Lenin 150 yaşında: 21. yüzyıl sosyalizminin turnusol kâğıdı

Lenin 150 yaşında: 21. yüzyıl sosyalizminin turnusol kâğıdı

Tarihin başarılı ilk işçi sınıfı devrimi olan 1917 Ekim devriminin baş mimarı Lenin, 22 Nisan günü tam 150 yaşında olacaktı yaşasaydı. Lenin bir Rus devrimcisi değildi. Dünya devrimcisi idi. Devrimden sonra kurduğu devlette Rusya adını kullandırtmamak için büyük mücadele vermiştir. Kurulan devletin adı, yani Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, modern tarihte bir ulustan ya da coğrafyadan söz etmeyen tek devlet adıdır. Bir halklar hapishanesi olarak bilinen Çarlık Rusyası döneminde hâkim ulus tarafından ezilen beş farklı ulusun, en ufak bir çatışma yaşanmadan yeni sosyalist devletten ayrılmalarını olanaklı kılan, onun Rus ulusu kadar başka uluslara da saygıyla yaklaşan tutumudur.

En önemlisi, Lenin Rusya’nın içinde ve Kafkasya’da ve Orta Asya’da yaşayan on milyonlarca Müslüman’ın sosyalist bir federasyon içinde sınıfsız topluma doğru yürüyüşe katılması için çok özel bir çaba göstermiştir. Onların ulusuna ve dinine en titizlikle yaklaşan lider olmuştur. Yani Lenin ne Ruslarındır, ne başkasının. Lenin hepimizindir.

Neden turnusol kâğıdı?

20. yüzyıl sosyalizm deneyimi, başta Lenin’in kurduğu Sovyetler Birliği olmak üzere, insanlık 21. yüzyıla girmeden önce çöktü. Bunun temel nedeni, Lenin’in ve onunla ortak programa sahip yoldaşlarının üzerinde ısrarla durduğu dünya devrimi programının, yani enternasyonalizmin terk edilmesiydi.

Buna rağmen patronlar sınıfının sözcüleri ve sosyalizmden umut kesen solcular sorumluluğu Lenin’in üzerine yıkmak için ellerinden geleni yaptılar, yapıyorlar. Lenin Marx’ın en sağlam öğrencisiydi. Lenin’in bugünkü düşmanları ise onu Marx’tan koparmaya çalışıyorlar. “Marx insancıldı, kapitalizmi güzel eleştirdi, meta fetişizmi ya da yabancılaşma gibi güzel felsefi kavramlar geliştirdi” diyorlar. “Oysa” diye ekliyorlar, “Lenin çok disiplinli bir parti kurmuştu, bu Sovyetler Birliği’ni bürokratlaştırdı”. Sonra ekliyorlar: “Lenin acımasızdı, Lenin proletarya iktidarında burjuvaziye hiçbir hak verilmemesini savundu, Lenin düşmanlarına karşı gaddarca davrandı”. Daha neler, daha neler.

Böylece Marx bir aydın gevezeliği konusu, sohbetlerde bilgi ve caka satmanın bir bahanesi haline getiriliyor. Sakalı kesiliyor, etkisizleştiriliyor, bir devrimci olarak değil akademik bir aydın gibi gösteriliyor. Buna karşılık Lenin, işçi sınıfının iktidarı için mücadelenin kötü bir şey olduğunu anlatmak için yerden yere vuruluyor.

Bunun için bugün Marksist olmak artık yeterli değil. İşçi sınıfının kurtuluşu için mücadele etmeyen bir Marksizm olamaz. Lenin’i karalayanlar işte tam da buna karşı çıkıyorlar. Öyleyse, bugün sosyalizm açısından Marx değil Lenin’dir turnusol kâğıdı.

Lenin karanlık denizdeki fenerdir!

