UFCLP Seçim Bildirisi: İki kapitalist haramiye de oy yok! Demokrasiyi savunmak için genel greve! Bağımsız işçi partisi için ileri!

UFCLP Seçim Bildirisi: İki kapitalist haramiye de oy yok! Demokrasiyi savunmak için genel greve! Bağımsız işçi partisi için ileri!

İşçi Partisi için Birleşik Cephe Komitesi (UFCLP - United Front Committee for a Mass Labor Party), ABD’de burjuvazinin iki partisinden bağımsız, emekçilerin gerçek çıkarlarını temsil eden, işçi sınıfı politikası güdecek bir partinin inşası doğrultusunda faaliyetlerini yürütüyor. Aşağıda 3 Kasım'da yapılacak seçimler öncesi UFCLP'nin yayınladığı bildiriyi okuyucularımıza sunuyoruz. 

 

Seçimler yine geldi kapıya dayandı. İki partinin adayları yine kendilerinin halkın teveccühüne lâyık olduğunu kanıtlama ve sistemin suçları için birbirlerini suçlama yarışındalar. İki adayın da “halka hizmet” söylemleri, kavga gürültünün asıl sebebini, yani dünya çapındaki yağmanın ganimet paylaşımını az çok gizlemeye yarıyor yine. Seçimler cephesinde yeni bir şey yok.

Ancak, bu kez durum biraz farklı. Patronların işçileri ve ezilenleri nasıl sömürecekleri üzerine kendi içlerinde mücadeleleri bitmek bilmez; ancak bu kez Trump açıktan darbe tehdidi savuruyor ve zaferini garantilemek için faşist kabadayılarına güveniyor. Bu tehdit, Koronavirüs, ekonomik çöküş ve ırkçılık karşıtı halk isyanından oluşan üçlü krizin orta yerinde geldi. Demokratlar’ın demokrasiyi savunmak ya da faşist ve ırkçı şiddeti önlemek için halka önerebilecekleri hiçbir şey yok. Taraflardan biri halkın iradesini tanımayacağını ilân ediyor, diğeri kılını bile kıpırdatmıyor. Hiçbir partinin demokrasiyi önemsediği yok. İki parti de çürümüş ve siyasî olarak iflâs etmiştir!
İkisi de patron partisi!

İki parti de farklı biçimlerde işçilerin, yoksulların ve ezilenlerin oylarını kazanmaya çalışıyor; ancak iki parti de pratikte patron uşağı olduğunu tekrar tekrar ispat ediyor.

Trump’ın “Amerikan işçilerine” hitabı ve “düzen karşıtı” söylemi, onu Beyaz Saray’a taşıdı. Ancak gayrimenkul devliği geçmişini bir kenara bıraksak bile, son dört yıldaki uygulamaları, Trump’ın işçi sınıfının düşmanı olduğunu kanıtlamaya yeter. Trump iktidarına, milyarderlere vergi indirimleri, işçi düşmanı ve ırkçı çetelere neredeyse açıktan destek ve halkın kaynaklarını Venezüela, İran ve Bolivya’da emperyalist maceralarda israfı damgasını vurmuştur. Cumhuriyetçilerin yönetimindeki eyaletler, sendikanın s’sinin işitildiği anda vahşi bir baskıyla karşılaştığı kentlerle dolu. Trump yönetimi, Koronavirüs tehdidini “basit bir grip” diyerek aylarca geçiştirdi, herhangi bir önlem almayı reddetti, böylelikle milyonlarca işçinin ve yoksulun canını tehlikeye attı. Sonra pandemi inkâr edilemez boyutlarda bir tehdide evrilince aynı yönetim… büyük şirketlere hazineden para aktararak ve vergilerini düşürerek karşılık verdi! İşte Trump’ın “Amerikan işçileri” övgüsünün gerçek yüzü! Trump’ın ve Cumhuriyetçi Parti içindeki hizmetkârlarının önemsedikleri tek şey var: ülkenin işçilerini ve yoksullarını nasıl soyacakları! Trump, uyguladığı politikalarla milyonlarca işçiyi Koronavirüsle korumasız, sağlık sigortasız, hastalık izinsiz yüz yüze bırakırken, kendisi hastalandığında bütün bir doktor ordusunu emrine seferber etti! İşte “düzenin” gerçek, insafsız, işçi düşmanı yüzü!

