Güvencesiz bilim olmaz! ÖYP yönetmeliğinde yapılan değişiklik geri çekilsin!

Yüksek Öğretim Kurumu’nun Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı’nın (ÖYP) değiştirilmesine karşı Eğitim Sen ODTÜ İşyeri MeclisiYÖK önünde basın açıklaması düzenledi.

ÖYP usul ve esaslarındaki 4 Şubat değişikliği içerisinde yer alan ‘geri çağrılmaya’ ilişkin maddenin iptalini isteyen Eğitim Sen üyeleri, bu değişiklik temelinde gerçekleştirilen geri çağrılmaların durdurulması talebinde bulundu. Genç bilim insanlarının sırtına bindirilen azami sürelerin, güvencesiz kadroların ve senet yükümlülüklerinin de acilen ortadan kaldırılması ise bir diğer talepleri oldu.

İş Güvencesi Kaygısıyla Bilim Yapılamaz!


Eğitim Sen 5 No’lu Şube Yöneticisi Mert Kükrer, yaptığı açıklamada akademinin en güvencesiz kesiminden olan araştırma görevlilerinin güvencesizlik kıskacında bilimsel üretim yapmalarının ve kendilerini yetiştirmelerinin imkansız olduğuna değinerek, özgür düşüncenin ve bilimsel üretimin varlığının iş güvencesine bağlı olduğunu söyledi.

Bilim İtaatsiz Olana İhtiyaç Duyar!

AKP iktidarı döneminde geliştirilen, akademik özgürlükleri ve iş güvencesini ortadan kaldıracak politikaların tüm üniversite emekçileri gibi ÖYP'li araştırma görevlilerini de çeşitli hak ihlalleriyle mağdur ettiğini söyleyen Kükrer, “Senet yükümlülüğüyle ve ihtiyaçlarımız gözetilmeden yapılan, bizi sürekli yeni hak gasplarıyla karşılaştıran değişikliklere tabi olarak, güvencesiz, güvensiz bir şekilde çalışmak istemiyoruz.” dedi.

Basın açıklamasınaçeşitli illerden gelen Eğitim Sen üyesi akademisyenler de katıldı.


4 Şubat’ta Ne Olmuştu?

4 Şubat 2016 tarihinde ÖYP usul ve esaslarında yapılan bir değişiklikle program kapsamında çalışan araştırma görevlilerinin öğrenim görme hakları ellerinden alınmak isteniyor. Bu değişikliğe göre ÖYP'li araştırma görevlileri lisansüstü eğitimlerini henüz tamamlamadan, kendi isteklerinin dışında kadrolarının bulunduğu üniversitelere geri dönmek zorunda bırakılıyor. Kişi geri döndüğü takdirde, kadrosunun bulunduğu üniversitede çalıştığı süre mecburi hizmet süresinden de düşülmüyor. Amacı öğretim elemanını yerleştiği alanda daha donanımlı ve yetkin bir üniversitede yetiştirmek olan program, araştırma görevlisini lisansüstü eğitiminin herhangi bir aşamasında geri çağırma uygulamasını hayata geçirerek kuruluş amacının tam tersi bir pratiği yaşama geçiriyor ve öğrenim hakkını ihlal ediyor.

Bu uygulamayla araştırmacının özgün koşulları, çalışma konusu, danışmanı ile görüşme ihtiyacı gibi kriterler değerlendirilmeden, araştırmacının ve akademik çalışmanın akıbeti yetkililerin ağzından çıkacak tek söze bırakılmaktadır. Geri çağrılmanın, araştırmacının kendi iradesi yok sayılarak; danışmanına, öğrenim görmekte olduğu ve çalışmakta olduğu bölüme görüş sorulmaksızın gerçekleştirilecek olması açık bir biçimde göstermektedir ki, bu uygulama bir cezalandırma ve terbiye etme aracı olarak kullanılacak, bir sürgün politikasına dönüştürülecektir.

Bu türlü uygulamalarla, gelecek üniversiteli kuşakları yetiştirecek genç eğitim emekçilerinin kendilerini en iyi şekilde geliştirme şansları ellerinden alınacak; yalnız emekçilerin değil, üniversitelerde eğitim-öğretim görecek genç nesillerin gelişimine de ket vurulacaktır. Bununla beraber böylesi dayatmalar bilim emekçilerinin bütün hayatlarını etkileyecek, kurulmuş düzenlerini, aile yaşantılarını alt üst edecektir.