Bolivya halkının emperyalist destekli darbecilerden intikamı

Bolivya

Bolivya, 2019 yılının Kasım ayında ordunun sağ burjuva güçleri de arkasına alarak devlet başkanı Evo Morales’e karşı gerçekleştirdiği emperyalist destekli darbenin ardından, 11 ay sonra seçime gitti. Bolivya’da seçimlerin tek turda tamamlanması için, adaylardan birisinin ya oyların %50’sinden fazlasını alması ya da %40’dan fazlasını alması ve en yakın rakibi ile arasındaki farkın da %10’un üzerinde olması gerekiyor. Bu sonuçlar sağlanamadığı durumda en yüksek oy alan iki aday ikinci turda yarışıyor. 18 Ekim’de yapılan seçimlerde, Morales’in adayı Luis Arce %55,1 oy alarak seçimi ilk turda kazandı. Geçen yıl yapılan seçimlerde Morales ilk turda oyların %47,8’ini alırken %36,5 oy alan ve taraftarlarını seçim hilesi iddiası ile sokağa çağırarak darbeyi kışkırtan Yurttaş Birliği Partisi’nin adayı Carlos Mesa ise bu yıl %28,8’de kaldı. Yani geçen yılın da 8 puan gerisinde bir oy oranı! Bolivya’nın emekçi halkı bugün sandıkta darbecilere, emperyalizmin yerli işbirlikçilerine sağlam bir darbe indirmiş oldu.

Bolivya’da ne olmuştu?

Bolivya’yı 2006’dan beri MAS (Sosyalizm Hareketi) partisinin önderi Evo Morales yönetiyordu. Ülkede 2003 ve 2005’te yaşanan iki devrimci krizin sayesinde üst üste üç seçim kazanan Morales, Venezuela başkanı Chávez’in en yakın müttefiki oldu. Tarih boyunca ezilmiş olan ve ezici çoğunluğu emekçi olan Amerika yerlisi halklara onurlarını iade eden, bir dizi hak tanıyan bir politika izleyerek burjuvaziyi çok rahatsız etti. Ama kapitalistlerin çıkarlarına dokunmadı. Geçtiğimiz yıl Ekim ayında yapılan seçimlerde dördüncü kez başkan seçildi, ancak seçimlere hile karıştırıldığı iddia edildi. Amerika kıtasında güya demokrasinin bekçisi gibi hareket eden Amerika Devletleri Örgütü’nün seçim hilesini araştırma talebine Morales’in izin vermesi ile başlayan süreç, bu iddianın darbeyi meşrulaştırmak için kullanılması ve Morales’in istifa ederek ülkeyi terk etmesi ile sonuçlandı. İşçi ve emekçi halk, yoksul köylüler, yerliler darbe karşısında sokaklara döküldü, ancak Morales ve partisi MAS kitleyi kontrol altına aldı ve kısa süre içinde seçime gidilmesi vaadiyle darbeyi kitlenin seferberliği ile değil, seçimle yenme yolunu tuttu. Hem de Bolivya halkı sokaklarda “işte şimdi, iç savaşa hazırız!” sloganları ile darbecilere meydan okuyorken!

Seçim tarihini bile grev yaparak aldılar

Darbenin ürünü olarak kurulan geçici hükümet, yapılacak seçimin, ülkenin içinden geçmekte olduğu kriz ve salgının etkileri sonucu MAS’ın galibiyeti ve hatta belki de Morales’in ülkeye dönmesi ile sonuçlanma ihtimalini gördükçe, seçimleri tekrar tekrar çeşitli bahanelerle erteledi. Bolivya’nın emekçi ve ezilen halkı, seçim tarihini de adeta geçici hükümetin elinden zorla söküp almak zorunda kaldı. Ağustos ayında gerçekleşen 12 günlük genel grev ve yol kesme eylemlerinin sonucunda seçim tarihi 18 Ekim olarak kesinleşebildi.

