Atlen Yıldırım: Devrim ve sosyalizme adanmış bir ömür

1968, bir de 1978

Bu yıl 1968’in 50. yıldönümü. Bütün yıl 1968’den söz edeceğiz. Dünyada Fransa, Çekoslovakya, Vietnam, Meksika ve başka ülkelerden. Türkiye’de üniversitede işgal ve boykottan, Amerikan 6. Filosu’nun denize dökülmesinden, Dev-Genç’in kurulmasından. O ne yıldönümüdür,  o ne devrimci şölendir!

Ama bizim topraklarımızda 1968 dendi mi her şeyden önce, Mahir, Deniz, İbo ve arkadaşları gelir akla. Bu toprakların Che Guevara’ları. Devrimi bu topraklara yeniden elle tutulur, sesi duyulur biçimde getirenler. Bir sonraki kuşağa devrimin şanını yaşanmış bir canlılık içinde miras bırakanlar.

Kimi “yazık oldu o genç insanlara, erkenden hayatlarını yitirdiler, oysa masumdular” desin. O 1968 kuşağı öyle bir sarstı ki bu toplumu, kendilerini canını veresiye devrime adayan yeni kuşaklara örnek oldu, yol gösterdi. İşte Deniz Gezmiş’in adı birçok cesur devrimci arasında bir de Atlen Yıldırım’ı sarsacak, devrime kazanacaktı.

Atlen Yıldırım’ın adını babası Adnan Menderes’e ithaf olarak koymuştu. O ise Deniz’lerin adıyla yola koyuldu. Baba baskısını da, Adnan Menderes efsanesini de tanımadı. Halkı için ölen Deniz’in yoluna düştü. O yol Atlen Yıldırım’ı adım adım proletaryanın yoluna getirdi. Proletaryanın değil sadece, proletarya enternasyonalizminin.

1968 kuşağı Türkiye’de 1978 kuşağına gebe öldü. 1978 kuşağının içinden Atlen Yıldırım misali devrimci Marksizmin en ileri, en insani, en inançlı temsilcileri çıktı. Atlen Yıldırım, Deniz’in kurduğu örgütün içine doğdu, onu aşarak en sonunda Lenin’in ve Trotskiy’in kurduğu Enternasyonal’in güncel ifadesi olan harekete kadar büyüdü.

Atlen Yıldırım, iki yıl önce 18 Nisan 2016’da öldüğünde ardında, Türkiye devriminin en deli fişek önderinin anısını proletarya enternasyonalizmine bağlayan mirası bugünün gençliğine bıraktı. 1968’in 50. yıl kuşağı, onun Deniz sayesinde devrimin yoluna atılmasını haklı kılacaktır. Deniz’in yoldaşı Sinan’ın ayak izinden yine ODTÜ’de Komer’in arabasının yakıldığı günün yıldönümünde Amerikan ve İsrail bayraklarını yakarak aynı zamanda “Atlen Hoca”ya en has devrimci selamlarını söyleyen işte bu kuşaktır.

Güle güle Atlen Hoca, mirasın yaşıyor!

 

Atlen Yıldırım yoldaşımızın bütün hayatı boyunca sürdürdüğü devrimci faaliyetini anlatan, daha önce Gerçek gazetesinin Mayıs 2016 tarihli 79. sayısında yayınlanan yazıyı yoldaşımızın anısına saygıyla ölümünün ikinci yılında bir kez daha yayınlıyoruz.

 

3 Mayıs 1957 tarihinde Kırşehir'in Kaman ilçesinde doğan Atlen Yıldırım yoldaşımızı 18 Nisan Pazartesi günü 59 yaşında kaybettik. 19 Nisan Salı günü onu devrimci yaşamına yaraşır bir biçimde son yolculuğuna uğurladık. Daha çocukluk yaşlarında devrimci mücadeleye gönül veren Atlen yoldaş son nefesine kadar devrim ve sosyalizm davasının eşsiz bir militanı olmuştur.

Ortaokullu bir devrimci

Atlen yoldaşın devrimci mücadeleyle tanışması ortaokul yıllarına kadar dayanır. Sık sık "kendimi bildim bileli devrimciydim" diyen Atlen yoldaş o günlerini şöyle anlatırdı: "Doğduğum muhit ve ailem özellikle de babam oldukça muhafazakârdı. Muhafazakâr ve milliyetçi bir iklimde devrimcileri tanımak oldukça zordu. O yıllarda Deniz Gezmiş ismi bir heyula gibi ülkenin her yerinde yankılanıyordu. İletişim araçlarının yok denecek kadar az olduğu bir dönemde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının mücadelesi her yere ulaşmıştı. Benim devrimcilikle tanışmam Deniz Gezmiş ve arkadaşları sayesinde oldu. Kim bu Deniz Gezmiş diye sordum ve bu sorunun cevabını ararken devrimcilerle ve devrimci fikirlerle tanışma imkânını yakaladım."

