Göçmen kervanı ABD sınırında: Emperyalizm orada da çocukların canını alıyor

Göçmen kervanı ABD sınırında: Emperyalizm orada da çocukların canını alıyor

Orta Amerika ülkelerinden yola çıkan Göçmen Kervanı bir sel gibi kıtayı kat ederek ABD’nin Meksika sınırına ulaştı. Meksika’nın Tijuan kenti yakınlarında sayıları 5.000 ile 10.000 arasında değişen göçmen toplandı ve hâlâ sığınmacı olarak ABD’ye kabul edilmeyi bekliyor. Beklentileri, ülkelerinin kendilerine veremediği çalışma, eğitim, sağlık, güvenlik gibi temel insani ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir hayat bulmak. Ve bunu elde etmek için binbir baskı ve zorluğa göğüs gererek binlerce kilometre yol kat ettiler. O noktadan sonra da kimse yerlerinde durmalarını beklemiyordu zaten ve durmadılar.

ABD sınırına geldiklerinde onları Amerikan sınır güvenliği ve Trump’ın sınıra gönderdiği binlerce asker karşıladı. Hiç de hoş karşılanmayacakları belliydi ama sığınma talepleri ağırdan alınıp da bekletildikleri yerde koşullar kötüleşmeye başlayınca işler kızıştı. Yüzlerce insan tel örgüleri parçalayıp sınırı geçmeye çalıştı. Bu sırada Amerika tarafındaki güvenlik güçleri Meksika tarafına biber gazı atmaya başladı. Sahneler İsrail’in Gazze ya da Batı Şeria’da protestolarda tellere yaklaşan ve “eve dönüş” peşinde olan Filistinlilere yağdırdığı gaz bombalarını andırıyor. O kadar ki Meksika ABD’den konuyla ilgili resmen soruşturma talep etti.

Ağzı pis, fikirleri yalan, emirleriyle katil!

Trump’ın sınırda gösterdiği çirkin yüzüne çirkin sözleri eşlik ediyor. İlk önce basına demeç verip “bu insanların büyük kısmı suçlular” dedi. Göçmenler buna “suçlu değil, işçiyiz” diyerek cevap verdiler. Göç meselesi ABD gibi ülkeler için yedek iş gücünü şişirme, Amerikan işçilerinin yapmaktan kaçınacağı işleri yaptıracakları insan kaynağını edinme, işçi sınıfının ırk ve ulus temelinde bölünmesi, ücretlerin düşürülmesi, yasa dışı konumlara zorlayarak göçmen işçinin tüm pazarlık gücünün elinden alınması gibi boyutları olan bir politikayı içeriyor. Sınırdaki göçmenler ise bir yandan bu ikiyüzlü emperyalist politikadan nasiplerine düşeni almaya çalışıyorlar bir yandan da daha sınırı bile geçmeden işte böyle aşağılanıyorlar.

Bu söylemin yanına Trump “biz Orta Amerika ülkelerine bir ton para veriyoruz” iddiasını ekledi. ABD on yıllardır Orta Amerika’da darbeler ve işgaller tertipliyor, emperyalist uşağı kirli iktidarlara ve onların zenginlerine gözü gibi bakıyor. Onlar da sırtlarını Amerika’ya yaslayıp iktidarlarını sürdürüyorlar. Herhalde Trump bu kadar desteğe rağmen göçmenlerin, kapısına dayanmasına engel olamamış Latin Amerikalı uşaklarını fırçalıyor. Yoksa bu insanların cebe indirilen dolarlardan üç kuruş bile gördüğü mü var?

Yetmedi en sonunda Trump göçmenlere “istilacılar” dedi. Bugünkü dünyada Amerika’dan büyük işgalci, istilacı var da biz mi bilmiyoruz? Bu nasıl bir aymazlıktır? Hatta Trump’ın beyaz ataları, Avrupa’nın yoksulları ve “suçluları” değil miydi Amerika kıtalarını istila eden? Hem de kimden ele geçirmişlerdi toprakları, zorla ve soykırım uygulayarak: Elbette göçmen olarak ABD sınırına dayanan insanların atalarından.

İşte o ataların torunlarından biri, daha gün yüzü görmemiş bebek sayılır, 7 yaşında ta Guatemala’dan neresi olduğunu bile tam bilmeyeceği ABD’ye kadar gelmiş bir kız çocuğu, Jakelin Rosemary Caal Maquin, susuzluktan yanarak öldü. Arbede sırasında ailesi ile sınırı geçti, gözaltına alındı, bir arabaya bindirildi, bir merkeze götürüldü, günlerce bir su bile vermediler. Noel günü memleketi Guatemala’da toprağın altına girdi. Cenazesinde ağıtlar sömürgecilerin dili İspanyolca ya da İngilizce değil atalarının Maya dilinde yakılmış.

Çocukları değil; emperyalizmi, kapitalizmi gömelim

Hillary Clinton buna “tepki” olarak sınırlarda insanlık krizi yaşandığını söylemiş. Hayır hanımefendi! Sınırlarınızda yaşanan, savaşlarla, sefaletle, işsizlikle en kötü hayat koşullarına mahkûm ettiğiniz insanlığın krizi değil, çok övündüğünüz emperyalist kapitalizminizin krizi. Emperyalizminizi de kapitalizminizi de tarihe gömeceğiz, 7 yaşında çocukların sınırlarda ölmediği, o sınırların ortadan kalktığı bir dünya kuracağız.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2019 tarihli 112. sayısında yayınlanmıştır.