Erdoğan Mübarek’e ne dedi?

Burjuva politikasının yalanları arasında bazıları var ki, bir türlü dikiş tutmuyor, ama efsane halinde de devam ediyor. Bunlardan biri de Mısır’da devrimin ilk evresinde, Batı daha tereddütler içindeyken, Erdoğan’ın Mübarek’e “çekil git” tavsiyesinde bulunduğu. Bu yalan Erdoğan taraftarlarınca Erdoğan’ın nasıl demokrat olduğunu kanıtlamak için kullanıldı sürekli. Karşıtları ise, mesela Kılıçdaroğlu, “ama Apo suriye’den çıkartılırken sayın Mübarek bize destek oldu” diye homurdanmıştı. Varsayım, Erdoğan’ın Mübarek’e “çekil” dediği her iki tarafta da.

Gerçek gazetesi,o dönemde yaptığı yayında Erdoğan’ın “çekil” falan dememiş olduğunu, Obama’nın “düzenli geçiş” hattını aynen tekrarladığını, Mübarek’e “halk susmuyor, bari dinler gibi yap; senin adamlarına güven duymuyor halk, başka partilerden bakan alarak yeni bir hükümet kur” demiş olduğunu tekrar tekrar vurguladı.

Şimdi, Hürriyet gazetesinin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dış politikadan sorumlu başdanışmanı olarak tanıttığı İbrahim Kalın ile yaptığı bir görüşme komik sonuçlar veriyor. Hem gazeteci hem Kalın ikide bir çelişkiye düşüyor.

Görüşme, Erdoğan’ın Mübarek’e yolladığı mesajı da konu ediniyor. Muhabir Türkiye’nin son yıllarda Ortadoğu’da statüko yandaşı gibi göründüğünü belirtiyor sorusunda. Başdanışman cevap veriyor: “Siz yönetici olarak bir ülkede iş tutarken resmi olarak muhatabınız kimse onunla iş tutmak zorundasınız.” Bu aşamada tablo şu: Hürriyet muhabiri Erdoğan hükümetinin halka karşı despotlarla çok yakın durduğunu söylüyor, Erdoğan’ın başdanışmanı da bunu gerekçelendirerek savunuyor.

Hürriyet muhalif gazete ya, muhabir başdanışmana ters düşme ihtiyacında. Bu sefer onun çelişkisini yakaladığını sanarak, ama kendisinin de çelişkiye düştüğünü hiç fark etmeden soruyor: “O zaman Başbakan Erdoğan’ın Mısır’daki olaylar sırasında hâlâ resmi muhatabı olan Hüsnü Mübarek’e açıkça ‘çekil’ çağrısı yapabilmiş olmasını nasıl okumamız gerekiyor?”

Ne kadar “entel” değil mi? Nasıl “okuyacak”mışız. Neyi? Erdoğan’ın Mübarek’e “açıkça ‘çekil’ çağrısı yapabilmiş olmasını”. Şimdi çuvallama sırası başdanışmanda. Adam, böyle bir şey olmadığını o kadar iyi biliyor ki, ne diyeceğini şaşırıyor. Önce kaderine razı oluyor. Böylece o da kendiyle çelişiyor: “Mısır konusunda Mübarek’e ‘artık çekil’ çağrısı yaparak bir ilki ortaya koydu.”

Ama sonra başdanışmanın artık vicdanı mı elvermedi, her neyse, Başbakan’ın bir “ilki” ortaya koyduğunu söylediği cümlenin hemen ardından onun tam terisini söyleyen birkaç cümle dökülüyor dudaklarından: “Yani ‘halkın taleplerine kulak vermiyorsan çekil, vereceksen sen yürüt süreci” dendi.” Buradaki “yani” sözcüğü ironinin doruğu. Bir cümle ötekinin tersini söylerken bir de “yani” derseniz!

Demeki ki neymiş? Halkın taleplerine kulak vereceksen “sen yürüt süreci”. Erdoğan Mübarek’e “çekil” dememiş, “kal” demiş! Kim söylüyor bunu? Erdoğan’ın dış politikada başdanışmanı olan insan.

Yalan dikiş tutmuyor, ama göreceksiniz efsane devam edecek.