Atlen yoldaşın sormuş olduğu bu ilk soru ve cevap arayışı, onun ömrünün önemli bir kısmında mücadele vereceği politik çizgisini ve siyasi kimliğini belirledi. Böylelikle örgütlü mücadeleyle ilk tanışması da Türk Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) aracılığıyla oldu. Daha çocuk denecek yaşta ihtilalci bir partinin sempatizanı olmuştu Atlen yoldaş. Henüz 14-15 yaşlarında, o günün siyasi koşullarında oldukça normal sayılacak bir biçimde, yaşından büyük fikirlerle yoğruluyor ve içinde yaşadığı ülkesi ve dünya için kurtuluş yolları arıyordu. Tabi bu süreçte ilk aşması gereken engel ailesiydi ve sık sık babasıyla karşı karşıya geliyordu. Demokrat Parti geleneğini benimseyen -ki bu yüzden oğluna Adnan Menderes'in ismini vermek istemiştir- Atlen yoldaşın babası o yıllarda koyu bir Adalet Partisi taraftarıdır. Dolayısıyla da sıkı bir anti-komünistti. Babası Atlen yoldaşın yönünü değiştirmek için çok çaba sarf ediyor, başaramadıkça da şiddete başvuruyor, silah çekiyor, eve almıyordu. Fikirleri yüzünden ölümle ilk kez bu şekilde karşı karşıya gelen Atlen yoldaş o günden son anına kadar hiç boyun eğmeden mücadelesine ve fikirlerine sahip çıkmıştır.

Deniz olunmalı!

THKO sempatizanı olarak sosyalist fikirlerle tanışan Atlen yoldaşın ilk örgütlü deneyimleri ise Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun içerisinden çıkan Dev-Genç bünyesinde olmuştur. Okuduğu şehre Dev-Genç bürosu açılmasında öncülük eden Atlen yoldaş, burada sosyalist fikirlerle ve yayınlarla doğrudan irtibat kurma fırsatını bulur.

1978'ten sonra THKO içinde başlayan tartışmaları yakından takip eden Atlen yoldaş, önce kısa süreliğine Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği'ne (TİKB) ardından da Arnavutluk Emek Partisi yanlısı politikaları benimseyen Halkın Kurtuluşu çizgisine dâhil oldu.  Halkın Kurtuluşu zamanla Türkiye Devrimci Komünist Partisi’ne (TDKP) dönüştü. TDKP çizgisi dönemin en kitlesel sosyalist hareketlerinden birisiydi. Atlen yoldaş bu kitleselliği ve etki gücünü sık sık örneklerle dile getirirdi: "Küçücük bir şehirdi Kırşehir. Ancak TDKP siyasi bir eylem kararı aldığında sokağa bir kişi çıksa, bir anda arkasında binler yürüyordu. Partinin yayınlarını vücudumuza sarıyor, köy köy, gece demeden gündüz demeden en ücra yerlere kadar dağıtıyorduk." 12 Eylül 1980 darbesinde siyasi kaçaktı. Uzun süre Aksaray, Kırşehir ve Ankara'da kaçak olarak yaşamını sürdürdü. Kaçaklığına rağmen okumaya ve araştırmaya ara vermedi. Atlen yoldaş, Ankara'da TDKP üyesi olarak siyasi mücadelesine devam etti.

Uğruna mesleği olan öğretmenliği bıraktığı TDKP içinde uzun yıllar illegal ve legal alanlarda mücadeleler verdi Atlen yoldaş. Ta ki 1994 yılına kadar. TDKP üst üste yediği operasyonlar neticesinde üst düzey kadrolarını kaybetmiş ve içerisinde legal alanı güçlendirme eğilimi ağırlık kazanmıştı. Bu doğrultuda 1994 sonlarına doğru Emek Girişim süreci başlamıştı. Atlen yoldaş hiçbir zaman legal alanda mücadeleye karşı çıkmamıştır. Ancak illegal yapının alelacele tasfiye edilmesine muhalefet etmiştir.

EMEP’ten kopuş, BDSP’ye geçiş

1996 sonlarına doğru EMEP içinde önemli kopuşlar olmuştur. Atlen yoldaş ise son ana kadar uzun süre içerisinde mücadele ettiği ve uğruna büyük bedeller ödediği siyasi yapısını terk etmemiş, ancak yaşanan siyasi tasfiyeler sonucunda Kayseri bölgesinde önemli bir kitle ile birlikte EMEP'ten ayrılmıştır. Atlen yoldaşın ayrılması Emek Partisi’nde önemli bir kırılmaya neden olmuş, Atlen yoldaş hep parmakla gösterilmiştir.

