Halktan ne istiyorsunuz, alçaklar?

DAİŞ ya da öteki adıyla IŞİD Paris’te 13 Kasım Cuma gecesi yaşanan saldırıları sahiplenmiş bulunuyor. Böylece sayısız cinayetine, en az 128 kişinin ölümü, 90’ı çok ağır olmak üzere 180 kişinin yaralanması ile sonuçlanan bu kanlı saldırıları da eklemiş bulunuyor. Fransa hükümetine ve devletine değil, ama Fransa halkına başsağlığı dilemek hepimizin boynunun borcudur.

Bu acımasız saldırının ne kadar anlamsız olduğunu anlamak için şunu hatırlamak yeter: 128 ölümün 80’i Bataclan adını taşıyan gösteri mekânında gerçekleşmiş bulunuyor. Le Monde gazetesinin bir muhabirinin tesadüfen evinden çektiği bir videoyu seyredenler, Bataclan’ın acil çıkış kapısından dehşet içinde fırlayanların, dışarı çıkar çıkmaz yere serilip hayatını yitirenlerin, yerde can çekişenlerin, canını kurtarmak için ikinci katın penceresinden kendini dışarı atıp pervaza asılı kalanların hepsinin Paris’in gencecik insanları olduğunu görecektir. Bir rock konserinde, bir metal grubunu dinlemeye gitmiş alelade gençler. Bunların arasında kim bilir ne kadar çok Müslüman genç de vardır! Cezayir’den, Tunus’tan, Fas’tan, Mali’den, Senegal’den kopup gelmiş Müslüman ailelerin Fransa’da yetişen çocukları. Belki de birkaç Türk veya Kürt genci. Yukarıdaki resimdeki gençlere iyi bakın. Hele ikinci sıradaki genç nerelidir, ne millettendir kökeni, kim bilir. Aşağıdaki resme bakın, işte Bataclan denen konser salonu. En önde en sağdaki genç kıza bakın: nereli sizce? Fransız, Arap ya da kara Afrika'dan, bu çocukların arasında emperyalist Fransa’nın kararlarını veren mi var?  Barbar DAİŞ işte böyle işçi emekçi ailelerin çocuklarını katletmiştir.

Halktan ne istiyorsunuz, ey alçaklar? Evet, Fransa emperyalisttir. Eli kanlıdır. Kimse DAİŞ’in barbar katliamının arkasına sığınıp Fransa’ya “özgürlüğün, barışın, diyalogun ülkesi” diye övgüler düzmesin! Fransa’nın elinde bir buçuk milyon Cezayirlinin kanı vardır. Fransa’nın bilançosunda Vietnam’ın, Kamboçya’nın, kara Afrika’nın, Magreb’in yağmalanması vardır. Fransa sadece tarihte değil bugün de saldırgan emperyalist politikalarını sürdürmektedir. Ama halktan ne istersiniz, ey barbarlar? O öldürdüğünüz gençler arasında Fransa’nın emperyalist politikalarına karşı mücadele etmiş insanlar bile vardır mutlaka.

DAİŞ ile emperyalizmin zıtlaşması günümüzün bir lanetidir. Bu kapışmada DAİŞ’e karşı mücadeleyi kesinlikle emperyalizmden ayrı durarak, onun Ortadoğu’ya yaptığı müdahalelerin yanında yer almadan sürdürmek gerekir. Ortadoğu’ya ne biri, ne de öteki huzur, özgürlük ve refah getirebilir. Ortadoğu halklarının kurtuluşu kendi eserleri olacaktır.

Şunu hiç unutmayalım: DAİŞ’in barbarlığının arkasında çağımızın esas barbarlığı olan kapitalist emperyalizm yatmaktadır. ABD’nin Sovyetlere karşı yarattığı El Kaide’nin mirasçısıdır DAİŞ. ABD’nin yıllardır koynunda beslediği Suudi gericiliğinin ve Körfez zenginliğinin beslediği bir örgüttür DAİŞ. ABD ve AB’nin NATO’dan sevgilisi kapitalist Türkiye’nin başındaki AKP hükümetinin, militanlara sağladığı sınır geçişleriyle, hastanelerinde onları tedavi etmesiyle, dünyanın her yerinden gelen militanlara kucak açışıyla, petrolünün pazarlanmasıyla, Suudi ve Katar parasının transit noktası olmasıyla ve MİT TIR’larıyla destek olması yaratmıştır bu Frankeştayn’ı.

Ama kapitalist emperyalizm sadece DAİŞ’i yarattığı ve beslediği için barbarlığın kaynağı değildir. Kapitalist emperyalizm insanlığı açlığa ve yoksulluğa sürüklerken bir yandan da onun evi olan doğayı mahvederek ve dünya çapında savaş olasılığını kışkırtarak barbarlığa kapı açmaktadır.

Ne DAİŞ, ne emperyalizm! Fransız ve Suriyeli, Amerikalı ve Iraklı işçiler ve yoksullar el ele büyük mücadelelerle her ikisini de tarih sahnesinden temizleyecektir!