Oslo görüşmeleri: Venezuela’ya kurulan yeni tuzak

Oslo görüşmeleri

Emperyalizmin Venezuela ablukası devam ediyor. İç savaş kışkırtmaları, elektrik kesintisi provokasyonları, darbe girişimleri sonuç vermeyince emperyalizm yeni bir taktik hamle hayata geçirdi: Oslo görüşmeleri.

ABD Başkanı Trump tarafından Venezuela devlet başkanı ilan edilen emperyalizm işbirlikçisi Juan Guaidó’nun sadece ABD tarafından desteklendiğini düşünmek doğru değil. Avrupalı emperyalistler de başından beri Trump kadar pervasızca olmasa da Maduro’nun iktidardan düşürülmesi için çabalıyor. Daha meselenin başında, derhal emperyalizmin gözetiminde bir seçim düzenlenmediği takdirde Guaidó’nun iktidarını tanıyacakları şantajını yapanlar, AB üyesi ülkeler olmuştu. Bu sözde ılımlı tutumun da ABD’nin şahin tutumundan özünde farkı yoktu.

Şimdi emperyalizmin çıkarları doğrultusunda diplomatik faaliyetleri ile ünlenen “demokrasi timsali” Norveç’in sözde arabuluculuğunda başlatılan görüşmeler de bir orta yol bulma amacı gütmüyor. Burada birkaç hedeften bahsetmek mümkün. Öncelikle 1 Mayıs’ın hemen öncesindeki başarısız darbe girişimiyle "artık bu kadarı da olmaz" dedirten muhalefete meşruiyetini ve gücünü yeniden kazandırmak istiyorlar. İkinci olarak hedeflenen, Maduro hükümetini destekleyen burjuva güçler ve ordunun içerisinde zamanla bir bölünme yaratmak. Ve sonunda süreç kabul edilemez dayatmalar yüzünden akamete uğradığında ise, Amerikan askeri müdahalesinden başka tüm seçeneklerin tüketildiği algısını oluşturmak; taarruz öncesinde de karşı cepheyi olabildiğince yumuşatmak.

Nitekim görüşmeler muhalefetin “önce Maduro istifa etsin ve geçici bir hükümet kurulsun” dayatması ile daha erken bir aşamada çöktü. Emperyalizm işbirlikçisi muhalefeti muhatap alarak ve emperyalist hamilerinin gözetimindeki masalarda anlaşma kovalayarak Venezuela, üzerindeki baskıyı savuşturamaz. Daha önce de söylediğimiz gibi Venezuela’da orta yol yoktur ki zaten emperyalistlerin amacı da arayı bulmak değil, ABD’nin askeri saldırısına zemin hazırlamaktır. Oslo görüşmeleri bu anlamda Venezuela halkı şahsında dünya emekçilerinin önüne kurulmuş yeni bir tuzaktan ötesi değildir.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2019 tarihli 117. sayısında yayınlanmıştır.