Maraş katliamının hesabını sormak için örgütlen, mücadele et!

maraş katliamı

Maraş katliamının üzerinden 42 yıl geçti. Yüzlerce canımızı kaybettiğimiz bu katliamın yaşandığı dönemde, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin öncesinde sınıf mücadeleleri yükseliyordu. Maraş’ta da emekçiler bu yükselişin bir örneğini gösteriyorlar, bir tarafta köylüler toprak mücadelesi veriyor diğer tarafta işçiler sendika hakkı için mücadele ediyorlardı. Türkiye’nin hâkim sınıfları ise NATO eliyle kurulan kontrgerilla ile ülke çapında provokasyonlar, cinayetler, katliamlar planlıyordu. Maraş, Alevi halkının Sünni halkla bir arada yaşadığı bir şehir olarak mezhepçi provokasyonlar için uygun görülmüştü. Amaç yükselen sınıf mücadelelerini bastırmak için sıkıyönetim ve darbeye uygun bir zemin hazırlamak, sınıf çatışmasının yerine mezhep çatışmasını geçirmek, halkın içinde anti-faşist mücadeleye destek veren Alevi toplumunu sindirmekti.

Örgütlü direniş daha büyük bir katliamı önledi

Provokasyon 19 Aralık’ta bir sinemanın bombalanmasıyla başladı. 21 Aralık’ta iki solcu öğretmen, faşistlerce katledildi. Öğretmenlerin cenazesine katılan beş bin kişiye, 10 bin kişilik bir grup saldırdı, bu saldırıda 3 faşist öldürüldü. 22 Aralık günü ise faşistler bu defa Sünni ailelerin yoğunluklu olarak yaşadığı mahallelerde, Alevilerin bu mahallelere silahlı saldırı yapacakları söylentilerini yaydılar. Cenaze töreni faşist bir yürüyüşe dönüştü ve sayısı 15 bini bulan grup “Komünist Alevileri öldürün!”, “Alevileri yaşatmayın, bunları öldüren cennetlik olur!”, “Kahrolsun komünistler!”, “Alevilere ölüm!”, “Yaşasın Türkeş!” sloganlarıyla Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Yörük Selim Mahallesi’ne saldırıya geçti. Fakat sosyalist örgütler bir katliam yaşanacağını görüp Alevi halkını örgütleyerek burayı bir direniş mevziisi haline getirmişti. Faşist grup mahalleden geri püskürtüldü. Çevre mahallelerde yaşayan ve evlerini terk etmek istemeyen bazı aileler Yörük Selim Mahallesi’ne gelmeyi reddetmişti. Faşistler esas katliamı işte bu çevre mahallelerde gerçekleştirdi. Emniyet ve jandarma katliama seyirci kaldı. Resmi rakamlara göre 100’ün üzerinde insanımız öldü, yüzlerce kişi yaralandı, 210 ev ve iş yeri tahrip edildi.

Hesap sormak için örgütlenmeye!

Geçen 42 yıl bize gösterdi ki ne katliam yaşanırken ne de katliamdan sonra düzen partileri kıllarını dahi kıpırdatmadı. Faillere, göstermelik mahkemelerde göstermelik yargılamalar sonucu göstermelik cezalar verildi, birçoğu ise hiçbir ceza almadı. Maraş’ın hesabını ancak emekçi halk sorabilir. Maraş'ta daha büyük bir katliamın yaşanmasını engelleyenin devrimcilerin çağrısıyla anti-faşist bir direnişin örgütlenmesi olduğunu unutmayalım. Faşistler bugün de katliam yapmak için işaret bekliyor. Faşist mafya babaları devletin desteğiyle etrafa ölüm tehditleri savuruyor.

Maraş’ı unutma ve unutturma! Bu sadece kaybettiğimiz canların anısını yaşatmak için değil aynı zamanda yeni katliamların önüne geçmek için de önemlidir. Faşizme, mezhepçiliğe ve ırkçılığa karşı ekmek ve hürriyet mücadelesinde bir araya gelmek, örgütlenmek ve mücadele etmekten başka yol yok!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2020 tarihli 135. sayısında yayınlanmıştır.