Bu korkunç toplumsal manzaranın karşısında Demokrat aday Biden, demokrasi ve medenî hakların sözcülüğüne soyunmaya çalışıyor. Külliyen yalan! Tüm ülke “polisin ödeneğini kesin!” ve “polisi ilga edin!” sloganlarıyla inlerken, Demokratlar çıkara çıkara ülkenin gördüğü en büyük, en sert ağır ceza yasasının yazarından (Biden) ve eski bir yüksek rütbeli rüşvetçi polisten (Harris) oluşan bir “rüya takımı” çıkardı! Şikago ve Minneapolis kentlerinin, Oregon eyaletinin Demokrat yöneticileri protestocuların üzerine en gaddar polisleri ve faşist kabadayıları salmakta bir beis görmedi. Demokratlar’ın yönettiği Kaliforniya’da Tesla ve Uber gibi teknoloji devleri, tüm çalışma yasalarını ve karantina emirlerini delerek işçilerini korumasız, maskesiz, fizikî mesafesiz, hatta en basit sağlık denetiminden mahrum biçimde çalışmaya zorlayabiliyor. Trump, salgın ortasında patronlar için yeni vergi indirimlerini yasa tasarısı olarak sunduğunda, Sanders dahil Demokratlar’ın çoğu lehte oy kullandı! Demokratlar işçilerin soyulmasına ve mazlum halklara yapılan mezalime karşı falan değiller, aslan payını kendilerine ve bağışçılarına istiyorlar o kadar!

İşçiler bağımsız olarak eyleme geçmeli!

Hâl böyleyken böyle: Bir yanda açık açık halkın iradesini hiçe sayan ve silahlı ırkçı çetelere güvenen bir başkan var; karşısında da aynı derecede işçi düşmanı, rakibinin diktatoryal eylemlerini sözel olarak eleştirmekten öte bir şey yapmayan bir parti.

İşçilerin ve beyaz olmayan mazlum halkların demokratik ve medenî hakları, şu anki halleriyle ne yeterli ne de layığıyla uygulanıyor; ancak, şu kolu kanadı kırık halleriyle bile Engels’in tabiriyle iki “siyasî spekülatörler çetesi”nin insafına bırakılamayacak kadar değerliler. Irkçı saldırılardan, pandemiden, ekonomik çöküntüden ve diktatörlük tehdidinden sağ salim çıkacaksak, işçiler ve mazlum halklar olarak kaderimizi elimize almalıyız!

 Sağ kalmak için gerekli en temel talepleri bile ancak bağımsız kitlesel eylemlilikle ve işçilerin ve ezilen halkların siyasî örgütünü kurarak yerine getirebiliriz! Patronların partileri Anayasa’da yazanları dinlemeyecekler! Ancak bu ülke genel grevle sarsıldığında dinleyecekler!

George Floyd’un katlinden bu yana ülkenin beyaz olmayan mazlumları, ırkçılığa ve polis terörüne karşı militanca savaşma iradelerini gösterdiler. Minneapolis’ten yaz boyunca tüm ülke sathına yayılan isyanlar, ülkenin on yıllardır gördüğü en büyük kitlesel eylem hâline geldi. Benzer biçimde, pandeminin ilk günlerinden bu yana işçiler, kendilerini patronların saldırılarından ve virüsten korumak için eyleme geçtiler. New Orleans temizlik işçilerinden Kaliforniya’daki hemşirelere kadar kesintili fakat kararlı bir grev dalgası, sınıfın bağrında saklı militanlığı açığa çıkardı. Bu iki hareket, ILWU’nun (Uluslararası Liman ve Depo İşçileri Sendikası) başını çektiği 19 Haziran liman grevi ve gösterilerinde veya ulus çapında 20 Temmuz günü düzenlenen Siyahî Yaşamları İçin Grev eylemlerinde olduğu gibi, bir araya gelerek patronlara ve onların siyasî cellatlarına korku saldı. Patronlar, Neo-Naziler ve diğer gerici güçler, bir sürü beyaz gencin ve işçinin Siyahî Yaşamları Değerlidir yürüyüşlerine katılmaları karşısında kâbuslara gark oldular!

İşte asıl gücümüz tam da burada, işçilerin ve mazlum halkların ortak, patron partilerinden bağımsız eyleminde yatıyor! Ancak böylesi bir eylem, demokratik ve medenî haklarımızı koruyabilir ve genişletebilir! Haydi faşist şiddet tehdidine karşı Genel Grev ve Halk Emniyeti için Birleşik Cephe Komiteleri kurmaya!

