Mersin Liman işçisinden mektup var: Özgürlüğe giden yol

Biz Mersin Limanı’nda çalışırken haksız yere işten çıkarılan 35 işçiyiz. Bugün direnişimizin 99. Günü. Verilen vaatler yerine getirilmedi. Zaten yerine getirilmesini de beklemiyorduk. İşten çıkarıldığımız zaman herkes direnişe geçecek, patron pes edecek, bizi geri işe alacak sanıyorduk. Ama unuttuğumuz bir şey vardı; satılmak… Patron tarafından satılmak, sendika tarafından satılmak, işçi arkadaşın tarafından satılmak…

Biz Mersin Limanı’nda çalışırken haksız yere işten çıkarılan 35 işçiyiz. Bugün direnişimizin 99. Günü. Verilen vaatler yerine getirilmedi. Zaten yerine getirilmesini de beklemiyorduk. İşten çıkarıldığımız zaman herkes direnişe geçecek, patron pes edecek, bizi geri işe alacak sanıyorduk. Ama unuttuğumuz bir şey vardı; satılmak… Patron tarafından satılmak, sendika tarafından satılmak, işçi arkadaşın tarafından satılmak…. Bir insana anlatırsın, durumun ciddiyetini anlamaz. Bir daha anlatırsın, yine anlamaz ya da anlamak istemez. Bu sefer sinirlenirsin, ağzından kötü söz çıkar, o zaman da binde bir de olsa kazanma ihtimalin olan insanı kaybedersin. Biz bu işin içinden nasıl çıkacağımızı bilemez hale geldik. Çünkü biz hala dışarıdayız ama diğer arkadaşlarımız içeride çalışmaya devam ediyorlar. Şu mantık var insanlarda; “bana dokunmayan yılan bin yaşasın”. Tamam da arkadaş, bu yılan bin yıl yaşarsa elbet bir gün seni de bulur. Nihayetinde buldu. Sıra şimdi onlara da geldi. Şimdi çalışan arkadaşları da ateş sardı. Ne yapacaklarını bilemiyorlar.

Biz kölelikten, tutsaklıktan özgürlüğümüze kavuştuk. Özgüvenimiz arttı. Geçen hafta trafikteyken arkadaşlarla seyir halindeyken trafik denetlemesine takıldık. Polis ceza yazacağını söyledi. Ben de, “biz direnişçi işçileriz, şu an çalışmıyoruz. Çadırda direniyoruz” diyerek trafik polisini ceza yazmaktan vazgeçirdim. Bunu bu direnişin bize verdiği güçle yaptım. Şu an içerde çalışan ve işlerini kaybetme korkusu yaşayan arkadaşlarımız da olayın farkına zamanında varsalardı, şimdi onlar da özgür olacaklardı. Şimdi onların da direnmekten başka yolu yok. Özgülüğe giden yol herhalde şöyle açıklanır; “bir musibet, bin nasihatten iyidir.”

Biz çadırda, farklı inançları ve yaşamları olan işçileriz. Ben dinime bağlı birisiyim. Ancak biliyorum, benim işten atılma nedenim Müslüman olmam değil, başka birisinin başka bir dinden olması da değil; bizim işten atılma nedenimiz işçi olmamız. Bugün işçi arkadaşlarımıza kim oldukları sorulduğunda kimisi kendini Müslüman olarak tanımlar, kimisi Mardinli olarak tanımlar, kimisi Fenerbahçeli olarak tanımlar; bunun gibi bir sürü farklı tanımlama duyarız. Biz işçiler ne zaman bu soruya “ben işçiyim” cevabını verirsek; işte o zaman bir şeyleri değiştirmeye başlamış ve özgürlüğe giden yola girmişiz demektir.

Direnen Mersin Liman işçilerinden Ömer Balcı

 26 Ekim 2011