Barzani referandumunda Türk lirası oylanacak!

 

 

Eylül ayı Bahçeli için zor geçecek. 25 Eylül’de yapılacak olan referandumu Barzani gibi Türk devletine sadakatiyle parlayan biri gündeme getirmiş olsa bile, Bahçeli yerinde kıvranıyor. Şimdiden iki kez çıkış yaptı. referandumu “savaş nedeni” olarak görmek gerektiğini ilan etti. Referanduma karşı olduğu izlenimini yaratmaya çalışan AKP kanadından buna Binali Yıldırım’dan cevap geldi: Ortada devlet yok ki savaş nedeni olsun!

Çok zeki gibi görünen bu çıkış, aslında klasik felsefi muammalara iyi bir örnek oluşturuyor gibi: Evet, ortada devlet yok ama referandum bağımsızlığa “evet” sonucuyla biterse her an olabilir. O zaman ne olacak, Binali Yıldırım? Bahçeli tabii böyle ince felsefi sorunlarla uğraşacak biri değil. O, ince politik oyunlarla ilgileniyor. Çok alınmış gibi sert çıktı derhal. Binali Yıldırım’ın işi kişiselleştirdiğini, bunun siyasi nezakete uymadığını söyledi. Ve ekledi: 16 Nisan mutabakatını 25 Eylül uğruna harcama! Şimdi siz bunu sert demeç diye okuyadurun, Yıldırım’ın danışmanları başbakanın kulağına şunu fısıldıyorlar: Efendim, Bahçeli demek istiyor ki, “kardeşim, sus, fincancı katırlarını ürkütme! Benim görevim referanduma sert çıkmak. Sen şimdi bana cevap vererek referanduma taraftar olduğunu belli edersen, o zaman ben sana verdiğim desteği (‘16 Nisan mutabakatı’) kendi tabanıma karşı (onlar yüzlerle binlerle partiden istifa etmeye başlamışken) nasıl savunacağım?”

Bahçeli, 16 Nisan mutabakatı dediği gerici ittifakın mantığı çerçevesinde çok da haksız değil.  Mesela dışişleri bakanının Erbil’de Barzani’ye “yapmasanız iyi olur heval” tonunda “Türkiye referanduma karşıdır” demiş olmasına itiraz etti mi? Daha önemlisi, Tayyip Erdoğan’ın referanduma karşı çıktığı basın toplantısında “aynısı Türkiye’de olur mu?” diye sorulunca “Türkiye üniter devlet, orası ise eyalet” diyerek neredeyse “referandum orada normal, bizde olmaz” demiş olmasına itiraz etti mi? Bütün söylediği “benimle kavga etme kardeşim, bırak ben de bildiğim gibi konuşayım”! Diyor ki, “ben Kürtlere savaş açarız, diyorum, sen bana savaş açıyorsun, oldu mu Binali Yıldırım?” Unutmayın, siyasi ikbal uğruna Öcalan’ı idam sehpasından kurtaran siyasi kararın altına imza atmış birinden söz ediyoruz!

“Erbil ile ticaret kesilmemeli”

Tam bu sırada, Bahçeli’den daha önemli bir ses yükseliyor. Alman Deutsche Welle radyosuna demeç veren “iş âlemi mensupları” Erbil’in Türkiye sermayesi için ne kadar önemli olduğunun altını çiziyorlar. DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi) bünyesindeki Türkiye-Irak İş Konseyi başkanı Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) “vazgeçilmez bir pazar” olduğunun altını çiziyor. Bu bölgede iş yapanlar arasında sivrilen adlardan biri, TÜSİAD yönetiminin Kürt üyesi Tarkan Kadooğlu endişelerini belirtiyor. İsmini TÜSİAD’dan ödünç almış DİSİAD (Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği) başkanı ise “sınır asla kapatılmamalı” diyor.

Dile kolay. Türkiye’den 1.500 şirket KBY’de iş yapıyor. Sadece müteahhitlerin iş hacmi 30 milyar doları aşıyor. Öyle ticaret falan dendiğine bakmayın, burada esaslı yatırım söz konusu. Koç grubu neden Divan Oteli yaptı zannediyorsunuz Erbil’e? Kerkük petrolünün kuyularının ateşiyle yanıyor olmasın burjuvazi? Tayyip Erdoğan, “Kuzey Irak’ta Türk lirası temel para birimi olacak” diyeli iki yıl oluyor. Kürt burjuvazisi de dâhil Türkiye’nin sermayesi bu konuda onun bütünüyle arkasında!

Ne demek Türk lirasının Barzani bölgesinde geçer akçe olması? Bölgenin ekonomisi Türkiye ekonomisinin bir uzantısı haline gelecek demek. Kuzey Kıbrıs ekonomisi nasıl on yıllar üzerinden Türkiye’nin bir uzantısı haline getirildiyse burada da aynısı olacak demek. Kısacası, bugün Irak’ın gevşek bir parçası olan KBY, bağımsız bir devlet bile olsa, Türkiye’nin ekonomik bakımdan bir yarı-sömürgesi olacak demek.

İran Genelkurmay Başkanı gelince derhal geleneksel refleksleriyle Kürtlere karşı “kan” hevesine kapılanlar oldu. Bunlar Barzani’nin bir Kürdistan değil Barzanistan yolunda yürüdüğünü unutuyorlar. Barzani KBY’de devlet kurarsa bunun para birimi gerçekten Türk lirası olur. ABD 2011’de Irak’tan askerini çekerken Barzani’yi Tayyip Erdoğan’a emanet etti. Her iki taraf da bunu ciddiye aldı. Şimdi gereği yapılıyor. O günden beri Türkiye Barzani’nin Ortadoğu’daki hamisi rolünü üstlendi. Yatırımların hızla ilerlemesi de bunu ekonomik alanda perçinledi. Şimdi DAİŞ’e karşı verilen Musul savaşı esnasında Barzani peşmergelerinin Kerkük’e KBY bayrağını çekmeleri işin petrol yanını da çözmüş görünüyor. Bir ikinci Kıbrıs senaryosu ilerliyor.

Şayet Türk Silahlı Kuvvetleri kurulacak birimi hayati bir tehdit olarak kabul edip kendi çizgisini dayatmazsa, tam tersine Barzani’nin sadakatini Türkiye’de Kürt halkını kontrol altına almak için bir güvence sayarsa, iş bağlanır.