Soçi’de anlaşmadan çok anlaşmazlık var

Rusya devlet başkanı Putin ile İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya’nın Soçi şehrinde Suriye’deki siyasi çözümü tartışmak için buluştu. Kameralar önünde sıcak görüntülerin verildiği ve ortak bir bildirinin açıklandığı zirvenin perde arkasında ise anlaşmazlıklar öne çıkıyor.

Rusya herkesle ayrı diyalog yürütüyor

Öncelikle Rusya, İran ve Türkiye arasında kurulan diyalog zemininin Suriye’deki çözüm sürecini belirleyen bir eksen olmadığını görmek gerekiyor. Zira Esad yönetimi doğal olarak bu sürecin en önemli tarafını oluşturuyor. Ayrıca ABD ve desteklediği PYD öncülüğündeki SDG de Suriye’de Fırat’ın doğu kısmını büyük ölçüde kontrolü altında tutmakta. Rusya, hem Esad’la hem PYD ile hem de ABD ile ayrı ayrı bir diyalog süreci yürütmekte.

Nitekim Soçi’ye gelmeden önce Trump ve Putin, Vietnam’da bir araya geldiler. DAİŞ’e karşı mücadelede ortaklık ve koordinasyon ile siyasi çözüm vurgusu yaptılar. Erdoğan uçakla Rusya’ya hareket etmeden önce bu görüşmedeki “siyasi çözüm” vurgusuna “madem askeri çözüm mümkün değil o zaman çeksinler askerlerini” diyerek tepki gösterdi. Erdoğan’ın bu sözlerinden geri dönmesi çok uzun sürmedi. Uçağı Rusya’ya indiğinde Erdoğan, “Putin’le siyasi çözümde mutabıkız” diyerek basının karşısına çıktı.

Erdoğan’ın Putin’le ters düşme lüksü yok

Bir yandan ABD’de görülen Zarrab davası diğer yandan da ABD’nin Türkiye’nin itirazlarına rağmen PYD’yi silahlandırmaya devam etmesi dolayısıyla ciddi şekilde sıkışan Erdoğan’ın bu dönemde Putin’le ters düşme lüksü yok. Dolayısıyla ABD’ye karşı koz elde etmek için ne olursa olsun Putin’e yakınlık göstermek zorunda.

Kapora yattı… Esed yeniden Esad oldu

S-400 füzesi işi uzayınca Putin’e kapora vermek zorunda kalan Erdoğan, Soçi zirvesinde hazırlanan ortak bildirilerde “Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti” tanımlamasının da altına imza atmak zorunda kaldı. Bu imza bir dönem AKP iktidarının resmi söylemindeki “katil Esed” tanımlamasının yerini Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ifadesinin alması demek. Nitekim AKP yanlısı medya derhal söylemini değiştirmiş, Esed yerine Esad yazmaya başlamış vaziyette.                  

Rusya PYD konusunda ikna olmadı

Soçi’deki zirvede Türkiye’nin en önemli önceliği, yapılması planlanan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde PYD’nin yer almasını engellemekti. Bu konuda yoğun bir diplomasi yürütüldü. Erdoğan zirve sonrası yaptığı konuşmada bu konudaki ısrarını yineledi. Ancak Kremlin sözcüsü Peskov, PYD’nin katılımı ile ilgili gelen soruya “katılım kapsayıcı olmalı” yanıtını vererek Rusya’nın PYD’nin kongreye katılması konusundaki tutumunun değişmediğini uygun bir lisanla belirtmiş oldu.

Ortak açıklama tüm tarafların kendilerine göre doldurabileceği sözlerle bağlandı: “Devlet başkanları, Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti temsilcilerini ve Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine, toprak bütünlüğüne ve parçalanamaz karakterine bağlı olan muhalefeti, yakın gelecekte Soçi’de düzenlenecek Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne yapıcı şekilde katılım sağlamaya çağırmışlardır.”

Oyun kuran, oyun bozan, oyundan atılan…

Türkiye’nin önce “oyun kurucu” sonra “oyun bozucu” olarak pazarlamaya çalıştığı, ilkeden ve doğrultudan yoksun pragmatik dış politikası ve düşman olarak Kürtleri hedef tahtasına oturtan siyasi hattı Türkiye’yi, sanılanın aksine giderek oyunun dışına atıyor. TSK güçleri İdlib’de çatışmasızlık bölgesi yaratmak yerine Afrin’deki Kürt bölgesinin sınırına konuşlanınca ve bu El Kaideci HTŞ ile diyalog içerisinde gerçekleşince Rusya ve Suriye ordusu İdlib’de yeniden hava operasyonları düzenlemişti. Yani İdlib’de Türkiye güven vermek yerine giderek güven yitiriyor.

Erdoğan ve AKP’nin tutarsızlığı ABD’ye yarıyor

Rusya’nın bu koşullarda esas muhatap olarak ABD’yi ve SDG’yi görmesinden daha doğal bir şey yok. Ne var ki ABD’nin manevra alanı kazanması sadece Suriye’nin geleceği açısından değil tüm bölge için olumsuz bir gelişme. Bu olumsuz gelişmede Erdoğan ve AKP’nin tutarsız Suriye politikasının rolü ise büyük.