Başyazı: İşçi sınıfının siyasete, siyasetin işçi sınıfına ihtiyacı var

 

Toplumun önünde biriken büyük sorunlar hızla çözüm bekliyor. Ancak toplum sermaye ve işçi sınıfı olarak iki karşıt sınıfa bölünmüş durumda. Çözüm diye önümüze getirilenler sermayenin sorunlarını çözerken işçi sınıfı ve ezilenlerin sorunlarını olduğu gibi bırakıyor ya da büyütüyor. Çünkü iktidar sermayenin elinde ve çözümler de bu yüzden hep sermayenin lehine.

AKP iktidarı da bir sermaye hükümetidir. Türkiye’nin en büyük sorunlarına çözüm getirme iddiasındadır. Ancak paket olarak karşımıza çıkardığı çözümler sermayenin çıkarlarına yaslanmaktadır. Kürt sorununun çözümü derken Kürt hareketini çözmekten ve başta Kerkük petrolleri olmak üzere Kürt coğrafyasını yeniden sömürgeleştirmekten bahsediyorlar. Barış derken içeride savaşı bitirip emperyalizm ve Siyonizmle birlikte Suriye ve İran’a karşı savaşa hazırlanıyorlar. Başkanlık sistemini istikrar için savunuyorlar. Ama bu istikrar işçinin evdeki sofrasının, çalıştığı işin, çocuğunu geleceğinin istikrarı değil patronların kârlarının istikrarıdır. Yeni anayasa yapacaklar. Şimdiki anayasayı işçiye dar geldiği için değil patrona dar geldiği için değiştirmek istiyorlar. Adına da patronlar “ekonomik anayasa” diyorlar. Kendilerini çıkarıp işçi sınıfını batıracak bir programı dayatıyorlar.

Ama bir yandan da çekiniyorlar. İşçi sınıfının itirazından ve ayağa kalkmasından korkuyorlar. O yüzden sendikaları kâh yasalarla baskı altına alıyor kâh akil insan heyetlerine dâhil edip susturup suç ortağı yapıyorlar.

Olması gereken açıktır. İşçi sınıfı siyasete ağırlığını koymak zorundadır. Kendi çıkarını korumalı, kendi çözümünü dayatmalıdır.  İşçi sınıfının çıkarları Kürt sorununun tam eşitlik temelinde çözümünü, petrol kavgasını değil petrol peşindekilere karşı uluslararası dayanışmayı, anayasal hayallere karşı somut işçi haklarını, emperyalizmle ve Siyonizmle savaşı ama halklarla barışı ve nihayet bir işçi emekçi hükümetini gerektirmektedir. 

İşçi sınıfı bu yolu ne hükümetin emri altındaki akil insanlar heyetleriyle ne de AKP’si, CHP’si, MHP’siyle sermayenin partileriyle açabilir. Devrimci İşçi Partisi’nin 1 Mayıs vesilesiyle yükselttiği çağrı şudur: İşçiler “her durum ve şart altında sermayeden ve onun partilerinden bağımsızlık” parolasıyla siyasete atılmalı, masaya yumruğunu vurmalıdır!

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2013 tarihli 42. sayısının başyazısıdır.