AKP'yi işçi sınıfı süpürecek! (16-03-2008)

İşçi emekçi hareketini elbette bir sürü tehlike beklemektedir. Türk-İş, Hak-İş, Türk Kamu-Sen ve Memur-Sen bürokrasilerinin, hükümetin vereceği kırıntı türünden tavizler karşısında hareketi yarı yolda terk etmesi olasılığı mevcuttur. Ama tabandaki işçide emekçide bir kıpırdanma, bir mücadelecilik ruhu olduğu artık berrak biçimde ortaya çıkmıştır. İşçi Mücadelesi 2007 yılını işçi sınıfının yeniden grev okuluna gittiği yıl olarak nitelemişti. 14 Mart eylemiyle birlikte proletarya bu okulda bir üst sınıfa geçmiştir: Daha önceki bütün eylemlerde, direnişlerde, grevlerde işçiler kendi işletmelerinin veya kendi sektörlerinin sorunlarıyla boğuşurken, şimdi mücadele nitel bir sıçrama yapmış, bütün işçi ve emekçiler ortak sorunları etrafında kenetlenmiştir. Bugün mücadele geçici olarak durulsa bile yarın yeniden ayağa kalkma potansiyeline sahiptir. Bu hareketi genel greve kadar götürmek için elde ne varsa yapmak gerekir.

Bugün işçi sınıfının karşısında en büyük tehlike, burjuvazinin Batıcı-laik ve İslamcı kampları arasındaki savaşa taraflardan biri olarak katılmaktır. Bazıları, AKP’nin gericiliğini bahane ederek hareketi laikliğin ve cumhuriyetin korunması adına kapatma davasının peşine takmak isteyebilir. Kapatma davası gericiliktir, demokrasinin ayaklar altına alınmasıdır. Türkiye 27 Nisan muhtırası ertesinde cumhurbaşkanının kimin olacağına, kimin olmayacağına mahkeme kararıyla karar verilen bir ülke oldu. Şimdi de muhtemelen tarihte iktidar partisini kapatmayı, yani hükümeti mahkeme kararıyla düşürmeyi gündemine alan ilk ülke olma onurunu kazanıyor!

Bazıları da tam tersine şimdi hükümet partisi aleyhinde kapatma davası açıldığı, ortalığın gerginleştiği bir dönemde, “demokrasiyi savunma” kılıfı altında sınıf mücadelesini tatil etmek isteyebilir. Oysa tam tersine, bu Türkiye’nin büyük sorunlarını işçi emekçi kitleler lehine çözmekten istifa etmek olur.

İşçi Mücadelesi gazetesinin son sayısının başyazısı, Türkiye’nin bütün çelişkilerinin had safhada gerginleştiğini ve daha da önemlisi hepsinin birden patlama noktasına geldiğini belirtiyordu. Bu tespit yapıldıktan sonra Mart ayının ilk on beş gününde şunlar oldu: Genelkurmay CHP ve MHP’nin “hainlerden de fazla zarar” verdiğini ileri sürdü. Batıcı-laik cephe AKP’yi kapatma atağına girişti. İşçi sınıfı on yıllık bir durgunluktan sonra siyaset sahnesine adım attı.

O başyazının söylediği gibi Türkiye bir kördüğüm olmuştur. Bu kördüğümü işçinin kılıcının kesmesi için elimizden geleni ardımıza koymamalıyız! Gün işçi sınıfının devrimci partisini örgütleme günüdür!