Belediye emekçileri ihraç edilen dostları için haykırdı: “Asla yalnız yürümeyeceksin”

14 Temmuz Cuma akşamı yayınlanan KHK ile İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kurumlarında aralarında Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu şube başkanı Çağdaş Yazıcı ve işyeri temsilcileri Erol Hanbayat ile Uğur Tepe’nin olduğu 23 kamu emekçisi ihraç edilmişti. 18 Temmuz günü belediye emekçileri ve dostları eylem yaparak ihraç edilen arkadaşlarına sahip çıktı.

Emekçiler sabah 9:30’da İtfaiye emekçisi Uğur Tepe’nin işyeri olan İtfaiye Daire Başkanlığı binası önünde bir araya geldiler. İtfaiye önündeki buluşmadan sonra 11:45’te Büyükşehir Belediye binasında şube başkanı Çağdaş Yazıcı’nın çalıştığı 7. katta arkadaşlarıyla bir buluşma gerçekleştirildi. Yazıcı buradaki konuşmasında; egemenlerin üzülmemizi istediklerini, bizi takatsiz ve güçsüz görmek istediklerini ancak buradan sessiz sedasız, üzgün gitmeyeceklerini, güçlü olanın emekçiler olduğunu vurguladı. Ödedikleri bedelin, evleri yıkılanlar, şehirleri dümdüz edilenler, çoluk çocuk canlarını yitirenler karşısında çok küçük kaldığını, kendilerinden öte iş arkadaşları dahil tüm emekçiler için mücadele ettikleri için bedel ödetildiğinin altını çizdi. Büyükşehir ve kurumlarında güçlü bir dayanışmayı inşa ettiklerini ve bunun kolay kolay kırılamayacağını, emekçilerin iş güvencesine göz dikilmesine, işçinin kıdem tazminatının gasp edilmesine, bu coğrafyanın saraydan bir kişi tarafından yönetilmesine ses çıkarttıklarını ve çıkarmaya devam edeceklerini dile getirdi. Yazıcı, ulaşım hakkını emekçilere vermeyen İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 15 Temmuz’da ulaşımı ücretsiz yapabildiğini, ücretsiz yemek dağıtabildiğini demek ki ulaşım yemek kreş taleplerinin hiç de öyle söylendiği gibi karşılanamaz olmadığını, tüm bu taleplerle bu binada olmaya bugünden sonra daha da sık şekilde devam edeceklerini söyledi.

Emekçiler 7. kattan “KHK’lar gidecek biz kalacağız”, “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganları ve alkışlar eşliğinde Erol Hanbayat’ın birimi olan Satın Alma Daire Başkanlığı’nın bulunduğu 4. kata geçti. İşyeri temsilcisi Hanbayat da burada kısa bir konuşma yaptı. Bu ülkede demokratik haklar için, sendikal haklar için, iş güvencesi için örgütlenmemiz gerektiğini dile getirdi. Bu mücadeleyi verdiği için daha önce 16 ay işyerinden ayrı tutuklu kaldığını ve dolayısıyla işyerindeki arkadaşlarının yokluğuna idmanlı olduğunu, fakat gümbür gümbür döneceklerini söyledi. İşçi ve emekçilerin taleplerini gündemleştirdikleri, savundukları için soruşturmaya maruz kaldıklarını, cemaat eliyle uydurma kanıtlarla hazırlanmış bir davada tutuklandıklarını ve bu ihraç sürecinin onun devamı niteliğinde olduğunu vurguladı.

İnsanların kendisine telefon açmaktan korktuklarını söyleyen Hanbayat; “Bizi korkutmaya, sindirmeye yan yana gelmemizi, dayanışmamızı engellemeye çalışıyorlar. Onlara istemediklerini yaparak cevap verelim. Korku iklimini dağıtalım, yayılmasını engelleyelim.” dedi. Arkadaşlarından, kendilerini terörist ilan eden, bunu meşrulaştıran, iktidarın acentası gibi çalışan sendikal anlayışla, yetkili sendikayla aralarına mesafe koymasını istedi.