Oysa Lenin’den vazgeçilemez. Bunun çok nedeni var. Şuradan başlayalım: Lenin patronlar sınıfının sömürü sistemini sona erdirmek için devrimin, devrimin başarıya ulaşması için ise devrimci bir işçi partisinin gerekli olduğunu unutulmaz biçimde kazımıştır sosyalist hareketin zihnine. İşçi sınıfının öncü partisinin inşası vazgeçilmez bir görevdir. Her kim Lenin’in savunduğu parti tipinin Sovyetler Birliği’nde bürokrasinin kaynağı olduğunu ileri sürüyorsa, ne Lenin’in partisini tanımıştır, ne Sovyet tarihini anlamıştır. Bunları anladıysa, o zaman da yalan söylüyor demektir. Lenin’in partisini tanımamıştır çünkü o parti dünya tarihinin en demokratik partisidir. Sıkı disiplin dışarıya yönelik olarak eylemde birliği sağlar. Parti içinde ise üyeler arasında demokrasi ve tartışma özgürce yapılır. Sovyet tarihini bilmemektedir, çünkü Sovyetler Birliği’nde bürokrasinin hâkimiyeti ancak 1936-40 arasında Lenin’in partisinin yüz binlerce üyesi ve hemen hemen bütün önderleri öldürülerek kurulmuştur! Parti bürokrasiye engel olduğu için yıkılmış ve yeniden kurulmuştur kısacası.

İkincisi, Lenin ulusların kardeşliğinin simgesidir. Bu yüzden sosyalizmin dünya çapında kurulması için bir güvencedir. Ezilen ulusların kurtuluşu için yol gösteren bir rehberdir. Sovyet bürokrasisi Lenin’in enternasyonalizmini elinin tersiyle bir kenara iterek Rus milliyetçiliği yaptığı içindir ki daha sonra gelen sosyalizmler de milliyetçi olmuştur. Çözüm, Lenin’in enternasyonalizmi mümkün kılan ulusların kendi kaderini tayin hakkıdır.

Üçüncüsü, Lenin’in işçi sınıfının devrimci politikasına getirdiği yeniliktir. Lenin işçi sınıfının hem öteki emekçi sınıf ve katmanlarla hem de ezilen uluslarla, inanç gruplarıyla, kadınlarla ve başka ezilen gruplarla bir ittifak kurmasını ve bu kitlelerin önüne düşmesini bir politik strateji haline getirmiştir. Buna işçi sınıfının öteki ezilen kitleler üzerinde hegemonya kurması deniyor. İşçi sınıfı ancak ezilenlerin önüne düşerse kazanabilir. Yani sınıf politikası gereklidir, ama yeterli değildir. Ya da sınıf politikasının özü, ezilen halkın tamamını kazanmak ve yönetmektir.

Bunlar olmazsa devrim kazanamaz. Ne işçi sınıfı kurtulur, ne de ezilen ve isyan eden başka unsurlar.

Post-Leninizm çağında Lenin

Bugün sosyalistlerin çoğunluğu geçmişte kendi yaptıkları hataların, Sovyet bürokrasisinin arkasından sorgusuz sualsiz gitmelerinin suçunu Lenin’in üzerine atıyor. Bu yüzden gevşek, liberal, programı bulanık “geniş parti”yi savunuyorlar. Leninist parti olmasın da ne olursa olsun! Bu yüzden sınıf politikasını yadsıyorlar. İşçi sınıfının sonunun geldiğini kanıtlamak için 40 yıldır bin dereden su getiriyorlar. Bu yüzden, ezilen birtakım toplum kesimlerinin haklarını savunan hareketleri bir araya getirmeyi, yani kimlik politikasını ve “kesişim” adını verdikleri gevşek ittifakları politika sanıyorlar. Leninist hegemonya politikası olmasın da ne olursa olsun!

Biz buna post-Leninizm adını veriyoruz. Post-Leninizm sosyalistlerin küçük burjuvalaşmasının adıdır. İşçi ve yoksullara sırt dönmesinin adıdır. Bütün dünyada bu politika izlendiği için işçi sınıfı yüzünü kendisine sahip çıkar gibi gösteren ikiyüzlü, sahtekâr, yalancı burjuva politikacılarına çevirmiştir. ABD’de Trump, İngiltere’de Boris Johnson, Kıta Avrupası’nda faşizme öykünen partiler. Türkiye’de ise AKP.

Biz diyoruz ki: İşçi sınıfıyla yeniden buluşmak için Lenin. Patronların tahakkümüne son vermek, işçi iktidarını kurmak için Lenin. Dünya devrimi ve halkların kardeşliği için Lenin!

Nice 150 yıllara Lenin yoldaş! Mücadelemizde yaşıyorsun çünkü!