Sistematik sömürgeci terörü

Erdoğan’ın savaşı sadece amaçları açısından değil, yöntemleri ile de haksız ve kirli bir özellik taşıyor. Hızlıca söyleyelim; PKK kamplarının bombalanması adı altında Zergele Köyü’nde sivil halk katlediliyor, Silopi’de (Sîlopiya) halkın üzerine rastgele ateş edilmesi sebebiyle en az üç kişi hayatını kaybediyor, Yüksekova’da (Gever) şantiye basan özel harekâtçıların işçileri yere yatırıp işkence yaptığı görüntüler basına yansıyor, Varto’da (Gimgim) öldürülen bir gerillanın çıplak olarak teşhir edildiği görüntüler büyük infial yaratıyor.

Zergele katliamını inkâr eden devlet, Yüksekova ve Varto’daki görüntülerle ilgili soruşturma başlattı. Yetkili ağızlardan son iki olayın da kabul edilemez olduğu açıkladı. Ancak sömürgecilerin tarihi bize göstermektedir ki; resmi makamların kamuoyunda kabul edilemez olarak gördükleri, hakkında soruşturma başlattıkları işkence vakaları, bu kirli savaşın yürütücülerinin sistematik bir şekilde uyguladığı yöntemlerdir. İşkence yapılan kişi üzerinde devlet, istihbarat almanın ötesinde, o insanın onurunu kırma, sadece fiziksel olarak değil psikolojik olarak da teslim alma gibi amaçlar gütmektedir. Ancak sömürgeciler, bu amaçlara sömürge halkının tümü üzerinde ulaşmak istediğinde uyguladıkları baskı, işkence ve terörün propagandasını yaparlar. ABD, Vietnam’da bunu uygulamıştır. İsrail’in resmi propagandası da bu temelde işler.

Sömürgeciler, baskı, zulüm ve işkenceyi resmen kabul etmez, hatta soruşturma açarlar. Yakın örnekler hatırlanacaktır. ABD, Irak’ta askerlerinin Ebu Garip hapishanesindeki mahkûmlara uyguladıkları vahşi işkence görüntülerinin basına yansımasının ardından, “bunu kabul edilemez” bulduğunu açıklamış ve soruşturma başlatmıştı. Soruşturma sonucunda sadece Çavuş Charles Graner suçlu bulunmuştur. ABD’nin Guantanamo’daki işkencehanesi her gün aynı işkenceleri yapmaya devam etmektedir. Aynı şekilde, İngiliz askerlerinin Irak’ta yaptığı işkenceler basına yansıdıktan sonra soruşturma açılmıştır. İsrail’in köpeklerle Filistinlilere yaptığı işkence görüntüleri için de İsrail Genelkurmay Başkanı derhal soruşturma açılması talimatını vermiştir. Soruşturmalar devam ederken, işkenceler de sürmektedir. Sonunda bir iki küçük rütbeli cezalandırılır ya da cezalandırılmaz, ama sömürge halkın üzerinde yaratılan korku ve terör baki kalmaktadır.

Her kim ki, özel harekâtçıların işçileri yere yatırarak yaptıkları işkenceyi ya da kadın PKK militanının ölü bedeninin teşhir edilmesini münferit olaylar olarak görür, gerçeğin gizlenmesine ortak oluyor demektir. Şu anda devlet, ABD, İngiltere, İsrail ne yapıyorsa aynısını yapmaya çalışıyor. Uyguladığı terörle halk üzerinde korku yaratarak, halkı yıldırmaya çalışıyor. Bu görüntüler bu yüzden servis ediliyor ve işkenceyi yapanlar, onlara verilen görevi yerine getirdiği gibi kamuoyuna açıklama yapan yetkililer de görevleri icabı bu olanları “kabul edilemez” buluyorlar.

Sömürgeciler, halkı baskı ve terörle sindirmeyi, yıldırmayı amaçlıyorlar. Ama tüm bunlar beklemedikleri şekilde sonuçlar da doğurabilir. Daha önce bu ve benzeri baskılar intifadalar, direnişler yarattığı gibi bu topraklarda da yeni bir serhildanı tetikleyebilir. Böyle bir şey olduğunda Kürt halkını en iyi anlaması gereken; Gezi’de isyan ettiğinde, metalde greve çıktığında aynı devletten baskı gören ve aynı medya tarafından görmezden gelinenler olmalıdır.