Öncelik kıdem tazminatını savunmak! İşçinin kıdemi genel grev sebebi!

Kıdem tazminatı işçi sınıfının en son iş güvencesidir. İşçilerin mücadeleyle kazandığı en önemli haklarından biridir. Patronların keyfi bir şekilde işçileri işten atmasını engelleyen bir kalkandır! Bugün patronlar bu hakkı gasp etmeye, işçilerin kalkanlarını ellerinden alıp işten atmalara karşı onları savunmasız bırakmaya çalışıyor.

AKP, iktidara geldiğinden beri işçi sınıfına karşı saldırılarından bir gün vazgeçmedi. Taşeronun girmediği yer, işsiz çocuğu ya da akrabası olmayan aile bırakmadı. Son olarak geçtiğimiz haftalarda bir gece sabaha karşı Özel İstihdam Büroları’na işçi kiralama yetkisi veren işçi simsarlığı yasasını da mecliste onaylatarak hayata geçirdi. Şimdi ülke koca bir amele pazarına dönecek ve artık güvenceli işi olan birini görmek pek mümkün olmayacak.

İşte AKP ve patronların bu tabloyu tamamlayabilmek için yok etmesi gereken bir pürüz var: yıllardır saldırdıkları hâlde işçinin elinden bir türlü alamadıkları kıdem tazminatı. Bugün sıra işçinin kıdemine gelmiş durumda, işçi sınıfı için en önemli gündem budur.

İşçilerin ellerinden en büyük iş güvenceleri alınırken sendikalar bu soruna odaklanmalı, bu yasanın meclisten geçmemesi için tüm gücüyle mücadele etmelidir. DİSK bu yasaya karşı kararlı bir mücadele vereceğini ısrarla vurguluyor. Türk-İş, en yüksek organı olan kongresinde kıdem tazminatının kırmızı çizgileri olduğu kararını alıyor. AKP’nin işçi bürosu gibi çalışan Hak-İş bürokrasisi ise AKP’nin bu saldırısına karşı kendi eliyle kıdem tazminatı kalkanını vereceğini söylüyor.

Tüm güçler seferber edilmeli!

Bu süreçte sendikalara büyük görevler düşüyor. DİSK ve Türk-İş bu süreçte örgütlü oldukları tüm fabrikalarda, işyerlerinde kıdem tazminatını kaldırma saldırısına karşı grevi adım adım örmeli, tüm gücüyle gerçek bir greve çıkmalıdır. Türk-İş kongre kararına uymalıdır, uymazsa işçiler bu karara uyması için Türk-İş’e baskı yapmalıdır.

Hak-İş’e üye işçiler bürokrasinin yalanlarına prim vermeden Hak-İş’i mücadeleye, greve zorlamalıdır. Bürokrasi direttiği ölçüde de, işçiler onlardan kopmalı, ancak sendikalarına da sahip çıkarak öz örgütlenmelerini kıdem tazminatı saldırısına ve gelecek diğer saldırılara karşı kurmalıdır.

Sendikasız işçiler kendi işyerlerinde kıdem tazminatını savunmak üzere komiteler kurmalı, greve katılmalıdır.

Genç işçiler en öne!

Hükümet kıdem tazminatı lafını ne zaman ağzına alsa, geriye dönük kazanılmış hakların korunacağını söylüyor. Hâlihazırda çalışanlar da düzenlemenin kendisini etkilemeyeceğini düşünüyor. Evet, şu anda çalışanlar işten çıkarılırsa kıdem tazminatlarını eski uygulamaya göre alacaklar. Ama sonra başka bir işe başladıklarında bu yeni uygulama onları da kapsayacak. Yani bana dokunmuyor diye düşünmek olmaz. Üstelik kıdem tazminatının fona devredilmesi aynı işyerinde çalışmaya devam ederken, sözde hakları korunurken bile eski çalışanları olumsuz etkileyecek. Çünkü yanı başında çalışan, işe yeni girmiş bir işçinin yeni düzenleme ile kolayca işten çıkartılabilmesi onun üzerindeki baskıyı da arttıracak. O hâlde şu anda çalışan işçiler kıdem tazminatımıza dokundurtmayız derken, bu değişiklikten en çok etkilenecek olan genç işçiler, mücadelenin en önüne! Ve geleceğin işçileri, emekçileri! Fransa'daki lise ve üniversite öğrencisi kardeşlerimiz yolu gösteriyor. Yeni iş yasasına karşı mücadelenin en ön saftaki, en dinamik unsurları arasında yerlerini almış, bugünden geleceklerine sahip çıkarak, sınıf çıkarları doğrultusunda mücadele ediyorlar.

Patronlar ve hükümetleri işçilere saldırmakta bir bütün olarak birleşirken işçiler, emekçiler, gençler de birleşmeli, iş güvencelerini ve geleceklerini mücadele ederek korumalıdır. İşçiler birleşip mücadele ettiklerinde yenilmediklerini defalarca gösterdiler. Haydi, bugün de en önemli sınıf taarruzuna karşı tüm güçlerimizle seferber olalım!


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Haziran 2016 tarihli 80. sayısında yayınlanmıştır.