Toplu sözleşmeler: Memur-Sen kamu emekçilerini yine satıyor!

Kamu çalışanlarının toplu iş sözleşmesi (TİS) 2017 yılında yani bu yıl imzalanacak. Kamu emekçileri adına şu anda yetkili sendika Memur-Sen’dir. Ancak, geçtiğimiz toplu sözleşme dönemlerinde olduğu gibi Memur-Sen son dönemde yapmış olduğu açıklamalarla kamu çalışanlarının faydasına bir adım atmayacağını bir kez daha ortaya koydu. 2015 yılındaki TİS sürecinde Memur-Sen genel başkanının yapmış olduğu talihsiz açıklamalar, KESK ve Kamu-Sen’in yetkili sendikalar olmadıkları gerekçesiyle toplu sözleşme masasında bulunamayacakları doğrultusunda idi. Memur-Sen genel başkanı 700.000 üyesi olan bu iki sendikayı hiçe sayma yaklaşımını, bir önceki dönemdeki argümanını aynen yineleyerek bu yılki toplu sözleşme öncesinde de sürdürüyor.

İki dönem önce yürütülen TİS sürecinde yetkili sendika olan Memur-Sen 2014 yılı için 123 lira, 2015 yılı için ise %3+3 için anlaşma yapmış, kamu emekçisinin maaşı %3 oranında enflasyon altında kalmış ve geliri azalmıştır. Ayrıca, dönemin Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu emekçilerin itirazlarına karşı da “Hükümet ilerleyen süreçte enflasyonu düşürecek” sözleriyle enflasyonun altında zam önermelerini savunmuştur. 2016 yılı için toplamda %11 artış ortalamada %8,5, 2017 yılı için toplamda %7 ortalamada %5 artışa denk düşmüştür. Her ne kadar enflasyon farkı maaşlara yansıtılmış olsa da açıklanan rakamların gerçekliği şaibelidir.

Bu süreçte döviz kurlarındaki artışın boyutlarından bahsetmeye bile lüzum yoktur. Hâl böyleyken, Kasım 2016’dan bu yana özellikle dolardaki artış sebebiyle emekçinin cebindeki maaşın %30’u erimiştir. Bütün bunlar işaret ediyor ki, Memur-Sen bugüne kadar oturmuş olduğu toplu iş sözleşmesi masalarında sermaye ve hükümete katkı sunacak kararların alınmasına ortak olmuştur. Geçmiş karnesi zayıf olan bu sendika, yakın zamanda gerçekleşeceği öngörülen ekonomik krizin bedelini de emekçiye yüklemek ve emekçiyi daha rahat satabilmek amacıyla KESK’i ve Kamu-Sen’i TİS masasında istememektedir.

Memur-Sen’in bugüne kadarki toplu sözleşme süreçlerindeki başarısız karnesi bu yıl yapılacak olan görüşmelerde de tekrar edecek gibi görünüyor. Zira Memur-Sen hükümet güdümünde kurulmuş ve baskı uygulanarak emekçilerin üye olmak zorunda bırakıldıkları, “hormonlu” olarak adlandırılmasında hiçbir beis olmayan bir sendikadır. Kamu emekçileri Memur-Sen’e bir mücadele örgütü olduğu için üye olmamaktadırlar. Hükümet değiştiğinde ortada böyle bir sendikanın kalıp kalmayacağı da meçhuldür. Genel başkanlarının gayesi AKP’den milletvekili olmak olan bir sendikanın, milyonlarca kamu emekçisinin haklarının ve maaşlarının görüşüleceği bir masada tek başına oturması büyük bir risktir.

Bu gerçekler, esasen bir mücadele örgütü olarak kurulmuş olan KESK’e büyük bir sorumluluk yüklemektedir. KESK bu sorumluluğun bilinciyle hareket ederek 2017 TİS görüşmelerinde emekçilerin seyirci olarak konumlanmadığı, bizatihi sürecin öznesi olduğu politikaları üretmeli, geliştirmeli ve uygulamalıdır. KESK’in bunu başaramadığı durumlarda TİS’ler emekçilerin ciddi kayıplara uğramasıyla sonuçlanmaktadır. Öyleyse KESK, tüm enerjisini emekçilerin aktif ve etkin biçimde mücadeleye katılmaları için seferber etmelidir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2017 tarihli 94. sayısında yayınlanmıştır.