1998 yılına gelindiğinde ise daha önce TDKP'den ayrılmış olan ve TDKP Leninist kanat olarak siyasi mücadeleye girişen Ekimcilerle irtibata geçer Atlen yoldaş. Ekim'in partileşme sürecinde TKİP yöneticisi olarak tutuklanır ve birçok katliama tanık olacağı uzun cezaevi süreci başlar. 1999 Ulucanlar katliamını yaşayan Atlen yoldaş, 2000 yılında 19 Aralık katliamında da Bartın cezaevindedir. Yaşadığı bu zorlu cezaevi sürecinde vücudunda kalıcı hasarlar oluşur. Birçok hastalığı -kalp, şeker vb.- bu sürecin eseridir.

Cezaevinden çıktıktan sonra siyasi mücadelesine BDSP-Kızılbayrak içerisinde devam eder. Oldukça muhafazakâr ve milliyetçi-şoven bir atmosferi olmasına rağmen Atlen yoldaş doğduğu, büyüdü topraklarda, İç Anadolu'nun değişik kentlerinde siyasi faaliyetlerini sürdürür. Kayseri'de, Kırşehir'de, Nevşehir'de bildiri dağıtımından afişlemeye, basın açıklamalarından fabrika örgütlenmelerine kadar pek çok alanda siyasi faaliyetine devam eder. Mücadelesini sadece pratik faaliyetlerle sınırlamayan, pratik faaliyetlerinin yanı sıra soran, sorgulayan, araştıran ve okuyan bir devrimci olan Atlen yoldaş, Türkiye topraklarında hâkim sosyalist hareketlerin pek girmek istemediği konulara, alanlara yoğunlaşmaya başlar. Siyasi faaliyetini yürüttüğü bölgede Trotskizm, anarşizm vb. konularda tartışmalar yürütür. Çevresindeki pek çok devrimcinin yasaklı olarak gösterilen bu konularda fikir sahibi olmasını sağlar. Bu süreç onun fikirlerinin devrimci Marksizme doğru evrildiği dönemdir. Bu evrim dolayısıyla örgütüyle bazı önemli ayrılıklar yaşanmıştır. Gittiği her yerde aynı tavrını sürdüren Atlen yoldaş bir süre sonra dışlanan ama vermiş olduğu emeklerin yüzü suyu hürmetine siyasi hareketten atılmayan, kendi deyimiyle "arafta" bir devrimci olur.

55 yaşında dünya devriminin militanı olma kararı

2012 yılına gelindiğinde ise kararını verir, açık olarak devrimci Marksizmi benimser ve onun Türkiye'deki -yine kendi deyimiyle- en büyük temsilcisi olan Devrimci İşçi Partisi’ne girer. Bu tarihten öldüğü son ana kadar devrimci Marksizmin ve Devrimci İşçi Partisi’nin yiğit bir militanı olur. Devrimci İşçi Partisi ile tanışması ile kendisine büyük bir heyecan geldiğini söyleyen Atlen yoldaş sık sık "çok geç kaldım" diye hayıflanırdı. Atlen yoldaş bu gecikmeyi telafi etmek ve kendi deyimiyle aradaki mesafeyi kapatmak için hem teorik olarak hem de pratik alanda yoğun bir faaliyetin içine girdi. Tüm sağlık sorunlarına rağmen siyasi faaliyetten bir kez olsun geri durmadı.

Atlen yoldaş bütün ömrünü devrim ve sosyalizm mücadelesine adamış bir insandı. Bu uğurda çok bedel ödemiş, defalarca ölümle yüz yüze gelmişti. Bir kez olsun ölümden korkmamış, düşünceleri uğruna bedel ödemeyi göze almıştır. Ama son anına kadar ölümü düşünmedi, ölümü gözünde büyütmedi asla. Son ana kadar yaşamaya tutunmasını bildi. "Devrimi görmeden ölmeyeceğim" derdi hep. Onu ayakta tutan bu idealiydi. Onun gibi bir devrimciyi az ya da çok tanımış olduğumuz için kendimizi şanslı hissetmeliyiz. Zira onun yaşamının her anı bize ışık tutmuştur. Ona layık olmanın ve ona borcumuzu ödemenin yegâne yolu da, onun uğruna bir ömür adadığı sosyalist dünya devrimi için aralıksız mücadele etmek olacaktır.