Suriye: ABD Erdoğan’a “sen yapamadın, kenara çekil” dedi!

Kasım ayının başında, Katar’ın başkenti Doha’da yaklaşık bir hafta süren toplantının sonucunda Suriye Ulusal Koalisyonu (SUKO) ilan edildi. Emperyalizmin güdümündeki Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) haricinde devrimin başlarında önemli rol oynamış Yerel Koordinasyon Komiteleri ve ÖSO’ya dâhil olmayan silahlı grupların bir kısmı da koalisyona katıldı. Böylece emperyalizm ve bölgesel müttefikleri Suriye Devrimi’ni kontrolleri altına almak için bir adım daha atmış oldular.

Doha Toplantısı sonrası Suriye’de durum

Kasım ayının başında, Katar’ın başkenti Doha’da yaklaşık bir hafta süren toplantının sonucunda Suriye Ulusal Koalisyonu (SUKO) ilan edildi. Emperyalizmin güdümündeki Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) haricinde devrimin başlarında önemli rol oynamış Yerel Koordinasyon Komiteleri ve ÖSO’ya dâhil olmayan silahlı grupların bir kısmı da koalisyona katıldı. Böylece emperyalizm ve bölgesel müttefikleri Suriye Devrimi’ni kontrolleri altına almak için bir adım daha atmış oldular.

Daha geniş katılımlı bir muhalefet oluşturma fikri ABD’nin basıncı ile ortaya çıktı. Denetlenmesi güç radikal İslamcı grupların silahlı milisler içinde daha etkin hale gelmesi ve bu grupların İsrail’in varlığına doğrudan tehdit oluşturması, silahlı grupların ve siyasal muhalefetin dağınıklığı, Suriye üzerinde çıkarları çelişen ülke ve akımların birlikten yoksun tutumu ve bütün bu durumun Suriye muhalefeti için uluslararası kamuoyu desteğini azaltması ABD’yi bu manevraya iten temel faktörlerdi.

Yani Doha’da yapılan, her şeyden öte bir imaj tazelemedir. Ayrıca, Esad’a karşı mücadele eden dağınık silahlı grupları sadakatinden şüphe edilemeyecek ÖSO’ya bağlama yönünde bir basınç oluşturmaktır. Bu ikisinin yanı sıra Suriye içinde Esad’a tavır alan halk kitleleri ile bağı çok zayıf olan bir Suriye Ulusal Konseyi’ndense devrim süreci içinde belli bir meşruiyet kazanmış yerel kuvvetleri yanına çekebilmek de emperyalizm için önemliydi.

Emperyalizm destekli kuvvetler ile rejimin silahlı kuvvetlerinin pat durumunda kaldığı bir anda, devrim ile karşı-devrimin yenişememesi gerçeğinin üstüne inşa edilen bir strateji ile emperyalizm ve bölgesel müttefikleri devrimin son kırıntılarını yozlaştırıp saflarına kazanmak için çaba sarf ediyor. Devrimin esas sahibi Suriye mülksüzlerinin bu girişime ne kadar olumlu karşılık vereceği hâlâ büyük bir soru işaretidir.

Emperyalist gericiliği ve Siyonist saldırganlığı tırmandırma hamlesi

Suriye Ulusal Koalisyonu’nun arka arkaya Arap Birliği ve Körfez İşbirliği Teşkilatı gibi kurumlara üye ülkeler tarafından “Suriye halkının yegâne meşru temsilcisi” sıfatıyla dünyaya takdim edilmesi, hatta Fransa’nın bu kuruluşu sanki bir hükümetmiş gibi “tanıması”, önemli sonuçlar barındırmaktadır. Birincisi, bu çeşit bir adlandırma ile Suriye’de muhatap artık SUKO olmaktadır, gayri meşru güç ise Esad rejimi. Suriye Ulusal Konseyi tek başına bu statüyü elde edememişti. Şimdi SUKO bütün muhalif kuruluşların şemsiye örgütü ilan edilmiş oluyor. İkincisi, bu adımla birlikte Türkiye, emperyalizmin Suriye’deki işlerini yürüten başlıca merkez olmaktan çıkıyor. SUK bir Erdoğan yapımıydı. SUKO “made in America”dır. Erdoğan ve AKP hükümeti Suriye konusunda arka saflara çekilmiştir. Nitekim SUK’un merkezi Türkiye’de iken SUKO Kahire’ye taşınmıştır. Üçüncüsü,  bu yaklaşım SUKO ve ÖSO’ya silah ve para akışının “meşru” ve yasal yollarla gerçekleştirilmesinin vesilesi olacaktır. Üçüncüsü, emperyalist bir saldırı ya da emperyalizme vekâleten yürütülen bir savaş için bir zemin oluşturulmaktadır.

Bütün bu adımları İsrail büyük bir keyifle izlemiş ve içi son derece rahat bir şekilde Gazze’ye insanlık dışı saldırısını başlatmıştır. Bu hamle İsrail’in İran konusunda elini rahatlatma hamlesidir. Suriye’de hem devrimin hem potansiyel olarak Siyonizm karşıtı radikal İslamcılığın geriletilmesi amaçlanmaktadır. İsrail, işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ne havan topu düşmesini bahane ederek Suriye’de belli hedeflere dönük top atışlarıyla Doha toplantısının sonuçlarını kutlamıştır.

Emperyalistler ve Siyonistler, onların Türkiye-Suudi Arabistan-Katar gibi bölgesel işbirlikçileri, bunların dümen suyuna girmiş sözde devrim dostları özde halk düşmanları; siz kınanızı yaka durun! Arap işçileri ve mülksüzleri, Erdoğan ve Mursi’nin başrolde yer aldığı “Gazze Diplomasi Trafiği Tiyatrosu” sergilenirken dahi yeni düzeninize isyan etmeyi sürdürüyordu. Mısır’da gençler o gün yine sokaklardaydı. Yarın yine olacaklar, yakında bir gün sadece Arap gençleri değil bölgedeki tüm Kürt, Türk ve Fars kardeşleri de onlara eşlik edecek. Mezar kazıcılarınız işbaşında!

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2012 tarihli 38. sayısında yayınlanmıştır.