Mübarek yatağında ölecek! Ama Mısır devrimi yine ayağa kalkacak!

Mısır’ı 1981’den 2011’e kadar 30 yıl demir yumrukla yöneten, ama 2011’de halk devrimle ayağa kalkınca 18 gün içinde devrilen Hüsnü Mübarek, altı yılı aşan bir hapislikten sonra salıverildi. Mübarek, iktidardan düştükten sonra, devrim sırasında halkı katletmekle suçlanarak yargılanmış ve mahkûm olmuştu. Geçtiğimiz günlerde davası yeniden görüldü ve beraat ettirildi. Bu karar, devrim günlerinde öldürülen 850 dolayında insanın anısına ve olaylar sırasında gözlerini yitiren, sakat kalan sayısız insana tam bir saygısızlıktır.

Ama Mübarek’in beraati ve salıverilmesi aynı zamanda Mısır devriminin yenilgiye uğradığı gerçeğinin en belirgin ve somut kanıtıdır. 25 Ocak 2011’de başlayan, Mübarek’i devirdikten sonra onu izleyen iki ayrı iktidar yapısına da meydan okuyan, Ocak 2011’den Temmuz 2013’e kadar tam iki buçuk yıl süren Mısır devrimi, sadece 21. yüzyılın değil, modern tarihin gördüğü en güçlü toplumsal başkaldırı olaylarından biriydi. Üstelik işçi sınıfı da sınıf olarak bu devrimde büyük bir rol oynuyordu. Mübarek’in devrilmesinde Şubat başından itibaren büyük grevlerin yaygınlaşması büyük rol oynamıştı. 1,5 milyon işçi, rejimin sendikalarından koparak bağımsız sendikalarda örgütleniyordu.

Devrim, Mübarek’ten sonra onun yerini almış olan Yüksek Askeri Şura’yı da yenilgiye uğrattı. Ardından seçimle başa gelen İhvan (Müslüman Kardeşler) mensubu Muhammed Mursi tek adamlığa soyununca ona da meydan okuyan kitle hareketi, Türkiye’nin de Gezi sonrası halk isyanı dolayısıyla ayakta olduğu 30 Haziran 2013’te, bütün insanlık tarihinin gördüğü en büyük sokak gösterisini düzenledi: Yaklaşık 30 milyon insan Mursi’nin istifası talebiyle sokaklara çıktı. Mursi sallanıyordu. Ama yıkılışı ne yazık ki devrim kampı ile İhvan kampı arasındaki güç dengesinde her iki tarafın da üstünlük sağlayamamasından yararlanan Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi’nin bir Bonapart olarak yönetime el koymasıyla oldu.

Mısır işçi sınıfı kendi öncü partisini yaratamamıştı. Devrimciler, İslamcı kampa destek ile askeri kampa destek arasında yalpalayıp durmuştu. Birçok devrimci grubun kuzu kuzu desteklediği Ulusal Selamet Cephesi, el Sisi’nin darbesine destek veren en önemli güç oldu! Sosyalistlerin zaman zaman aynı safta yer almayı kendine yedirebildiği, Mısır’ın en zengin adamı kapitalist Necip Saviris, bugün el Sisi’nin baş destekçisi. Kimileri şaşırabilir ama başlangıçta ve uzunca bir süre boyunca el Sisi’nin öteki büyük destekçisi ise İhvan’ı kendi Vahhabi rejiminin düşmanı olarak gören Suudi Arabistan’dı. Mısır devrimi, sanki bir devrimci partinin devrimlerde zafer için ne kadar belirleyici olduğunu kanıtlayan bir laboratuvar vakası gibi yaşandı.

Bugün Mısır kapitalizmi yeniden derin bir krizin içinde. Daha bir ay önce, rejim İMF’nin basıncı ile ekmek fiyatlarındaki devlet desteğini çekince ve fiyatlar fırlayınca halk kitleleri, sıradan insanlar, işçiler, varoş halkı, baş örtülü kadınlar kendiliğinden protestolarla sokağa çıktılar. Mısır devrimi bugünkü koşulları atlatacak ve yeniden ayağa kalkmak zorunda kalacaktır. Ama bugün 90’ına merdiven dayamış olan eli kanlı Mübarek’i cezalandırmak ne yazık ki mümkün olmayacaktır. Biz 17 yaşındaki Erdal Eren’i ve başka birçok devrimciyi asan veya başka yöntemlerle öldürten Kenan Evren’den hesap soramadık. Mısır devrimcilerinin Mübarek’ten sorduğu hesap ise yarıda kaldı. Bu alçaklara cezasızlık olanağını bir kez daha tanımamak için mutlaka işçi sınıfının devrimci partisini inşa mücadelesine devam etmeliyiz! 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2017 tarihli 90. sayısında yayınlanmıştır.