yağmalandı. Özel hastanelerin varlığının, kamu hastanelerinin hizmet kalitesi ve emekçilerin kazanımları üzerinde geriletici etkileri oldu.

Üniversite hastaneleri borç batağına sürüklendi; çetrefilli hastalıkların tanı ve tedavilerinin yapıldığı özellikli sağlık kurumları olmaktan çıkarıldı, niteliksizleştirildi. AKP’nin son icraatıyla birçoğu bölündü, etkisizleştirildi. Son dönemde sanki güzel bir şeymiş gibi anlatılan “Şehir Hastaneleri” ise devlet eliyle sağlığın özele peşkeş çekilmesidir. Şehrin oldukça uzağında, ulaşımı zor olan bu hastaneler için devlet köprülerdeki geçiş garantisi gibi yatak doluluğu garantisi veriyor. Geçmediği köprüsünün parasını ödeyen halk, yatmadığı yatağın, görmediği tedavinin parasını ödemeye zorlanıyor.

· Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası: AKP hükümeti mezarda emekliliği getirdi. SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı’nı birleştirip sosyal güvenlik kurumu (SGK) adında yeni bir kurum kurdu. Bu kurumun ilk yaptığı iş, vatandaştan muayene parası, ilaç parası adı altında ağırlığı her geçen yıl artan ek katkı payları almak oldu. Mevcut durumda yoksul halk gelirine göre zenginlerden daha yüksek oranlarda prim verir hale geldi.

· Sağlık emekçilerinin sömürülmesi: Her geçen gün sağlık emekçileri üzerindeki baskılar artıyor, emekçiler daha az maaşa daha çok çalışıyor. Sunulan sağlık hizmetinin kalitesi bu nedenle giderek azalıyor.

Hastalar bu karmaşa içinde para vermeden herhangi bir muayene olamıyor. Parasız sağlık düşüncesi dahi zihinlerden silinmiş durumda. Nitelikli, ağır tedavi gerektiren hastalığı olanlar çok ciddi meblağları ödemeyi göze alarak özele yöneliyor. İşte Erdoğan ve AKP döneminde sağlık sisteminin geldiği nokta budur. Sağlıkta AKP’li yıllar başarıyla değil yağma, talan ve sömürüyle geçen yıllardır.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2018 tarihli 105. sayısında yayınlanmıştır.