Nefes alamayan dünya halkları, öldüren kapitalizme isyan ediyor

Nefes alamayan dünya halkları

Tüm dünya halkları pandemiye karşı ölüm kalım savaşı verirken bu mücadelenin tek boyutlu olmadığı açık biçimde ortaya çıktı. Mücadelenin salgına karşı olduğu kadar kapitalist hükümetlere, patronlara ve onların baskı aygıtlarına karşı da olduğunu işçi sınıfı ve emekçi halk tüm dünyada tecrübe ediyor. Pandemiyi fırsat gören patronlar ve hükümetleri, emekçilerin en temel haklarına ve kazanımlarına göz dikmiş, saldırılarını hızlandırmış durumda.

Brezilya’da posta çalışanlarından büyük grev

Brezilya’da Bolsonaro hükümetinin bir süredir uluslararası tekellere satarak özelleştirme niyetini saklamadığı Devlet Posta İşletmesi’nin (ECE) çalışanları 17 Ağustos’ta başlattıkları süresiz ulusal grevi 36 günün ardından 21 Eylül’de sona erdirdi. Grev, devlet şirketinin 2021’e kadar geçerli olması gereken toplu sözleşme maddelerinin 79’undan 70’ini iptal ettiğini açıklaması üzerine başladı. Yaklaşık 100 bin işçiyi kapsayan, yürüyüş ve gösterilerle eylemli bir şekilde devam eden mücadele süresince, 2022’deki seçime kadar beklemeyi savunan düzen solunun partileri ve sendikalar pandemi döneminde çalışmaya zorlanan işçilerin pandemi sebebiyle komite toplantıları yapamayacağını savundular, ulusal çapta bir grev koordinasyon komitesi kurulmasına yanaşmadılar. Yüksek İş Mahkemesinin greve devam eden sendikalara para cezası kararı da sendika yöneticilerine bahane oldu. Mahkemenin 21 Eylül’de verdiği, iptal edilen 70 maddenin 50’sini onaylayan patron yanlısı kararıyla mücadele sona erdi. Sendika bürokratlarıysa hâlâ 20 maddenin iptal edilmemesini zafer (!) olarak sunmaya çabalıyorlar. Posta işçileri işe dönmek zorunda kaldıysa da bu 1995’ten beri yaptıkları en büyük eylemleri ve derslerle dolu bir süreçti. Ufuktaki toplu işten çıkarma ve özelleştirme planlarına karşıysa mücadele bitmiş değil.

Fransa’da Sarı Yelekliler yeniden meydana indi

Geçtiğimiz iki yıl boyunca Fransa sokaklarını dolduran Sarı Yelekliler, Koronavirüs salgını nedeniyle düzenledikleri gösterilere ara vermişlerdi. Eylül ayında başta Paris olmak üzere, Fransa’nın farklı şehirlerinde bir kez daha Macron’un uyguladığı kemer sıkma politikalarına karşı meydanlara indiler. Salgının etkisiyle önceki gösterilere kıyasla daha az kitlesel olsa da, Fransa’nın yeni mücadelelere gebe olduğunu bir kez daha göstermiş oldular.

Lübnan’da gösteriler sürüyor

Tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşayan, 2018’den beri dünyayı dolaşan isyan ve devrim dalgasının en ciddi şekilde sarstığı Lübnan’da, 4 Ağustos’ta gerçekleşen ve çok sayıda insanın yaşamını yitirmesine yol açan patlamanın üzerinden haftalar geçmesine rağmen soruşturmada dişe dokunur hiçbir ilerleme kaydedilmemesi karşısında halk, sorumluların bulunması ve hesap vermesi için Eylül ayında da gösterilerine devam etti. Eylül ayının başında Beyrut’a giden Fransa Cumhurbaşkanı Macron da gösterilerden nasibini aldı. Fransa’nın Lübnan Büyükelçiliğinin önünde toplanan halk, Lübnan asıllı Corç Abdallah’a özgürlük talebini yükseltti.

Irak’ta sağlık çalışanlarından eylem

Koronavirüs salgınının en ağır şekilde yaşandığı ülkelerden biri olan Irak’ta sağlık çalışanları, Türkiye’de olduğu gibi sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, ağır çalışma koşulları ve yeterli istihdamın olmaması nedeniyle eylemler düzenledi. Sağlık çalışanları için yeterli koruyucu tedbirlerin alınması, sağlık çalışanı atamalarının arttırılması talebini yükselttiler.

Kolombiya’da polis şiddetine karşı gösteriler

Kolombiya’da 9 Eylül’de “Boğuluyorum” diye yalvarmasına rağmen iki polisin elektrik tabancasıyla şok vermeye devam ettiği video görüntüleri ortaya çıkan Javier Humberto Ordóñez’in gözaltına alındıktan saatler sonra hayatını kaybetmesi büyük bir öfke dalgasını tetikledi. Koronavirüs salgınının turizme bağımlı ekonomiye ağır hasar verdiği ülkede gösteriler giderek hükümetin emekçilere karşı saldırı politikalarını hedefe koyan protestolara dönüştü. Öğrenci ve öğretmenlere bütçe gerekçe gösterilip eğitimde yeterli sağlık ve güvenlik önlemi alınmazken bir havayolu şirketine 350 milyon dolarlık kredi açılmasıysa emperyalizmin Venezuela’ya karşı ileri karakolu olan Iván Duque hükümetine karşı binlerce insanın tepkisini körükledi.

