YÖK durmuyor, biz de durmamalıyız!

Daha 6 Kasım yeni geçti. Binlerce üniversite öğrencisi, emekçisi sokaklara, meydanlara çıkıyor, kuruluş yıldönümünde YÖK’ü protesto ediyor, halk isyanının bitmediğini, bu isyanı üniversitelere taşıyacaklarını, YÖK’ü yıkacaklarını haykırıyorlardı.

Bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Öğrenci Disiplin Yönetmeliğindeki değişiklikler YÖK’ün bir kez daha bu düzenin muhafaza edilmesinde nasıl bir işlevi olduğunu gözler önüne seriyor.

Kınama cezasını gerektiren eylemlere "bildiri dağıtmak" ekleniyor. Böylece üniversite içerisinde "izinsiz afiş ve pankart asma"nın yanı sıra bildiri dağıtmak da suç kapsamına alınıyor. İki yarı yıl için uzaklaştırma cezasını gerektiren disiplin suçlarına eylemlere katılmak da ekleniyor. Maddenin son hal ise şöyle;

"Suç sayılan eylemleri işlemek veya bir kimseyi veya grubu, cebir veya tehditle suç sayılan bir eylemi düzenlemeye veya böyle bir eyleme katılmaya zorlamak."

Yetmiyor, öğrencilerin soruşturmaları tamamlanmadan cezalandırılmasının yolları açılıyor. Soruşturmayı yürüten kurula öğrencilerin yükseköğretim binalarına girmesinin yasaklanması hakkı tanınıyor.

31 Mayıstan beri omuz omuza verilen meşru mücadeleyi üniversitelerdeki kurulu düzenlerine bir tehdit olarak görenler var demek ki! Bu halk, iktidarın hayatlarına müdahale etmesine bir kere “dur” demesini öğrendi sokaklara çıkarak. Meydanlara dolarak. Öyle kolay değil mücadele etmeyi unutturmak “bu daha başlangıç, mücadeleye devam” diyen halka! Ve bu halkın evlatları, okuduğu okullarında geleceklerine sahip çıkmak için mücadeleyi daha fazla büyütmeyi kendilerine görev bilenler dün sokağa çıkma sürecimizi tüm okullarda ilmek ilmek örerken bildiriler dağıtarak, afişler ve pankartlar asarak duyurduk yapacağımız eylemimizi.

Suç mu işledik? Haziran boyunca sokaklara çıkan milyonlar suç mu işledi? Hükümet ve kurumları artık o kadar korkuyor ki herşeyi suç ve terör kapsamına alıyor. Daha geçen günlerde “evlerde kız erkek öğrencilerin birlikte kalması muhafazakâr yapımıza ters, gereken yapılacak” diyen başbakan Erdoğan, valileri harekete geçirmişti.

Burs ve yurt yönetmeliğinde direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma fiillerine eksik veya tam teşebbüste bulunan öğrencilere burs hatta kredi bile verilmeyecek olması, eylemlere katılanların yurtlardan atılması, ikinci öğretim soygunu, zam üstüne zam yapılan yemekhane fiyatları, hayat pahalılığı...

Erdoğan, anlaşılan halk isyanının başka alanlara sıçramasını kendisi istiyor. Kıdem tazminatının kaldırılmasıyla işçileri, disiplin düzenlemeleriyle öğrencileri resmen mücadeleye davet ediyor. Daveti kabulumüzdür!