Sendika bürokrasisi: büyük bir engel

İşçi sınıfı, doğru yolu biliyor. Liman ve depo işçilerinden elektrisyenlere, hemşirelerden öğretmenlere kadar birçok tabandan işçi, Trump’ın darbe tehditlerine karşı sendikalarından eylem düzenlemelerini talep etti. Tabandan gelen bu baskı karşısında AFL-CIO’nun (Amerika İşçi Federasyonu-Sanayi Örgütleri Kongresi) yozlaşmış başkanı Trumka, seçim hilelerine karşı işçi hareketinin “Anayasa’yı korumak için” seferber olacağını ilân etti. Bu amaçla sendika liderleri arasında bir toplantı da tertip etti, ancak son anda gerekçesiz bir biçimde caydı!

Sendika bürokratları, işçi sınıfıyla Demokratlar arasında aktarma kayışı görevi görmeye bayılıyorlar! Tabandaki işçilerde herhangi bir siyasî bağımsızlık belirtisi, onları patronların vahşetinden daha çok korkutuyor. Demokrat efendilerinin ellerinden kayıp gidecek herhangi bir kararlılık göstermek istemezler. O yüzden de demokrasi açık açık tehdit altındayken dahi böyle yalpalayıp duruyorlar! Düzen partilerinden bir kopuş, bu asalak, yoz bürokratlarla bir savaşı gerektirecek!

Ortam ısınıyor!

Bu esnada, hem ulusal hem uluslararası alanda Trump’ın adım adım merkezî devlet aygıtını çevreleme çabası ve buna karşı direniş devam ediyor. Trump canlı yayında tehditlerini savururken, Seattle sendika konseyleri üretimden gelen güçlerini kullanarak demokrasiyi savunacaklarını açıkladı. Trump seçim sonrası son hesaplaşmaya hazırlık olarak koyu muhafazakâr Amy Coney Barret’ı Yüksek Mahkeme yargıcı olarak atarken, ülke çapında sokak gösterileri iki partinin de kanun-nizam çağrıları hilâfına devam ediyor.

İş burada bitmiyor. Uluslararası alanda iki Latin Amerika ülkesi, Amerikan emperyalizmine geçit vermeyeceklerini gösterdiler. Uluslararası kabadayı Elon Musk’ın açık desteği ve kan emici açgözlülüğüyle, ABD desteğini de arkasına alan bir darbeyle bir yıl önce devrilen Bolivya’nın seçilmiş iktidar partisi, iktidara geri döndü. Aynı hafta içinde Şili’de bir yıldır devam eden devrimci süreç, bir Kurucu Meclis ilânını ve ta 1973’te CIA’nın ve askerî diktatörlüğün gölgesinde ülkenin üzerine çöreklenen neoliberal anayasanın ilgasını sağladı. Her iki ülkede de devrimci dönüşüm tamamlanmış değil, fakat bu gelişmeler, Amerikalı patronlara karşı direnişin uluslararası önemini gösteriyor. ABD’li işçiler ve ezilen halklar, mücadelelerinde yalnız değiller!

Sınıf mücadelesine devam!

İşçi emekçi kardeşler! Yoldaşlar! Ezilen halklardan kardeşlerimiz! Bu ülkenin siyaset sahası, haddinden uzun süredir iki “siyasî suç şebekesi”nin tekelinde sıkıştı kaldı! Şimdi bu şebekelerden biri halkın elindeki son demokrasi kırıntılarını da açıktan tehdit ederken, zenginlerin yağma sofrası bu iki parti sistemine son vermeye her zamankinden çok ihtiyacımız var!

Bizi bu ökseden ancak işçi sınıfının ve ezilen halkların ortak mücadelesi kurtarır! Ancak böylesi birleşik bir mücadeleyle darbe tehdidine, yoksulluğa, ırkçılığa ve Koronavirüse karşı direnebiliriz! Haklarımızı ve halkın iradesini ancak genel grev yoluyla koruyabilir ve derinleştirebiliriz!

Ancak, iktidarı bir haraminin elinden alıp diğerine vermek istemiyorsak, genel grev için hazırlanmak yetmez. Her iki çürümüş patron partisinden bağımsız işçi partisi için de örgütlenmek zorundayız!

Bırakalım oy hesabı, Yüksek Mahkeme kararları, bürokratik kavgalar patronların uykularını kaçırsın! Biz işyerlerimizde, mahallelerimizde Genel Grev ve Halk Emniyeti için Birleşik Cephe Komiteleri inşa edelim!

İşçi Partisi ve İşçi Hükümeti için İleri!

İşçi Partisi Yolunda Birleşik Cephe Komitesi, UFCLP