İbrahim Aras’a görkemli uğurlama, polisten taziyeye alçakça saldırı!

Polis tarafından Adana’da katledilen Kürt çocuğu İbrahim Aras’ın cenazesi hakkındaki haber bölgedeki yoldaşlarımız tarafından olaydan hemen sonra yollandığı halde teknik bir sorun nedeniyle elimize geç ulaşmıştır. Aradan dört gün geçmesine rağmen, olayın önemi ve verilerin çarpıcılığı dolayısıyla, haberi yayınlıyoruz.

Dün akşamüzeri, Lice’deki devlet katliamını protesto eylemi sonrasında polisin attığı ses bombası kapsülü ile başından vurularak, daha doğrusu (ve acısı) başı parçalanarak ölen 14 yaşındaki İbrahim Aras bugün öğle saatlerinde görkemli bir cenaze töreniyle toprağa verildi.

Halk sabah saat 9 dolaylarında Adli Tıp Morgu’nun önünde toplanmaya başladı. Ancak daha buradan olaylar yaşanmaya başladı. Polisin, çocuğun hemen hemen baygın olan babasını cenazeyi almak için düzenlenen tutanağı tek başına imzalamaya zorlaması üzerine halk Adli Tıp’ın camlarını kırdı. 11 sularında cenazenin alınması ile İbrahim Aras’ın Dağlıoğlu’ndaki evinde yapılan törenden sonra cenaze Küçükoba Mezarlığı’nda toprağa verildi. Törene 30 bini aşkın insanla birlikte; HDP Eşbaşkanı ve milletvekili Sebahat Tuncel, HDP, BDP, sosyalist parti ve kurum temsilcileri, İHD, bazı sendika, demokratik kitle örgütü yöneticileri katıldı.

Ön otopsi raporu,  Adana Emniyet Müdürlüğü’nün “Aras’ın el yapımı patlayıcı olduğu değerlendirilen bir maddenin infilakı sonucu hayatını kaybettiğini” açıklaması ile harekete geçen burjuva medyasının yalanlarını açıkça teşhir eder nitelikteydi. Zira  “Olay Yeri Tespit ve Ölü Muayene Tutanağı”nda aynen şu bilgiler yer alıyor:  “14-15 yaşlarında bir çocuğun kaldırıma başı gelecek şekilde kafa kaidesi parçalanmış şekilde ölü olarak yatar vaziyette bulunduğu, yanının ve zeminin üzerinin kanla kaplı bulunduğu, beyin dokusunun yerde ve duvarların üzerinde olduğu, cesedin yanında gazetelerin bulunduğu, bir gaz kapsülünün hemen başının 1 metre kadar önünde bulunduğu görüldü. Haricen iki yanlı üst göz kapaklarında ekimoz, her iki göz kapağı üzerinde alın alın ortaya yükselerek saçlı deri içinden okspital sağ sağ ortaya kadar çok parçalı devam edecek şekilde devam eden içerisinde kısmen beyincik deforme parçaları ve çok parçalı yüzde belirgin kafa kaide kemik kırıkları seçilebilen geniş laserasyon dışında vücutta travma izine rastlanmadı” (Vurgular bize ait). Bu betimlemenin çocuğun “el yapımı bomba” taşımadığını, gaz kapsülü ile katledildiğini ortaya koyduğu açık değil mi?

Yürüyüş ve cenaze sırasında kitle sık sık “Şehit Namırın”, “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür”, “PKK Halktır Halk Burada”, “Anaların Öfkesi Katilleri Boğacak” sloganları attı. Sebahat Tuncel ise yaptığı konuşmada “Bir yıl önce Gezi direnişinde Berkin Elvan kafasına gaz kapsülü isabet etmesi sonucu ölmüştü. 1 yıl sonra İbrahim Aras bu defa Adana'da katledildi. Bunun hesabı verilmediği sürece Türkiye'de adaletten hukuktan bahsetmek mümkün değildir. Kim yaptıysa derhal açığa çıkartılmalı ve kanun karşısına çıkartılmalıdır. Özellikle son bir haftada Başbakanın, ana muhalefet partisi liderinin, Milliyetçi Hareket Partisi liderinin kullandığı dil aslında bu gün yaşanan katliama zemin sunmuştur." dedi.

Cenazeden sonra ara sokaklarda eylemcilere gaz bombası ve plastik mermilerle müdahale eden polisin vandallığı ise bununla da bitmedi. Bu kez akşam saat 20 sıralarında Gülbahçesi Mahallesi’nde kurulmuş olan ve kadınların ve çocukların çoğunlukta olduğu taziye çadırına da aynı şekilde gaz bombası ve plastik mermilerle saldırdı. Bu saldırıda da bir çocuk yaralandı.

14 yaşında pırıl pırıl bir Kürt çocuğunun hedef gözetilerek vahşice öldürülmesi ve taziyesine yapılan alçakça saldırı ; “Barış Süreci” denen garabet dönemin AKP’si ile T.C.’si ile bütün burjuva güçleri tarafından nasıl kavrandığını ve yürütüldüğünü bir kez daha trajik bir şekilde ortaya koymuş oldu.