Ukrayna: NATO zaferden her geçen gün uzaklaşıyor

Ukrayna

Savaş zamanında, savaş ile ilgili kesin bilgilere ulaşmak oldukça zordur, savaşan tarafların haklılığından bağımsız olarak ortada büyük bir bilgi kirliliği olur. Ukrayna savaşında da bunun sayısız örneğini gördük. Son olarak Biden’ın “Rusya savaşı kaybetti” açıklamasına Putin alaycı bir cevap vermişti. Bu atışmaların ardındaki gerçeğe bakıldığında ise esas, NATO’nun savaşı kazanmaktan çok uzak olduğu gözükmektedir.

Bu sonuca varmamızı sağlayan doğrudan ve dolaylı çeşitli gelişmeler var. Bunlardan ilki ve en önemlisi, Ukrayna’nın en son başlattığı karşı taarruz girişiminin hedeflenen bölgelere zerre yaklaşamadan ve Ukrayna kaynaklarının aktardığına göre oldukça büyük kayıplar vererek sonlanmış olması. Savaşın daha ilk yılında Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ağzından kaçırdığı askeri kayıp sayısı 200 bindi. Başarısız karşı saldırının ardından bu sayının 500 bine çıktığı dile getiriliyor. Ukrayna’nın 2018 yılındaki aktif askeri personel sayısı 200 bin civarındaydı, bunun yanında 500 ile 700 bin arasında yedek kuvvetleri mevcuttu. Bu yedek kuvvetlerin ne kadarının savaş başladıktan sonra sahaya sürülebildiği net değil; ancak en iyi ihtimalle dahi Ukrayna ordusunun yarısından fazlasının savaş dışı kaldığı anlaşılıyor.

Savaşın gidişatına dair başka veriler de var. Bu dolaylı verilerden en önemli olanları Macaristan başbakanı Orban’ın çok yakın zamandaki açıklamaları ve Polonya’nın Ukrayna karşısında değişen tutumu. 27 Ekim günü Orban son derece net bir açıklama yaptı: “Ukrayna’nın savaşı kazanma ihtimali yok ve artık Avrupa strateji değiştirmeli, Ukrayna’ya silah yardımı yapmaya devam etmemelidir.” Polonya’nın Ukrayna ile ilişkileri ise aslında başından itibaren sancılıydı. Ukrayna’da İkinci Dünya Savaşı’nda kitlesel bir Leh (Polonyalı) katliamının baş sorumlusu olan Nazi işbirlikçisi Stepan Bandera’ya ulusal bir kahraman olarak iade-i itibar yapılmasının ikili ilişkilerde yarattığı tahribatı dengeleyen temel faktör Polonya’daki azılı Rus düşmanlığıydı. Ama belli ki savaşın gidişatı Polonya hükümetinin hesaplarını değiştirmiş. Çünkü kısa süre önce Polonya hükümeti Ukrayna’ya silah yardımını durdurduğunu açıkladı. Daha sonra bu açıklama yalnızca “yeni olan silahların” Ukrayna’ya verilmeyeceği şeklinde yumuşatılsa da verilen mesaj açıktı. Son olarak daha önce Zelenskiy’i bir muzaffer komutan ve kahraman olarak kapağına taşıyan Times dergisinin, en son kapağında çaresiz Zelenskiy’in yakarışlarını duyurduğunu hatırlatalım: “Zafere benim dışımda kimse inanmıyor, hiç kimse!”

Başından itibaren NATO ve NATO’nun başındaki ABD’nin vekalet savaşı olduğunu söylediğimiz Ukrayna savaşının gidişatının da ABD seçimlerine bağlı olması hiç şaşırtıcı gelmemeli. Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti, ABD emperyalizmi cephesinde farklı iki perspektifi temsil ediyor. Biden, Ukrayna’da durumu NATO lehine çevirebilmek için Amerikan kongresine devasa bir askeri yardım paketi getirdi. Cumhuriyetçilerin bu pakete muhalefetini aşmak için torba yasa mantığıyla İsrail’i de işin içine dahil etti. Zira Cumhuriyetçiler Biden’ın Ukrayna politikasına eleştirel yaklaşsa da Siyonizme destekte iki parti birbiriyle yarışıyor. Yardım paketinin toplamı 100 milyar doları aştı. Ancak Cumhuriyetçiler bir karşı atak yaparak kongrede İsrail’i Ukrayna’dan ayırdılar. Demokratlar da ayrılmış paketi çoğunluğa sahip oldukları üst organ olan senatoda reddetmeye hazırlanıyor. ABD’de önümüzdeki sene gerçekleşecek seçimleri şu anda iktidarda olan Demokrat Parti kazanırsa Ukrayna’ya askeri yardım ve Rusya’nın burnunun daha fazla sürtülmeye çalışılması en azından bir süre daha devam edecek; ama Cumhuriyetçiler kazanırsa bu savaştan kısa süre içinde çıkılıp esas düşman olarak görülen Çin’i odağa alan bir yönelişin öne çıkması olasıdır.

Her durumda geriye, NATO’nun vekaletini üstlenen Zelenskiy gibilerin Ukrayna halkını sürüklediği anlamsız yıkım kalacaktır. Bunu gören Zelenskiy kısa süre önce Avrupa liderlerini uyarmıştı: “Birçok Ukraynalı göçmen aldınız, eğer Ukrayna’ya sırt çevirdiğinizi görürlerse onların tepkileri çok şiddetli olur”. Oysa tam tersi de olabilir. Ukrayna halkı yaşadıkları bu anlamsız acı ve yıkımın ardındaki emperyalizmi görüp, kendilerini kimlerin emperyalizme kurban ettiğini anladıklarında tepkinin hedefi pekâlâ Zelenskiy ve tüm NATO hizmetkârları olabilir ve olmalıdır da.