Seyit Rıza’nın katledilişinin 84. yılı: Alevi halkına verilen bir göz dağı

Seyit Rıza’nın katledilişinin 84. yılı: Alevi halkına verilen bir göz dağı

Bundan tam 84 yıl önce Seyit Rıza ve aralarında küçük oğlunun da olduğu 6 dava arkadaşı 14 Kasım’ı 15 Kasım’a bağlayan gecede devlet dersinde idam edilerek katledildiler.

Seyit Rıza ve Dersim’in ileri gelenlerinden Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Hesen Ağa, Findik Ağa, Resik Uşen ve Hesenê Ivraimê, Elazığ’da göstermelik bir mahkeme kurularak ‘halkı isyana teşvikten’ Elazığ'ın Buğday meydanında infaz edildiler. Dersim halkı devletin Alevi halkını yok etme politikalarına karşı ayaklanmış ve çok kanlı çatışmalar yaşanmıştır. Halkın topyekûn biçimde kendini savunduğu bu yıllarda dönemin iktidar partisi CHP sözde barış görüşmeleri yapmak üzere Seyit Rıza ve 6 dava arkadaşını Elazığ’a çağırmış fakat görüşmek bir yana tutuklanmışlardır. Tutuklamanın ardından infaz adım adım gelmiştir.

Bu infaz öyle alçakça bir infazdır ki dönemin yasaları belli bir yaşın üzerinde idamı yasaklığı halde 75 yaşın üstünde olan Seyit Rıza hileli bir mahkeme yoluyla yaşı küçültülerek idam edildi. Seyit Rıza’nın oğlunun yaşı ise 16 idi. Oğlunun yaşı da yine hileli bir şekilde büyütülerek infazın önü açıldı. Göstermelik mahkeme ve göstermelik yargılamanın ardından tüm Alevi halkına adeta gözdağı vermek amacıyla isyanda yer alan diğer 58 kişiye de ömür boyu hapis cezası verildi.

1937- 1938 yılları Alevi katliamların yoğun yaşandığı yıllardır ve bu katliamlar Alevilere yönelik asimilasyon ve topyekûn bir imha siyasetinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.

Devletin sistematik olarak Alevi halkına uyguladığı tehditler dönem dönem başını irili ufaklı provokasyonlarda göstermektedir. Bu sebeple Seyit Rızaların katli sadece anılarak geçiştirilecek bir eylem değildir. Bu katlin hesabını sormak tüm emekçilerin boynunun borcudur.

Evladı Kerbelâ’nın katledişinin anlamı

Seyit Rıza’nın katledilişinin anlamını iyi kavramak gerekiyor. 1937 yılından beri Türkiye Cumhuriyeti birçok hükümet değiştirdi. Farklı siyasi partilerden farklı hükümetler iktidara geldi. Farklı farklı başbakanlar ülkeyi yönetti fakat Alevi halkına karşı uygulanan yok sayma ve asimilasyon politikaları ile bu politikaların karşısında Alevi halkının nefsi müdafaa durumu değişmedi. Seyit Rızaların katli de bu politikaların yoğun olarak uygulandığı bir döneme denk geliyor. Dersim halkının kendi değerlerine sahip çıkması, devletin izlediği Türklük ve Sünnilik politikalarının yoğun şekilde dayatıldığı bu dönemde Kürtlere ve Alevilere yönelik her şey yasaklandı. 1935 yılında Dersim ismi Tunceli olarak değiştirilerek Dersim ve çevresini kuşatacak şekilde birçok karakol ve garnizon kuruldu. İşte Dersim ayaklanması böylece patlak vermiş oldu. Dersim halkı kuşatmanın kaldırılması, mezhep dayatmalarının son bulması ve asimilasyon politikalarının kaldırılması için çoluk çocuk, genç yaşlı, erkek kadın demeden mücadele etti.

Ne Seyit Rızaların katledilmesi ne de daha sonra yaşanan, Maraş, Çorum, Madımak gibi devlet operasyonları Alevi halkını mücadeleden vazgeçirebildi. Alevi gençleri Gezi ile başlayan halk isyanında da en önde dövüştüler ve hürriyet şehitleri oldular.

Katillerden hesabı emekçiler soracak!

Bu katliamdan çıkarılacak dersler önemlidir ve hesabı mutlaka sorulmalıdır. Hesabı sorulmamış, hükmü giydirilmemiş her katliam yeni katliamların habercisidir. Aradan 84 yıl geçmiş olmasının hiçbir önemi yoktur. Hâlâ Alevi halkının yoğun olarak yaşadığı mahallelerde evlerin kapılarına çarpılar atılmaktadır. Hâlâ İzmir Seferihisar’da Alevilerin gitmesine yönelik imza toplanmaktadır. Hâlâ CHP milletvekilleri Dersim katliamını “1938’de kimse analar ağlamasın dedi mi?” diyerek savunmaya kalkmaktadır. Hâlâ devlet ne zaman sıkışsa, ekonomik kriz ne zaman baş gösterse, halklar ne zaman özgürlük mücadelesine girişse Kürtler ve Aleviler çeşitli provokasyonlarla karşılaşmaktadırlar.

Ne AKP ne CHP ne de diğer düzen partileri bu katliamların hesabını sormaya niyetlidir çünkü katliam duvarlarının arkasından kendileri çıkmaktadır. Batı emperyalizminin demokrasi ve insan hakları söylemleri de gerçeği yansıtmamaktadır. Doğu ve güneydoğuda gerçekleşen birçok katliamda ABD ve AB mührü bulunmaktadır. Hesabı ancak ve ancak katliama uğrayan, ekmek ve hürriyet mücadelesi veren emekçiler soracaktır.

Seyit Rıza ve diğer önderlerin mezar yerleri açıklansın!

Dersim katliamının ardından kaybedilen kız çocuklarının nerede oldukları açıklansın!

Dersim ismi iade edilsin!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2021 tarihli 146. sayısında yayınlanmıştır.