Buradan belediye binası önünde yapılacak etkinlik için “Emekçiler değil saraydaki korkuyor”, “Direne direne kazanacağız” sloganları, alkışlar ve ıslıklarla aşağıya inildi. Binadan aşağıya “Arkadaşlarımız su gibi berrak. Korkmuyoruz, susmuyoruz, teslim olmuyoruz” ve “Hayır gitmiyoruz! Adalet İstiyoruz!” yazılı iki büyük pankart açıldı. Kartonlardaki harfler tutulup yan yana dizilerek “Arkadaşlarımız onurumuzdur” yazısı yazıldı. 

Şube başkanı Çağdaş Yazıcı burada yaptığı konuşmada, karşıda bulunan Başbakanlık ofisini göstererek “Amacınız bizi takatsiz bırakmak, güçten düşürmekse başaramayacaksınız. Daha güçlü daha kalabalık olmak için çalışmaya devam edeceğiz. Öfkeliyiz ama üzgün değiliz, neşemizi bozamadınız. Biz ezilenlerin kurtuluş mücadelesinden tarafız, işçi sınıfının yanındayız, tüm emekçilerin örgütlenmesinden, tek adam rejiminden şikayetçi olanların buna son vermesinden yanayız diye hedefe koyulduk. Ancak suçumuz buysa bunu bir rütbe, nişan olarak gururla takacağız” dedi. Konuşma sık sık “Zafer direnen emekçinin olacak” ve “Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez” sloganlarıyla kesildi. Siyasi krize emekçiler cephesinden Nuriye Gülmen için, Semih Özakça için Veli Saçılık gibi karşılarında durarak müdahil olacaklarını söyledi. Bunun üzerine “Nuriye Semih onurumuzdur” ve “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganları atıldı.

Yazıcı KESK dışındaki konfederasyonlara bağlı sendikaların ve burada da yetkili sendikanın OHAL’e KHK’lara karşı sokağa çıkmak bir yana, atılan üyelerinin telefonlarına çıkmadığını, iktidardan emanet aldıkları dille kendileri hakkında kara propaganda yaptıklarını ve bu tabloda onların da vebali olduğunu dile getirdi. Burada çalışmaya devam edemeyecek olsalar da ısrarla ve gür bir sesle ulaşım kartı, yemek kartı ve kreş taleplerini savunmaktan vazgeçmeyeceklerini, iş güvencesi mücadelesinin tek adresi KESK’i güçlendirmeye devam edeceklerinin altını çizdi.

İşyeri temsilcisi Erol Hanbayat ise yaptığı konuşmada iktidarın önce “Biz OHAL’i teröristlere karşı çıkardık” dediğini, ancak sonra “OHAL’i işçiler grev yapmasın diye kullanıyoruz” diyerek itiraf ettiğini, emekçilerin alın terinden oluşturulmuş kaynakların OHAL sayesinde varlık fonuyla sermayeye peşkeş çekildiğini vurguladı. “OHAL tamamen sınıfsal perspektifle ezilenlere, işçilere, emekçilere karşı ilan edildi” dedi.

İşyeri temsilcisi de olan Uğur Tepe ise yaptığı konuşmada iktidar tarafından yapıştırılan terörist yaftasına ve toplumda yaratılan algıya değindi. İktidarın karşısındakine her türlü cezayı verebilmenin yolunu açmak için terörist algısını oluşturduğunu söyledi. Bugün artık bu yaftaya prim verilmemesinin zorunlu olduğu çünkü artık egemenler için Barbaros Şansal’ın da Atilla Taş’ın da, “hayır” diyen milyonların da terörist olarak görüldüğünü ancak kendileri için bunun bir madalya gibi taşınacağını dile getirdi. Korkunun zehirli bir virüs olduğunu ama cesaretin de bulaşıcı bir panzehir olduğunu, kendileri üzerinden kurum emekçilerine bu korku virüsünü yaymaya çalıştıklarını ancak bunun birlikte üstesinden gelebileceklerini, buna güçlerinin olduğunu vurguladı.