Seçim öncesi patrona kıyağın kod adı: Torba Yasa Tasarısı

“Seçimler yaklaşıyor, şimdi hükümet hep göze hoş görünecek işler yapar” diye düşünüyorsak tuzağa düştük demektir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan Torba Yasa Tasarısı şu anda meclisin gündeminde.

Sermayenin temsilcisi hükümet öyle başlıklar altında öyle yasa maddeleri geçirmeyi hedefliyor ki, seçimlere giderken asıl memnun etmesi gereken grubun, patronlar olduğunu da ortaya koymuş oluyor.

Adı sanı belli olmayan, daha doğrusu “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” gibi ucube ve anlaşılmaz bir isimle gerçekleştirilmesi planlanan bu işçiye emekçiye saldırı harekâtı, hemen her kesimde çalışan, emeği ile geçinen herkesin daha fazla sömürülmesi anlamına geliyor.

Tabii ki “torba yasa” derler. Ya ne deselerdi?

-Memurların iş güvencesini ortadan kaldırma yasası mı?

-Stajyer öğrencileri daha fazla sömürme yasası mı?

-İşsizlik Fonunu daha fazla yağmalama yasası mı?

Bu tasarıda neler var?

-Asgari ücret 16 yaşın altındakiler için farklı şekilde hesaplanırken bu durum artık 18 yaşın altındakiler için geçerli olacak. Bu durumda 16, 17 yaşındakiler eskiye oranla daha düşük ücret alacak.

-Meslek eğitimi gören öğrenci, çırak, aday çırağa asgari ücretin yüzde 30’u ödenirken, yasadan sonra bu rakam net üzerinden hesaplanacak. Yani ücretleri düşecek.

-Genel ekonomik kriz ve zorlayıcı sebepler yanında “sektörel ve bölgesel kriz” nedeniyle de işyerlerinde kısa çalışma uygulamasından yararlanılabilecek. Her an uygulanabilir demek ki.

-18-29 yaş arası erkekler ile 18 yaş üstü kadınların sigorta primlerinin işverene ait olan kısmı, İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. Herhalde patronlar 29 yaş üstü erkekleri çalıştırmak istemeyecektir.

-Günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurların çalışma saat ve şekilleri kurumlarınca belirlenecek. Ayrıca memurlara uzaktan çalışma yani görev yerine bağlı olmaksızın çalışma “hakkı” da geliyor. Esnekliğin yasalaşmış hali de denebilir.

-Memurlara kurumlar arası geçici süreli görevlendirme. Kısacası sürgün.

-Kadrosu kaldırılan memurların başka yerlerde başka kadrolarda görevlendirilmesi. Hak kaybı ve sürgün anlamına geliyor.

-Özel sektörden yöneticiler, kamuya üst düzey bürokrat olarak atanacak. Kamu hizmetlerinin şirket mantığıyla yürütülmesi.

-Belediye ve il özel idarelerinde çalışan işçiler, norm kadro fazlası durumuna düşerse, Türkiye’nin herhangi bir yerinde, taşradaki emniyet ve Milli eğitim bünyesinde çalıştırılabilecek. Göze batan bir işçinin veya herhangi bir işçinin küçük bir değişiklikle norm kadro fazlası olması işten bile değildir.

Hiç mi iyi bir şey yok bu yasa tasarısında? Belki vardır. Mesela milletvekilleri, patron çocukları rahat uyusun diye silahaltına alınan askerlerin cep telefonu kullanabilmesi, mesela eğitimini tamamlayabilmek için kredi almak zorunda kalıp da bir türlü faizli borçlarını ödeyemeyen öğrencilere bazı kolaylıklar getirilmesi… Ne diyelim, Allah razı olsun! 

Topyekûn saldırıya karşı topyekûn mücadele!

Burjuvazi önce işçilere, sonra kamu emekçilerine; önce CHP’ye oy verenlere, sonra AKP’ye oy verenlere, önce sendikalı işçilere, sonra taşeron işçilere saldırmıyor. Tüm işçi ve emekçilere topyekûn saldırıyor. Önce İş Yasası, genel sağlık sigortası, sosyal güvenlik yasası, şimdi de esnek, kuralsız çalıştırmanın yasalaşması, sosyal güvenlikte patronlar için açıkta kalan yerlerin kapatılması. Özelleştirme, özelleştirme, özelleştirme.

Taşeron işçilerin, belediye işçilerinin, kamu emekçilerinin, gençlerin, öğrencilerin yaşamak için emek gücünü satmak zorunda olan herkesin daha fazla sömürülmesi anlamına gelen bu yasa tasarısına karşı birleşik bir mücadele örgütlenmelidir.

Bu yasa tasarısının, sendika genel merkezlerinin yaptıkları basın açıklamalarıyla geçiştirilemeyecek kadar ağır olduğunu görmek ve Tekel işçilerinin mücadelesi sırasında yaşananların tekrarlanmaması için bu mücadeleyi sendika bürokratlarının eline bırakmamak gerekiyor. Bu yasa tasarısına karşı yürünecek olan hattı çizmek üzere işçi ve kamu emekçisi sendikalarının tabanından başlayan bir hareketlenme temelinde sınıf mücadelesi örgütlenmelidir.