YÖK kalkacak, mütevelli heyeti gelecek, üniversiteler parayla köleleştirilecek

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan basına yaptığı açıklamalarda YÖK’ün kalkacağını açıkladı. Açıklamalarında kendince esprili bir dil kullanan Özcan, dünyada en çok eleştirilen kurumun YÖK olduğunu söyleyerek Guinness Rekorlar Kitabı’na başvuracaklarını söyledi. Özcan’a göre herkes YÖK ismi değişsin istiyormuş.

Görülen o ki Özcan YÖK’e yapılan eleştirileri ya rekor derecede bir anlayış yoksunluğuyla idrak edememiştir ya da bilerek çarpıtmaktadır. Üniversite öğrencilerinin, eğitim ve bilim emekçilerinin YÖK’ün ismiyle değil kendisiyle sorunu vardır. YÖK bir 12 Eylül kurumu olarak gerek akademisyenler gerekse öğrenciler düzeyinde her türlü olası muhalefet hareketini ezmek, sermayenin üniversitelerde hakimiyetini tesis etmek üzere kurulmuş ve bu görevi yerine getirmiştir.

1994 TÜSİAD raporundan bu yana sermaye, YÖK’ün görevini başarıyla yerine getirdiğini söylemekte ve sermayenin YÖK gibi bir aracıya gereksinme duymaksızın üniversiteleri doğrudan yönetmek istediğini açıkça savunmaktadır.

Nitekim YÖK Başkanı Özcan’ın da “YÖK kalkacak ve özgürlükçü bir ortam oluşacak” diyerek öne sürdüğü değişiklikler de üniversite emekçilerinin ve öğrencilerinin değil, sermayenin taleplerini yansıtmaktadır.

YÖK Başkanı’nın söylediğine göre YÖK merkezi yetkilerinden vazgeçecekmiş. Rektörleri de mütevelli heyetleri adındaki seçici heyetler belirleyecekmiş. Batı’daki örneklerinde olduğu gibi Türkiye’de de mütevelli heyetlerinde doğrudan patronların yer alacağını biliyoruz. YÖK’ün yaptığı taslak çalışmalarda patron temsilcilerinin yanı sıra valilik ve emniyetin de bu heyetlerde yer alması öngörülüyor. Özgürlüğe bakın! Patron, polis el ele üniversite yönetecek bunun adı da özgürlük olacak…

Bugün bile parayla ve sermayenin kurduğu ilişkilerle apaçık susturulan üniversitelerin halinin ne olacağını siz düşünün. Patronların başında olduğu teknik üniversiteler nükleer santraller konusunda gıklarını çıkartabilecekler mi? Ya derelerden akan suların özelleştirilmesi ve HES’ler? İktisat Fakülteleri kâr kapılarını mı araştıracak, işsizliğe, yoksulluğa, sömürüye çare mi arayacak? Hukuk Fakülteleri kimin için çalışacak?

Para getirmeyen bölümlere felsefeye, arkeolojiye, sümerolojiye ne olacak? Batı’daki gibi birer birer kapatılacaklar mı? YÖK Başkanı bölüm açma kapamaları üniversitelere bırakacağız buyurmuş! Başbakanı “iki çanak çömlek için tüp geçit inşaatından vazgeçmem” diyen ülkenin patronu arkeolojiye para mı yatırır?

Tüm bu soruların yanıtları çok açıktır. Üniversitelerde özgürlüğü iğdiş eden en önemli faktör paranın ve sermayenin sürdüğü saltanattır. Bu saltanatı güçlendiren adımlar özgürlüğü değil köleliği geliştirir. Para, satır, cop kovulmadan, üniversiteye de bilime de özgürlük yoktur!