Derin Devlet Yargılanıyor mu?

Daha baştan söylemek gerekirse bu Türkiye, bir kişinin faşistliğinden dolayı devlete ne kadar “hizmet”(!) etmişse o kadar korunduğu ve himaye altına alındığı, diyelim, Maraş katliamının öncülerinin bırakın yargılanmayı milletvekili yapıldığı, faili meçhul cinayetlerin bizzat failinin Bakan olduğu, dolayısıyla “yasal” olan ile “yasa dışı” olanın faşistlik/en iyi ve hızlı faşist olma temelinde iç içe geçtiği bir Türkiye’dir, zira, bu duruma en basitinden bir örnek vermek gerekirse, mafyası da ülkücü, polisi de ülkücü olan bir ülkedir, tabi bu arada, ülkücü bir terör örgütüne rastlamak da olanaksızdır.

Elbette ki bu işleri yapanların en önemli erdemleri, güya devlete yardımcı olan çocuklar olmalarıdır ve aslında devleti beslemek bir yana sürekli devletten beslenmişlerdir. Bütün bunlar göstermektedir ki, Türkiye’deki faşistin, ayrıca toplama kamplarına, parti örgütüne filan ihtiyacı yoktur, zira, neredeyse bütün devlet kurumları onun lehine işlemektedir, örneğin, Türk polisi faşizmin bilumum sembollerini, diyelim bozkurt işaretini üstelik bir de devlet üniforması altında taşımaktadır, ve yargısız infaz için de faşiste gerek yoktur, yargı zaten bu işi kendi kendine yapmaktadır. Buradan yola çıkarak Türkiye faşizminin bir führerinin, gamalı haçının, SS’lerinin, gaz odalarının olmamasının hiç de tesadüf olmadığı söylenebilir.

Bütün bunları burada tekrar etmemizin nedeni, tam da yukarıda vurguladığımız gibi faşistliğiyle devlete epey bir hizmet(!) etmiş Mehmet Ağar’ın, yargılandığı bir davadan beş yıl hapis cezası almış olmasından başka bir şey değildir. Bu haberi duyan biri olarak biz de, AB’ci bir liberal demokrat olsa idik, bu noktada söyleyeceğimiz şey, “tabi canım, küreselleştik, internet falan filan, her yer bir köye döndü, bilgi toplumu olduk, eşcinsel haklarını, kadın haklarını, hatta insanı geçtim, hayvan ve bitki haklarını koruyan NGO’larımız var, şeffaf, çoğulcu, özgürlükten, demokrasiden yana bir sivil toplum gelişiyor, böyle bir toplumda bırak polis devletini sivil faşist hareket bile gelişemez, hatta bunu yapanlar yargılanır” olurdu. Böylece de, bugün kimi sosyalistlerin yaptığı gibi, Ağar’a verilen cezayı derin devlet yargılanıyor diyerek, olmadı demokrasi sanıp alkışlayacak ve aslında gerçekte neler olduğunu görmeyen/göremeyen biri olup çıkacaktık.

Ağar hakkındaki hükmün, güya faşistleri de yargıladıklarını herkese göstermek için verilmiş olduğunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yoktur. Kaldı ki burada, amacın faşizmi, polis devletini filan yargılamak olmadığı da gün gibi ortadadır ve tersine, yargının yürütmeden bağımsız olduğunu iddia eden liberal zırvanın aslında uydurmadan ibaret olduğunu kanıtladığı gibi, hükümetin şimdiki politikalarına bakıldığında, en aslisinden bir polis devletinin de giderek şekillendiğini gösterir. Üstüne üstlük şimdilerde Ağar’ın rolünü yerine getiren sürüyle yönetici, bakan, milletvekili olduğu da dikkate alınırsa, meselenin Ağar’a verilen cezadan daha öte bir şey olduğu, doğrusu, derin devletin filan yargılanmadığı gün gibi ortaya çıkar.

Bütün bunlar ortadayken, bu hükümetten, bu kokuşmuş düzen içerisinde Ağar ve benzerlerini yargılamalarını beklemek, Yahudi aşığı bir Nazi ne kadar mümkünse o kadar olanaklı olacaktır, ya da şöyle söyleyelim, yargılasalar bile bu, düzenin daha demokratik ve adil bir biçim aldığının göstergesi değildir. Ve hatta, Mehmet Ağar ve benzerlerini, “sol bir örgüte üye olmakla” suçlamıyorlarsa hala, bilin ki akılları yetmediğindendir, yoksa utandıklarından değil.

Bütün bu olanlar, Ağar gibilerinin gerçekten yargılanabilmesi için emekçilerin iktidarını beklemek gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.