Geçtiğimiz yıl darbeyi kitle gücüyle püskürtmek yerine seçimle yenilgiye uğratma yolunu seçerek kitleyi sokaklardan çeken Morales ve partisi MAS, bu kez de kitle, darbe yanlısı geçici hükümetin başkanı Jeanine Áñez şahsında darbecileri hedef alarak “Fuera Áñez” yani “Áñez defol!” diye ülkeyi grevler ve eylemleri ile sarsarken ufkunu seçim tarihinin kesinleştirilmesi ile sınırlamış oldu. Oysa “Áñez defol!” sloganı, seçimlerin darbecilerin baskısı altında olmadan, demokratik koşullarda yapılmasını sağlamak için ileri sürülmesi gereken bir talepti. Nitekim Morales’in adayı ve başkanlığı döneminde Morales’in Ekonomi Bakanı olarak da çalışan Luis Arce’nin yarışı önde götürdüğü belli oldukça, sağ kanat birbiri lehine adaylıktan çekilme ve güçlerini birleştirme hamleleri yaptı. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen emperyalist destekli darbenin ardından basının karşısında elinde Morales’in bileğine takıp onu hapse atmak istediği kelepçelerle şov yapan, geçiçi hükümette de İçişleri Bakanlığı benzeri bir görevi yerine getiren Arturo Murillo, önce Morales ve MAS taraftarlarının seçim sonuçlarını tanımayacakları ve şiddet eylemlerine hazırlandıkları şeklinde istihbarat aldıklarını söyledi. Üstüne bir de sağ burjuva güçlerin kıblesini teyit edercesine, seçim öncesinde Inter-Amerikan Bank yetkilileri ile görüşeceğini ileri sürerek ABD’ye “sürpriz” bir ziyaret yaptı. Ziyaretin asıl amacının ise ABD Dışişleri yetkilileri ile istişare olduğunu tahmin etmek güç değil. Seçimlerden bir gün önce, 17 Ekim’de ise her bir sandık başında tutulan sonuç tutanaklarının fotoğraflarının çekilmesinin yasaklandığı duyuruldu. Morales’i seçime hile karıştırmakla suçlayanların yöntemleri, burjuvazinin de emperyalizmin de demokrasi laflarının ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor!

Bolivya’da ihtiyaç bağımsız sınıf siyaseti

İşçi sınıfının bağımsız bir siyasi önderliğinin yokluğunda, seçimlerde emekçi kitlelerin önüne böyle bir alternatifin çıkarılamadığı durumda MAS’ın bugün kazandığı zafer, darbecileri, emperyalizm destekli güçleri geriletmesi anlamında önemlidir. Ancak Bolivya’da Evo Morales’in ve partisi MAS’ın sınırları da bu süreçte açık bir şekilde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Hem geçtiğimiz yıl seçimlerin ardından darbeye karşı yükselen mücadele sırasında hem de seçimlerin yapılması için Ağustos ayında ülkeyi sarsan grev dalgası karşısında kitleyi durdurucu bir rol oynamıştır. Bugün Bolivya’da emperyalist destekli sağcı darbe yenilgiye uğramıştır; seçimin ardından sağ burjuvazinin temsilcileri, geçici devlet başkanı Áñez de dahil Arce’ye başarı dilemiş, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bir tebrik mesajı yayınlamıştır. Luis Arce’nin kazanır kazanmaz verdiği birlik mesajları, sermayeye onların çıkarlarına dokunmayacağı yönünde verdiği sinyaller ve en önemlisi de dış borcu ödemeyi reddetmek yerine ertelenmesi ve ödeme takvimi konusunda İMF ile görüşeceklerini açıklaması boşuna değil.

Bolivya’nın emekçi halkı bugün emperyalizm destekli sağ güçleri sandıkta yenilgiye uğrattı, ama bir yandan da her fırsatta sandığa sığmadığını da gösteriyor. Daha ileriye gitmek için mücadele ediyor. MAS’tan bağımsızlaşmadığı müddetçe bunu yapamayacağı görülüyor. İşçi sınıfının ve yoksul emekçi halkın ihtiyacı Bolivya’da da bir kez daha işçi sınıfının programı ve talepleri doğrultusunda bağımsız bir siyasi önderliğin inşasında cisimleşiyor.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2020 tarihli 134. sayısında yayınlanmıştır.