Tencere dibin kara, seninki benden kara

Erdoğan, Isparta’da katıldığı bir açılışta yine Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklendi. CHP’li belediyelerde taşeron işçilerin yaşadığı sorunları gündeme getiren Erdoğan, “adalet” diyen Kılıçdaroğlu’nun önce kendi işçilerine adaletli davranması gerektiğini söyledi. Erdoğan, kendince Kılıçdaroğlu’nun zayıf karnına vuruyor. Gerçekten de CHP, belediyelerde özellikle de işçi hakları söz konusu olduğunda “adalet” kavramıyla oldukça çelişkili bir pratik sergiliyor. Bu durum CHP’nin dün de bugün de bir burjuva partisi olmasından kaynaklanıyor. Öte yandan Erdoğan’ın bu durumu eleştirmesi de halk arasındaki “tencere dibin kara, seninki benden kara” sözünü hatırlatıyor.

AKP 15 yıldır iktidarda. Bu 15 yılda işçi sınıfının sendikalaşma olanakları dibe vurdu, yasal kazanımları tırpanlandı, büyümeden aldığı pay azaldı, kiralık işçilik gündeme geldi, iş cinayetleri hızla arttı. İşsizlik ise yükselmeye devam ediyor. Erdoğan’ın kendisi işçilerin en temel hakkı olan grev hakkını OHAL vesilesiyle nasıl gasp ettiklerini anlatmaktan çekinmiyor. İşçi haklarını gasp etmeyi patronlara yaranmak için bir reklam vesilesi haline getiriyor. Erdoğan’ın bir başkasını işçilerin hakkını vermemekle suçlaması gülünçtür. Üstelikte mesele taşeron işçiler olduğunda Erdoğan’ın komedisi adeta bir trajediye dönüşmektedir. Çünkü AKP’nin işçi düşmanı icraatının doruğa çıktığı konuların başında taşeronlaştırma gelmektedir.

AKP iktidara geldiğinde toplam 390 bin civarında seyreden taşeron işçi sayısı bugün iki milyonu geçmiş durumda. AKP, 1 Kasım 2015 seçimlerinde taşeron işçisine kadro sözü verip bunu tutmadığı gibi başta karayolları, köy hizmetleri ve sağlık kuruluşları olmak üzere muvazaalı yani hileli şekilde çalıştırılan taşeron işçilerin kadroya geçmesini öngören mahkeme kararlarını da uygulamıyor. Taşeronlaştırmanın başta madenler ve tersaneler olmak üzere iş cinayetlerini arttırdığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumda iken Soma’da taşeronun kâr hırsıyla ve devletin göz yummasıyla katledilen 301 işçi için “bu işin fıtratında var” diyen de, hakkını arayan taşeron maden işçisini korumalarına tekmelettiren de Erdoğan’ın kendisidir. Kendi seçim mitinginde kadro talep eden taşeron işçisine “nankör”, “provokatör” diyen de odur. Seçimden sonra adım atılacak deyip tek adım atmayan da AKP hükümetidir.

CHP belediyelerinde yaşanan taşeron sömürüsünün toprağını iktidar partisi olarak AKP bizzat kendi elleriyle atmış durumdadır.

Tablo ortadadır. İki milyon taşeron işçisi kadrolu ve güvenceli çalışmayı hak etmektedir. Bu hakkı almak için tek yol vardır o da örgütlenmek ve mücadele etmektir. Taşeron düzeninden nemalananlardan çözüm beklemek, çözümü değil patron partilerinin polemiklerine meze olmayı getirir. Taşeron işçileri, farklı renklere bürünmüş patron partilerini terk etmelidir. Kendi çıkarları etrafında birleşmelidir.