Gerçek panzehir: tabandaki işçilerin mücadelesi

Türk-İş’te önümüzdeki kongrenin bir numaralı görevi, AKP’nin yani hükümetin Türk-İş’in tepesindeki adamı olan Mustafa Kumlu’yu devirmek. Hükümetin hâkimiyetinden kurtarılmamış bir Türk-İş’in, yaklaşan büyük ekonomik krizde hükümetin uygulayacağı işçi düşmanı ekonomi politikalarına karşı mücadele etmeyeceği/edemeyeceği gün gibi ortada.

Ama gerekli koşul başka, yeterli koşul başka. Kumlu’nun defedilmesi, işçi sınıfının mücadelesinin önünü açar, ama onu güvence altına almaz. Türk-İş’in daha mücadeleci olarak bilinen sendikalarının, örneğin bugün Sendikal Güçbirliği’nde toplanmış olan sendikaların bir kısmının başındaki bürokratlar da, çıkarları öyle gerektirdiğinde işçiyi mücadeleye sevk etmekle birlikte, işlerine gelmediğinde mücadeleyi satarlar. Tek Gıda-İş bürokratlarının 2010 başında büyük Tekel mücadelesini başsız bırakması bunun en son örneği idi.

Öyleyse, Türk-İş’i ayağa kaldırmak, işçi sınıfının gerçek çıkarlarını temsil etmesini ve sınıf mücadelesinin önüne düşmesini sağlamak için daha köklü bir şey gerekiyor. Bu, sınıfın mücadelesinin tabandan geliştirilmesi ve bu mücadele içinde öne çıkan işçilerin adım adım sendika yönetimlerini ele geçirmesi yoluyla olabilir ancak. Öyleyse, sendikalarda, özel olarak da Türk-İş’te kolay çözüm yoktur. İşçi sınıfı sosyalistleri, bir yandan mücadelenin önündeki en güçlü engelleri temizlemek için çalışırken, bir yandan da uzun soluklu bir taban seferberliği için çaba göstermelidir.