Barzani’yi eleştirmek: 2003’te mi 2013’te mi?

Son aylarda Barzani’nin Kürt halkının özgürleşme davasına aykırı tavırları iyice belirginleşti. Rojava’yı desteklemek bir yana yalıtma çabasına girişmesi ve Ulusal Kongre karşısında Türk hükümetinin taleplerini kuzey Kürtlerinin ihtiyaçlarının önüne koyan yaklaşımı, Türkiye’nin Kürt hareketinde de büyük tepki uyandırdı. Özgür Gündem gazetesinin sayfaları Barzani eleştirisinden geçilmiyor. Yıl 2013.

Bundan on yıl önce, 2003’te, Barzani ABD-Britanya önderliğindeki emperyalist koalisyonun Irak’ı askeri işgale girişmesinde bir numaralı destek gücü haline geldiğinde, Devrimci İşçi Partisi’nin öncülü olan İşçi Mücadelesi, bunun uğursuz bir tutum olduğuna işaret etmiş, hiçbir halkın emperyalizmin himmetiyle özgürlüğüne kavuştuğunun görülmediğini vurgulamıştı. İşçi Mücadelesi’nin sözcüleri çeşitli panel ve toplantılarda bunları dile getirdiklerinde sağcı Kürtlerin ağır eleştirisine maruz kalmıştı.

Oysa söylenen, çok somuttu. Emperyalizme bu denli bağımlı olan bir önderlik, yani Barzani önderliği, Kürt sorununda ancak emperyalizmin çıkarlarına uygun gelen ölçüde “ilericilik” yapabilirdi. Kuzey Kürtlerinin özgürleşmesi çabasını, emperyalizmin bölgedeki en güçlü müttefiklerinden biri olan Türkiye’nin çıkarları uğruna feda etmek zorunda kalırdı. Bugün, ABD askerini Irak’tan çektikten sonra Barzani bütünüyle Türkiye’nin himayesine bırakılmıştır. Türkiye’yi rahatsız eden hiçbir şey yapamaz. Bu yüzden de Türkiye Kürtlerine de, Rojava’ya da mesafelidir.

2013’te, olaylar olup bittikten sonra bunu keşfetmek ve Barzani’ye sayıp sövmek marifet değil, hevaller! Marifet bunu 2003’te öngörebilmek, Barzani’ye mesafeli yaklaşmak, politikasını buna göre belirlemek! Ama yanlış yoldan henüz dönülmüş bile değil. Dost acı söyler. Dün söyledik, dinlenmedi. Umarız bugün dinlenir.

Bu yazı, Gerçek gazetesinin Ekim 2013 tarihli 48. Sayısında yayınlanmıştır.