Arjantin seçimlerinde halk, sağcı İMF’ci Macri’yi iktidardan indirdi: İşçinin ve solun çözümü ise sandık dışındaki mücadelelerde…

Arjantin seçimlerinde halk, sağcı İMF’ci Macri’yi iktidardan indirdi: İşçinin ve solun çözümü ise sandık dışındaki mücadelelerde…

Arjantin'de 27 Ekim'de yapılan seçimlerde Peronist Frente de Todos'un (Herkesin Cephesi) adayı İMF'ci Alberto Fernandez %48,1 oy ile başkan seçildi. Fernandez, 11 Ağustos'ta yapılan ön seçimlerde (PASO) %49,5 oy alarak rakibi, ülkeyi dört yıldır yöneten Macri'yi neredeyse 17 puan geride bırakmıştı. Arjantin'deki seçim kurallarına göre ilk turda %45+1 oy alan kişi başkan seçiliyor. Dolayısıyla eğer ön seçimler resmi seçimler olsaydı, Fernandez Ağustos'ta başkan seçilmiş olacaktı. Bu durum Ağustos'tan bu yana Arjantin'de, biri halkın iradesini temsil etmeyen, diğeri resmi bir otoritesi olmayan iki burjuva gücün varlığı ile bir iktidar boşluğu anlamına geliyor.

Arjantin siyasetinde Türkiye’den aşina olduğumuz bir biçimde iki burjuva güç arasında ciddi bir kutuplaşma yaşanıyor. Ülkenin birinci ve ikinci siyasi gücünün toplam oy oranı, askeri diktatörlükten sonra yapılan 1983 seçimlerinden bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Oyların %85'i biri Macri'nin Cambiemos'u (Değişelim), diğeri daha önce iki dönem başkanlık yapmış Christina Fernandez Kirchner ve ortak adayı Alberto Fernandez'in (soyadı benzerliği ile Fernandez-Fernandez, F-F olarak anılıyorlar) Frente de Todos'u olmak üzere iki burjuva kampta toplandı.

İşçi sınıfının ve ezilenlerin alternatifi

Arjantin’de her şeye rağmen burjuva siyasetine alternatif oluşturan güçlü bir sosyalist cephe var.  DİP'in kardeş partisi Partido Obrero (İşçi Partisi, PO), 2011 yılından bu yana Frente de Izquierda y de los Trabajadores (Solun ve İşçilerin Cephesi, FİT) içinde, onun en güçlü partisi konumunda. Bu yıl FİT, daha önce FİT içinde yer almayan başka partileri de dâhil ederek genişledi. FİT-Unidad (FİT-Birlik) adıyla seçime girdi. FİT-U'nun başkan adayı 560 bin oy alırken, FİT-U milletvekili düzeyinde 800 binin üzerinde oy aldı. FİT'in önceki seçimlere göre oylarının azalması, iki burjuva güç arasındaki kutuplaşmanın oy dağılımını etkilediğini gösteriyor.

FİT-U ile uluslararası dayanışma

Ancak FİT'in önemi ve gücü, sandıklara değil, mücadele meydanlarına dayanıyor. DİP, 27 Ekim'deki seçimler öncesinde FİT-U'ya destek amacıyla bir uluslararası dayanışma metninin yayınlanmasını örgütlemişti.  Rusya'dan Macaristan'a, Finlandiya'dan Fransa'ya, Polonya'dan Bulgaristan'a, Azerbaycan'dan İran ve Makedonya'ya 9 farklı ülkeden örgütlerin, Marksist çevre ve aydınların imzası ile yayınlanan metinde şu cümleler yer alıyordu: "FİT-U’nun (Solun ve İşçilerin Cephesi-Birlik) seçimlerdeki mücadelesini, işçi sınıfının, burjuvazinin politik güçlerinden bağımsızlaşmak için mücadele edeceği bir başka alan olarak görüyoruz. Soldan ilk turu geçip seçimlerdeki tek inandırıcı sosyalist seçenek olan FİT-U’nun seçimlerde alacağı sonuçları; seçimler bittikten sonra işçi sınıfının iş yerlerine, meydanlara, yoksul mahallelere, okullara taşıyacağı mücadelenin bir ölçüsü olarak değerlendiriyoruz. Bu yüzden tüm çabalarınızı enternasyonalist bir inançla destekliyoruz."

Kardeş partimiz PO, FİT-U içinde işte bu perspektifle, seçim kampanyasını militanca ve mücadelelerin içinde yürüttü. PASO'dan sonra haftalarca Arjantin'in çeşitli meydanları işsizlerin gösterilerine sahne oldu, ana yollar kesildi. PO, işsizler örgütü Polo Obrero (İşçi Kutbu) aracılığıyla yoksul halkın sokaklardaki mücadelelerine öncülük etti. Hareketin önderleri, hem Macri'nin hem de Peronistlerin hedefi oldu. Yasal kürtaj hakkı ve kadın cinayetlerine karşı, devasa eylemler düzenledi, meclisler topladı. Gençliği seferber etmek üzere militanca çalıştı. Partido Obrero sandıklarla sınırlı olmayan bir potansiyele, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerle güçlü bağlara sahip.

Arjantin'in komşusu Şili'de, dünyanın dört bir yanında isyanların patlak verdiği, alevlendiği bir dizi ülkede emekçi halk kitleleri seçim dışındaki yollarla düzenin güçleriyle çarpışıyor. Şili'nin ateşinin Arjantin’e sıçraması ülkede bambaşka bir durum doğurabilir. Ve seçim sonuçları ne olursa olsun, işçi sınıfının böyle bir hesaplaşmada siyasi önderlik bakımından en güçlü olduğu ülke hâlâ Arjantin.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2019 tarihli 122. sayısında yayınlanmıştır.