Kıdem tazminatının gaspı en çok emekçi kadınları vuracak

Kıdem tazminatı saldırısı en çok kadınların hayatını zorlaştıracak. O yüzden işyerlerinden, dört duvar arasından sokağa çıkıp kıdem tazminatı hakkının gaspına karşı, en çok kadınları vuracak tüm sınıf saldırılarına karşı hep birlikte haydi mücadeleye! Örgütlü olduğumuz sendikaları bu mücadeleyi örgütlemesi için harekete geçirmeye!

İşçi sınıfı bugün kıdem tazminatı hakkının elinden alınmasına yönelik bir saldırı ile karşı karşıya. Emekçiler aleyhine yapılan her yeni düzenleme ilk başta emekçi kadınları vuruyor. Bu, kadınların çalışma hayatında zaten her durumda erkeklerden daha güvencesiz bir şekilde bulunmalarının doğal bir sonucu. İşsizlik, yoksulluk, pahalılık, sağlık ve eğitim hakkına ulaşmadaki zorluk; en başta kadınların durumunu ağırlaştırıyor.

 

Kıdem tazminatı, bugün işçilerin işten atılmalarını zorlaştıran en önemli kazanılmış haklardan birisi. Bunun maliyetinin işçiler üzerine yıkılması ve adım adım kaldırılması yönündeki bu düzenleme, patronların özellikle yaşanan krizde işçi çıkarmalarını kolaylaştırmak için yapılıyor. Peki, böyle durumlarda ilk kimler gözden çıkarılıyor? Maaşı, eve asli değil de ek gelir olarak görülen, aldığı ücret ve muhtemelen çalışma süresi dolayısıyla alacağı tazminat da erkek işçiye göre daha düşük olan, evlendiğinde iş akdini tazminatlı olarak feshetme ve hamileyken doğum, çocuk doğurduğunda süt izni hakkıyla patrona ekstra maliyet yaratan kadın işçiler.

Ortada henüz resmi olarak netleşmiş bir düzenleme olmasa da, internet ortamında “tasarı” olarak dolaşan metinde, kıdem tazminatına hak kazanan işçiye ödeme yapılabilmesinin şartının ise ya on yıl boyunca fona prim ödemek ya da emekliliğe hak kazanmak olduğu görülüyor. On yıl boyunca işten çıkarılmadan çalışma veya emeklilik şartlarını oluşturma acaba kaç kadın işçiye nasip oluyor? İşin doğrusu, daha çok kısa dönemli ve geçici nitelikteki işlerde çalışan kadınlar için kıdem tazminatına hak kazanmak, tıpkı emeklilik gibi bir hayal oluyor. Yine birçok kadın, çalışma hayatında erkek işçilere göre çok daha yaygın yaşadığı taciz, baskı ve aşağılanma gibi durumlarda haklı istifa sonucunda hâlihazırda (durumu kanıtlayabilmeleri halinde) kıdem tazminatına hak kazanırken, yapılacak düzenlemeyle, ya bu tazminat şartları oluşana kadar bu baskılara boyun eğip çalışmaya devam edecekler ya da elleri boş bir şekilde işten çıkıp gidecekler.

Çalışan emekçi kadınlar, çalışma yaşamındaki bu düzenlemeyle doğrudan muhatap olacakken, aslında dışarıda çalışmayan ev emekçisi kadınlar da bundan dolaylı olarak etkilenecekler. Bir yandan, her durumda evi idare edip bir şekilde çocuklarının karnını doyurma yükü üzerlerine yüklenmiş olan bu kadınların hayatları, işçi olan eşlerinin daha kolay ve tazminatsız işten atılmalarıyla daha da zorlaşacak. Bu kadınlar, işçi olan eşleriyle birlikte daha da yoksullaşacaklar. Kaldı ki, ilk elden işten atılıp zar zor çıktıkları evlerine geri gönderilecek olan işçi kadınların da bu kitleye katılmasıyla, kadınlar sınırlı da olsa sahip oldukları ekonomik bağımsızlıktan ve sosyal dünyadan uzaklaştırılmış olacaklar.

Yeni kıdem tazminatı düzenlemesi, kadınıyla erkeğiyle, işçi sınıfına tarihinde yapılacak en büyük saldırılardan birisi olacak. Ama kadınların hayatı çok daha fazla zorlaşacak. Patronlar ilk olarak kadınları kapı önüne koyacak. O halde işyerlerinden, dört duvar arasından sokağa çıkıp kıdem tazminatı hakkının gaspına karşı, en çok kadınları vuracak tüm sınıf saldırılarına karşı hep birlikte haydi mücadeleye! Örgütlü olduğumuz sendikaları bu mücadeleyi örgütlemesi için harekete geçirmeye!

* Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ekim 2011 tarihli 24. sayısında yayınlanmıştır.