Milletvekillerine mektup (Devrimci İşçi Partisi Girişim Kurulu - 17-10-2007)

Bu vesileyle sınırötesi operasyon konusundaki görüşlerimizi, fazla vaktinizi almamak için özet olarak ifade etmek isteriz:

  1. Gencecik insanların savaşta hayatını yitirmiş olması elbette bütün insanlar için üzücüdür. Üstelik bu insanlar aynı nedenle daha önce hayatını yitirmiş Türk ve Kürt on binlere eklenmiş yeni kurbanlardır. Böyle bir olayı "terör" olarak anmak tam bir demagojidir. Yaşanan bir savaştır ve ölümlerin sorumluluğu bu savaşı bitirmek için herhangi bir adım atmayan, ateşkes dönemlerinde bile savaşı tırmandırmakta ısrar eden güçlerdir ve tabii en başta bu güçlerin siyasi sorumlusu olan hükümettir. Sınırötesi operasyon konusundaki tezkere, hükümetin savaşı daha da tırmandırma yolunda attığı bir adımdır. Son zamanlarda önce Kara Kuvvetleri Komutan İlker Başbuğ Kürt sorununu İsrail'in Lübnan, ABD'nin ise Irak'ta karşı karşıya olduğu durumlarla, ardından Başbakan Erdoğan da ABD'nin Irak'a karşı savaş açmasıyla karşılaştırmıştır. O zaman biz de bir benzetme yapalım. Bütün 1960'lı yıllar boyunca Vietnam halkıyla başa çıkamayan ABD'nin başkanı Nixon 1970 yılında savaşı Kamboçya'ya genişletmişti. Bugün meclise gelen tezkere, Erdoğan'ın Kamboçyasıdır.
  2. Savaş her zaman siyasetin başka araçlarla yürütülmesi olmuştur. Bugün eğer bu topraklarda bir savaş yaşanıyorsa, bunun temelinde Kürtlerin onyıllardır siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik olarak ezilmesi yatmaktadır. Savaşı bitirmenin yolu Kürt sorununa barışçı ve adil bir siyasi çözüm getirmektir. İşte bu çözümden kaçanlardır ki ölümlerin sorumluluğunu omuzlarında taşımaktadırlar. Bugün 15 ya da 27 ölümü bahane ederek savaşı sınırötesine doğru genişletmek daha fazla gencin ölümüne yol açmakla eşanlamlıdır. Ölümü durdurmak isteyen, barış yolunu arar. "Dağlarında silahlı insanlar dolaşırken devlet çözüm arayamaz" iddiası, ya Türkiye'yi bütün dünyadan farklı bir garabet olarak görmek anlamına gelir, ya da külliyen yalandır. Son yirmi yıl içinde çeşitli tarihlerde Latin Amerika'da Salvador, Guatemala ve Kolombiya'da, Avrupa'da İrlanda'da ve Bask Ülkesi'nde, Asya'da Nepal, Endonezya-Açe ve Sri Lanka'da, Ortadoğu'da Filistin'de, Afrika'da Güney Afrika Cumhuriyeti'nde ve başka yerlerde, devletler "dağlarında silahlı insanlar dolaşırken" barış müzakerelerine girişmişlerdir.
  3. Kürt sorununun çözümü ancak Kürtlerin haklarının tanınması temelinde gerçekçi olacaktır. Devrimci İşçi Partisi Girişimi, Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı da dahil olmak üzere bütün siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik haklarının tanınmasının gerekli olduğunu savunmaktadır. Türkiye işçi sınıfının ve emekçilerinin Kürtlerin ezilmesinden hiçbir çıkarı olamaz. Kürtlerin ezilmesi emekçi safları bölerek bütün halklardan işçi ve emekçilere zarar verir.

Siz milletvekillerini zorlu günler bekliyor. Barış, özgürlük ve onur mücadelenizde başarılar diler, olası saldırılar karşısında halkların kardeşliği perspektifiyle yanınızda olacağımızı bir kez daha ifade etmek isteriz.

Dostça ve kardeşçe selamlarımızla.

Devrimci İşçi Partisi Girişimi adına

Sungur Savran