“Yağma başladı mı, yağmacılara ateş de başlar”

ABD Portland Kenosha

“When the looting starts, the shooting starts” yani “Yağma başladı mı, yağmacılara ateş de başlar.” diyordu Mayıs sonunda ABD Başkanı Trump. O bunu Siyahi George Floyd’un Mayıs sonunda polis tarafından katledilmesine karşılık şehir yanmaya, mağazalar yağmalanmaya başlayınca söylemişti. “Vurun” diyordu, “vurdururum” diyordu.

Aradan üç ay geçti. Geçtiğimiz günlerde bu sefer Wisconsin eyaletinin Kenosha kentinde Jacob Blake adlı altı çocuk babası bir genç siyahiyi polis sırtından yedi kez ateş ederek felç etti. Tabii şehirde ortalık altüst oldu, yine yağma ve yakma başladı. 17 yaşında bir beyaz genç, Wisconsin’de reşit olmayanların silah taşıma izni olmadığı halde yağmaya karşı mağazaları koruma işine kendini tayin edip üç kişiyi vurdu, ikisi öldü. “Yağma başladı mı, yağmacılara ateş de başlar” böylece Trump’ın ağzından sokağa tercüme olmuş oldu.*

Aslında sadece bu da değil. Trump Haziran başından beri Gerçek gazetesinde ve sitesinde yazılmakta olduğu gibi MAGA’yı George Floyd halk isyanına karşı sokağa çağırıyordu. Nedir MAGA? “Make America Great Again”in, yani Trump’ın “Amerika’yı yeniden büyük yapma” çağrısının fanatik taraftarlarına verilen ad. İşte onlar da yavaş yavaş çıkıyorlar. Kenosha’daki vaka ilk değil. Ondan sadece birkaç gün önce, halk isyanının hâlâ devam ediyor olduğu Oregon Portland’da da beyaz üstünlükçü milisler, ellerinde sadece boya püskürten tüfek ya da beyzbol sopası değil, düpedüz gerçek tabancalarla göstericilerin üzerine saldırdı. “Proud Boys” (Gururlu Çocuklar), “Fortnight Warriors” (bir bilgisayar oyunu adından “savaşçılar”), “Kenosha Guard” (Kenosha Muhafızları) gibi adlarla yerel olarak örgütlenmiş silahlı gruplar bunlar. (Bilindiği gibi ABD’de silah satın almak, hatta bazı eyaletlerde taşımak serbest. Trump da Anayasa’nın İkinci Değişikliği olarak bilinen silahlanma hakkını son aylarda devamlı savunuyor!)

Hem Portland’da hem Kenosha’da polis, beyaz milislere dokunmak bir yana onları korudu. Kenosha’nın 17 yaşındaki katilinin olaydan önce polisten su istediğini gösteren bir videoda polisler ona ve diğer silahlı genç beyazlara “yaptığınızı gerçekten takdir ediyoruz” diyorlar. Başka bir video da katili, olaydan sonra askeri tüfeği belinden sarkar biçimde polise teslim olmaya çalışırken gösteriyor, çevredeki herkes “vuran o!” diye bağırdığı halde dört ayrı polis toması (tam da suyu verenler!) oralı olmuyorlar. (Katil ertesi gün evinde yakalandı. Evine gitmeseydi şimdi serbestti!)

Trump yanlılarından övgü!

Sadece Trump mı? Sadece polis mi? Trump yanlısı medya Kenosha katilini övgüye boğdu. Muhafazakâr televizyon kanalı Fox’ta 4 milyon kişinin izlediği haber programının sunucusu “kimse olmayınca 17 yaşındakilere düşüyor nizamı korumak, çok mu şaşırtıcı?” diyor. Çok ünlü bir sağcı politika yazarı katil için “işte benim başkanım” diyor! İnsan Trump’la alay edecek olsa daha iyisini söyleyemezdi! Bir başka televizyoncu yaptığı videodaki konuşmasında katil için “tümüyle haklı” diyor, videoyu 150 bin kişi izliyor.

Trump’ın ilk dönemi Amerika’yı faşizme hazırlamakla geçti. Görüldüğü gibi silahlı milisleri sokağa çıkararak, Portland’da plakasız arabalar ve numarasız üniformalarla sokaktan gösterici “kaldırarak”, başkent Washington DC’de orduyu barışçıl gösterinin üzerine sürerek hazırlığı ilerletti Trump. Şimdi ikinci dönemde “aşırı sol faşistler”le mücadeleye hazırlanıyor. Tehlikeyi tam anlamamış solcular Trump’ın deyimiyle “uykucu Joe” Biden’a sarılıyor. Biden seçimi kazansa bir türlü, kaybetse başka türlü. Amerika’da faşizm sokak savaşına hazırlanıyor. Bir Amerikan Hitleri’nin bütün yapması gereken 17 yaşındaki bu çocukları, bu yerel çeteleri merkezileştirmek! Ama sosyalist sol bu tehlikenin farkında bile değil, 2024 için bir yeni Bernie Sanders hayaliyle yaşıyor.

*30 Ağustos 2020 tarihli not: Bu yazı baskıya giderken Oregon Portland’da da bir ölüm yaşandı. Beyaz üstünlükçülerin 600 otomobillik konvoyu ile Siyah Hayatlar Önemlidir karşı karşıya geldi ve bir genç öldü. Daha fazla ayrıntı henüz bilinmiyor. Ama sokak savaşları büyüyor.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2020 tarihli 132. sayısı için hazırlanmıştır.