Tayland’da kitlesel gösteriler

Tayland’da monarşist askeri rejime karşı öğrencilerin başını çektiği gösteriler, işçi sınıfı ve köylülerin katılımıyla kitlesel hale geldi. Tüm dünyada olduğu gibi Tayland’da da pandemiyle beraber toplu işten çıkarmalar ve maaş ödemelerinin ertelenmesiyle toplumsal çelişkiler had safhaya ulaştı. Ülke, mali açıdan 1997’deki “Asya Kaplanları” zincirleme krizinden beri en zayıf noktasında. Sınırların kapanmasıyla turizm ve ihraç ürünlere dayalı ekonomisi durağanlığa giren ülkede 2014’te darbeyle iktidara gelen General Prayuth Chan-Ocha ve Kral Maha Vajiralongkorn (Rama X) mücadele içindeki kitlenin hedefe koyduğu iki isim.

Honduras’ta halkın öfkesi yükseliyor

Orta Amerika ülkesi Honduras’ta 2009’daki emperyalizm destekli darbe hükümetinin devamı olarak 2014’te göreve başlayan ve 2017’de şaibeli bir seçimle ikinci dönemine başlayan özelleştirme yanlısı Juan Orlando Hernández yönetimine karşı yoğun gösteriler düzenleniyor. 2018-2019 döneminde devrim ve isyan dalgasının ülkeden ülkeye gezerken kısacık da olsa uğradığı Honduras’ta son haftalarda artan tepkilerden en önemlisi sokağa çıkma yasağına rağmen 15 Eylül Bağımsızlık Günü anmalarının yolsuzluğa, ekonomi ve sağlık politikalarının başarısızlığına karşı gösterilere dönüşmesiyle kaydedildi. Sadece başkentte 20 bine yakın insan #ParamızNerede sloganıyla gösterilere katıldı. Kamu fonlarıyla yenilenen yedi hastanenin masraflarının yüksek gösterildiğinin, alınan sağlık ekipmanlarının yüksek fiyatlarla alındığının ortaya çıkması ve yetkililerin yüksek seyreden sayılar için halkı suçlamasıysa halkın öfkesini daha da artırmış durumda.

Haiti’de devlet başkanı için istifa talebi

Haiti’de öğretmenler pandemiye karşı yeterli hijyen önlemlerinin alınmasını, ertelenen maaşlarının ödenmesini ve maaşlarında artışa gidilmesini talep ettiler. Başkentin en büyük hastanelerinden birinde de greve gidilmesiyle emekçi halkın eylemleri sokakları kazanmış durumda. 20 Eylül’den beri başkan Jovenal Moïse’in istifasını talep ediyorlar. Moïse 2016’daki tartışmalı seçimlerle başa gelen bir muz tüccarı. O zamandan beri eylemlerin hedefinde. Geçtiğimiz yıllarda da yakıt sübvansiyonlarını kesmek istemesi ve yakıt kıtlığının ortaya çıkması sebebiyle halk sokaklara çıkmıştı.

Bulgaristan’da binlerce insan sokakları doldurdu

Bulgaristan’da iki aydan uzun süredir binlerce insan Başbakan Boiko Borísov ve tüm hükümetinin istifası için sokaklarda. Başkent Sofya’da yoğunlaşan gösteriler, Varna ve Rusçuk gibi diğer şehirlerde de yapıldı. Huzursuzluğun temelinde kapitalist restorasyon sürecinin devletin en büyük işletmelerini devralan eskinin bürokratı şimdinin oligarklarını en zengin kesim haline getirmesi, buna karşın Bulgar halkını Avrupa Birliği’nin en düşük asgari ücretine ve yoksulluğa mahkûm etmesi yatıyor. İşgücünü Batı Avrupa’da daha güvencesiz işlerde çalışmak üzere sürekli göç veren ülkeden 1989’dan beri 2 milyon insan göç etmiş durumda.

İspanya’da yoksul mahallelerde protestolar yükseliyor

İspanya’daysa Madrid yerel yönetimi yoğunlukla işçilerin yaşadığı ve pandemiden en çok etkilenen 37 bölgede 850 bine yakın insanı kapsayan karantina önlemleri aldı. Çoğu çalışmak için dışarı çıkmak zorunda olan ve ulusal karantinanın yerine sadece yoksul mahalleleri hedef alan önlemler bölge sakinlerinin öfkeli protestolarına neden oldu.

Güney Afrika’da ırkçı polis şiddetine karşı gösteriler

Güney Afrika’da polisler 25 Ağustos’ta 16 yaşında Down sendromlu bir siyahi çocuğu göğsünden vurarak polis aracında gözaltına aldı. Çocuğun hastaneye götürüldüğünde hayatını kaybettiğinin anlaşılmasıyla polislerin soruşturulmasını isteyen gösteriler patlak verdi. Siyahilere karşı polis şiddeti ve baskısı ABD gibi Güney Afrika’da da hayatlara mâl olmaya devam ediyor. Cinayetin ırkçılık karşıtı hareketin önemli isimlerinden Siyah Bilinç Hareketi lideri Güney Afrikalı sosyalist Steve Biko’nun polisler tarafından öldürülüşünün 43. yıldönümünden iki hafta önceye denk gelmesi de aradan geçen yarım yüzyıla yakın sürede çok az şeyin değiştiğini gösteriyor.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2020 tarihli 133. sayısında yayınlanmıştır.