Arap devrimi geri adım atmıyor!

Arap devrimi geri adım atmıyor!

Afrika’nın iki Arap ülkesinde, Cezayir’de ve Sudan’da, devrim en ufak bir geri adım atmadan karşısına dikilen engelleri aşmak için ataklarına devam ediyor. Cezayir’de Şubat ortalarında başlayan devrim üçüncü ayını doldurmaya ilerliyor. Her Cuma, bütün katmanlardan halk, her Salı ayrıca öğrenciler çok büyük kitleler halinde, yüz binleriyle, milyonlarıyla rejime meydan okuyor. Sudan’da isyan daha da erken başlamış, halk 19 Aralık’ta ilk kez sokağa çıkmıştı. Mayıs ortasında ise Sudan devrimi beşinci ayını dolduracak.

Sudan’da bir de Nisan başından beri, kitleler akılları durduracak bir direnç gösteriyor. 6 Nisan’da hareketin önderliği tarafından Genelkurmay’ın önünde bir işgal eylemi çağrısı yapılmıştı. Bu satırların yazıldığı anda bu eylemin dördüncü haftası doldu. Sudan’ın devrimci halkı tam dört haftadır Genelkurmay’ın önündeki büyük meydanı yüz binleriyle, milyonlarıyla işgal etmiş durumda. Ve hareket her geçen gün daha çok güç kazanıyor. Başka eyaletlerden halk, gösterişli konvoylar halinde Genelkurmay önündeki eyleme binleriyle, on binleriyle katılmaya geliyor. Başka eyaletlerde de eylemler belirli mekânlarda devam ediyor.

Her iki ülkede de halk ilk zaferlerini elde etti. Nisan başında Cezayir’de aralıksız 20 yıl cumhurbaşkanlığı yapan Buteflika çekti gitti. Dolayısıyla, halkın en dolaysız talebi yerine gelmiş oldu. Aynı şekilde 10 Nisan’da halkın müthiş basıncı altında bütün güvenlik kuvvetlerinin temsilcileri Sudan’ın 30 yıllık diktatörü Ömer El Beşir’e görevden el çektirdi. Bunu bütün medya “darbe” olarak adlandırdı. Gerçek ise bunun (aynen 2011’de Tunus ve özellikle Mısır devrimlerinde olduğu gibi) bir darbe değil, devrimin basıncı altında ordunun uygulamaya koyduğu bir “düzenli geçiş” operasyonu olduğunu teşhis etti. Gelişmeler Gerçek’i bütünüyle haklı çıkarttı.

Bugün halk her iki ülkede de başında ordunun olduğu eski rejimin kendini yeni bir kılıkta ayakta tutmaya çalışmasına karşı daha da güçlü bir mücadele veriyor. Sudan’da hareketin yöneticisi konumunda olan ittifak, Özgürlük ve Değişim Güçleri ve onun içindeki en önemli güç olan Sudan Meslek Birlikleri, El Beşir sonrasında kurulan Geçici Askeri Konsey’in (GAK) iktidarı sivil güçlere devretmesi için mücadele ediyor. Cezayir’de ise halk her hafta Cuma günü hiç eksilmeyen bir güçle Buteflika’nın çekilmesinden sonra öne çıkan ordu (güçlü isim Genelkurmay başkanı Ahmed Kayid Salih) ve hükümeti yönetimi halka devretmesi için zorluyor. Yani her iki ülkede de dava aynı. Eski rejimin, bir “düzenli geçiş” ile, bir lideri ve onun bazı adamlarını harcayarak ayakta kalma çabasına karşı iktidarı devrimci halk güçlerinin devralmasını sağlamak.

Her iki devrimin kaderi de bir ölçüde devrim cephesinin kendi içinde işçi sınıfı güçlerinin önderliğe ne ölçüde talip olabileceği ile belirlenecek. Her iki tarafta da önderliğin burjuva ve küçük burjuva kanatları içinde uzlaşma eğilimleri görülüyor. Bu uzlaşma her iki ülkede de eski rejimin temsilcilerinin geçiş döneminde iktidarı paylaşması biçiminde kendini ortaya koyuyor. Özellikle muhalefet içinde emperyalizme daha yakın kanatlar “istikrar bozulmasın” ruh haliyle bu tür çözümlere boyun eğmeye hazır olduklarını açıkça belli ediyorlar.

Cezayir ve Sudan’da halk, ilk zaferini kazanmış olan devrimlerin sonuna kadar gidebilmesi için çılgınca bir fedakârlıkla mücadele ediyor. Onlara destek vermek de başka ülkelerin işçi sınıfı militanları ve sosyalist hareket açısından bir zorunluluk.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2019 tarihli 116. sayısında yayınlanmıştır.