Fransa’da sarı heyula

sarı yelekliler

Fransa üç yıldır büyük kitle hareketleriyle sarsılıyor. Önce 2016’da Yeni İş Yasası’na karşı büyük bir grev hareketi Fransa’nın dört bir yanında bir meydanlar hareketiyle birleşmişti. Bir yıl sonra, bir kez daha işçiler şalter indirip eylemlere başlarken birçok üniversite de öğrenciler tarafından aylarca işgal edildi. Bu yıl bambaşka bir dinamik, Fransa’nın ve belki Avrupa’nın siyasi tablosunu değiştirebilecek bir biçimde ortaya çıktı. Sarı yelekleriyle onbinlerce kişi, Fransa’nın sokaklarını ve yollarını doldurup haftalardır ülkenin tek gündemi haline geldi.

Hareket, akaryakıt vergilerinin düşürülmesi gibi doğrudan sınıfsal olmayan bir taleple, birçok faşist örgütün ve bazı patron sendikalarının desteğiyle başladı. Ne var ki cin şişeden bir kez çıktığında hareket tüm bu güçlerin sınırlarını aştı. İlk hafta tüm ülke çapında gerçekleşen eylemlerin sonucunda öncelikle hareketin “radikalliğini” vurgulayan patron sendikaları eylemlerden çekildiğini açıkladı. O zamana kadar tereddütlü davranan çeşitli işçi sendikaları ise eylemlere çağrı yaparak, militanlarını Sarı Yelekliler’in arasına kattı. Gelinen durumda, tabandaki güç ilişkileri tamamen değişmiş durumda. İşçi örgütlerinin ve devrimci grupların taban üzerindeki kontrolü gitgide artmaya başlarken, ön-faşist ve faşist örgütlerin etkisi gitgide azalıyor.

Sarı Yelekliler’in en önemli niteliklerinden birisi, bu zamana kadar mücadelenin tamamen dışında yer alan toplumsal kesimleri ve taşrayı da mücadeleye katmış olması. Dahası son yapılan anketlere göre, beş Fransız vatandaşından neredeyse dördü hareketi destekliyor. Bu büyük mücadelenin başarıya ulaşmasının önündeki tek engel ise vurucu gücü çok daha az olan Fransa'nın taşra bölgelerindeki tüm sınıflardan kitlelerin, en azından şimdilik, hareketi zafere ulaştırabilecek işçi sınıfı önderliğinden yoksun olması.

Büyük sendika konfederasyonlarının şu aşamada hareketin içine girip liderliğini almak yerine Sarı Yelekliler’le rekabet içerisine girmesi, hareketin zafere ulaşmasının önünde en temel engeli teşkil ediyor. Fransa'daki kardeş örgütümüz ROR'un (Renaissance Ouvriére Révolutionnare) militanları, gerek yer aldıkları düzlemlerde ve parçası oldukları mücadeleler içerisinde gerekse işçi mahallelerinde yürüttükleri çalışmada, Sarı Yelekliler’e işçi liderliği sağlayıp, zafere ulaştırmanın gerekliliğini hatırlatıyor. Bu konuda ilk olumlu gelişmeler ise Orleans ve çevresindeki iki küçük şehirde en önemli Fransız sendika konfederasyonlarından CGT ile Sarı Yelekliler'in eylemlerini ortak yürütme kararı alması. Bu örnekler çoğalıp merkezi bir nitelik kazandığı takdirde, sadece Fransa’nın değil, tüm Avrupa’nın çehresini değiştirecek bir zaferin kazanılması işten bile değil. Zafere giden bu yolda, Fransa her hafta devasa eylemlerle çalkalanırken, ROR militanları da barikat başlarında, sarı yeleklerinin üzerinde ROR sembolleriyle yerini almaya devam edecek.