Türk-İş Genel Kurulu: Asıl sınav mücadele alanlarında verilecek

Baştan beri söylediğimiz gibi Türk-İş’in ve sınıfın kaderi Büyük Anadolu Oteli’nin ya da başka otellerin konferans salonlarında değil sokakta ve işyerlerinde çözülecektir. Sendikal Güçbirliği Platformu ise asıl sınavını mücadelede verecektir.

Türk-İş Genel Kurulu’nda eski başkan Mustafa Kumlu yeniden Genel Başkan seçilirken Kumlu’nun listesi de oyların çoğunluğunu alarak yönetim kurulunu oluşturdu. Mustafa Kumlu seçimlerde 223 oy alırken muhalif sendikaların oluşturduğu Sendikal Güçbirliği Platformu’nun adayı Mustafa Öztaşkın 127 oy aldı.

Türk-İş Genel Kurulu sadece Türk-İş üyesi işçileri değil tüm işçi sınıfını ilgilendiriyordu. Zira hükümetin ve sermayenin işçi haklarına saldırıları sadece örgütlü kesimlerine değil tüm sınıfa yönelik, Türk-İş ise bu saldırı karşısında sınıfın en güçlü mevzisini oluşturuyor. Bu yüzden sermaye, işçi sınıfının kalesini içeriden fethetmek arzusundaydı. Bu yüzden AKP hükümetinin açıkça desteklediği Mustafa Kumlu’nun kazanmasını sadece onunla birlikte olan sendika bürokratları ve delegeler değil patronlar da istiyordu.

Mustafa Kumlu, Genel Kurul’dan galip olarak ayrıldı. Ancak esas mesele henüz bağlanmış değil. Çünkü bu genel kurul geçtiğimiz seferkinden farklıydı. Bir öncekinde Mustafa Kumlu’dan hiç de farklı bir sicili olmayan Salih Kılıç vardı aday olarak. O seçimde Kumlu 214 oy almıştı. Salih Kılıç ise 147 oyla Mustafa Öztaşkın’dan fazla oy almıştı. Ancak o zaman bir Sendikal Güçbirliği Platformu yoktu. Bugün bu odağın varolmasının önemi, kendi içinde güçlü bir sınıf mücadelesi eğilimini temsil etmesi değildir. Kumlu yönetiminin hükümete uysalca boyun eğen çizgisinin karşısında bir muhalefet bulmuş olmasıdır. Artık Kumlu o kadar kolay at oynatamayacaktır.

Alınan oylar işçi sınıfının ve Türk-İş tabanının eğilimlerini yansıtmıyor. Üçüncü gün özel otobüslerle salona yığılan işçilerin alkışları ve sloganları da öyle. Aynı işçileri, kürsüyü Tekel işçisinden korumak için miting günü Ankara’da sabahın köründe meydana yığmışlardı.

Türk Metal-İş sendikasının başkanı Pevrul Kavrak’ın söylediğinin aksine sendikanın otel zincirleri kurması örgütlenmeyi teşvik etmiyor, delegelerin satın alınmasına ve yozlaştırılmasına yarıyor yalnızca. Yine Mustafa Kumlu’nun açıkça söylediği gibi delegelerin çoğunluğunu profesyonel sendikacılar oluşturuyor. Yani sendikayı yaşatanlar değil sendikayla yaşayanlar… Nihayet delege sayıları gerçek üye sayıları ile değil de Türk-İş’e ödenen aidatlarla belirlendiği için sendikacılık yerine otelcilik yapanların, direnen deri işçileri yerine sendikadan beslenen bürokratların öne çıkması kaçınılmaz olmuştur.

Ancak ilk gün çalışma bakanının konuşmasının protesto edilmesiyle başlayan genel kurulda, tabandaki işçinin sesi belli oranda salona yansımıştır. En önemlisi de Sendikal Güçbirliği Platformu’nun önerisiyle kabul edilen önergeler olmuştur. En önemlisi, kıdem tazminatına dokunulması halinde genel grev yapma kararının oy birliği ile alınmasıdır. Direnişteki Savranoğlu ve Kampana işçileri için örgütlenme fonundan kaynak ayrılması direnişteki işçileri yüreklendiren bir karardır. Yine tutuklu gazeteci ve bilim insanlarıyla dayanışma yönünde alınan karar Türk-İş’teki AKP hakimiyetine karşı önemli adımlar olmuştur.

Mustafa Kumlu ve ekibi bu kararlara karşı çıkarak muhalefet karşısında iyice teşhir olmayı göze alamamışlardır. Ancak Kumlu’nun bu kararları bağlayıcı kararlar olarak değil de rehberlik edecek bir manifesto olarak tanımlaması gelecek için düşünülmüş bir kıvırma payıdır.

Baştan beri söylediğimiz gibi Türk-İş’in ve sınıfın kaderi Büyük Anadolu Oteli’nin ya da başka otellerin konferans salonlarında değil sokakta ve işyerlerinde çözülecektir. Sendikal Güçbirliği Platformu ise asıl sınavını mücadelede verecektir. Basına verdiği demeçte Mustafa Öztaşkın “bize düşen ceketimizi ilikleyerek sayın Genel Başkan’ı tebrik etmektir” demiş. Kumlu’nun bile söylediği gibi “hükümetin emeğe karşı bitmek tükenmek bilmeyen saldırılarının devam edeceği açık!” O yüzden dönem kibarlık dönemi değildir. Gün ceketleri çıkarıp, kıravatları asıp mücadeleyi yükseltme günüdür.