Metro Turizm’in otobüs kazaları ve Galip Öztürk’ün sicili

15 Temmuz sabah saatlerinde Bolu tünelinde Metro Turizm’e ait iki otobüs kaza yaptı. Bu trafik kazasında ilginç bir durum vardı.  İlk otobüste şöför, direksiyon hakimiyetini kaybedip yoldan çıkmıştı. Kazayı yapan ikinci otobüsün şöförü de yoldan çıkan araca bakmak amacıyla frene basınca direksiyon hakimiyetini kaybederek bariyerlere çarptı. İki kaza sonucunda  6 kişi öldü. Bu durum karşısında çeşitli tepkiler alan Metro turizm, Twitter'da en çok konuşulanların yer aldığı “Trend Topic” listesine girdi. Tam da bu noktada  otobüs firmasından bir açıklama beklenirken, Metro Turizm’in kurucusu ve onursal başkanı Galip Öztürk, cemaatçi olduğu bilinen Emre Uslu ile yine Twitter üzerinden bir polemiğe girdi. Bu polemik sonrası sosyal medya çalkalandı ve Galip Öztürk Türkiye gündemine oturdu.

Öncelikle altını çizerek söyleyelim, biz elbette ki  Emre Uslu’yu savunacak veya trafik kazasının teknik detaylarını anlatacak değiliz. Bizim dikkat çekmek istediğimiz nokta çok farklı.

Gelelim konunun detaylarına. Öztürk, Uslu'yu Twitter'dan etiketleyip kaza hakkında rezil bir savunma(!) yaptı. Savunmada “Kaza ve kadere inanmak imanın altıncı şartıdır(...)” sözlerini sarf etti.  Bu söz ne kadar da tanıdık değil mi? Hatırlayan okuyucularımız için Tayyip Erdoğan'ın Soma katliamı esnasında yaptığı bir basın açıklamasında “Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarda, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok.” sözlerini hatırlatalım. Peki bu sözlerin bu kadar benzerlik göstermesi sadece bir tesadüfden mi ibaret? Tabi ki hayır!

Kimdir bu Galip Öztürk? Sadece Metro turizmin yönetim kurulu başkanı mı?

Medyada Metro Turizm'in yönetim kurulu başkanı olduğu söylenen Öztürk, her ne kadar  Metro Holding’in kurucusu olsa da  şuan holdinge ait herhangi bir firmanın yönetiminde bulunmuyor. İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre toplamda 4 küçük sermayeli firmanın sahibi olan Öztürk,   holdinge ait 20’den fazla firmayı, çocukları da dahil tüm ailesine dağıtmış vaziyette. Anlayacağınız Metro Holding’in gizli sahibi belli aslında. 1992 yılında Metro Turizm’i kuran Galip Öztürk, 2005 yılında 58 derneği tek çatı altında toplayarak Türkiye Otobüsçüler Federasyonunu kurup, başına oturup bir daha da kalkmadı. Bunun yanında İstanbul Esenler ve Harem, Samsun, Kayseri, Çanakkale, Erzincan, Kırıkkale, Çarşamba ve Havza otogarlarının yanında bir çok otogarı işletmekte. Holdingin yıllık geliri resmi kayıtlara göre ortalama 1 Milyar TL. Ancak sadece yolcu taşımacılığı yapmıyor Metro Holding. Aynı zamanda gıda ve enerji alanlarında da faaliyetleri var. Tabi buraya kadar anlattığımız her şey resmi olarak bildirimi yapılanlar. Peki ya aslında olan?

2012 yılında mecliste bir komisyon kuruluyor. Kurulan komisyonun amacı, “tüm darbe ve muhtıralarla demokrasiye müdahale eden, demokrasiyi işlevsiz kılan, bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi.” Komisyona bir konuk geliyor. Eski MİT’ci  Adil Serdar Saçan. Saçan’ın itirafları Galip Öztürk’ün kim olduğunu açıkça ortaya döküyor. Saçan, İstanbul valisinin belirli aralıklarla nasıl Öztürk’ün Esenler'deki bürosuna eli boş gelip, çantayla çıktığını anlatıyor. O çantanın içinde neler olabileceği herkesin malumu...

1996 yılında işlenen Kuvvet Köseoğlu cinayeti davası, 2014 yılının Ekim ayında Yargıtay'ın onaması ile (15 yıl sonra!) sonuçlandı. Bu davaya göre, Öztürk ağırlaştırılmış müebbet aldı. Ancak daha sonra bir Türkiye hukuk klasiği olan, iyi halden önce cezası müebbet hapse çevrildi ve daha sonra ise serbest bırakılmasına karar verildi.

Galip Öztürk'ün  pislikleri saymakla bitmez!

2012 yılında yapılan baskınla gözaltına alınacağını hükümet kanadından öğrenen ve Bulgaristan'a kaçmaya çalışırken yakalanan Öztürk'ün hakkında, otogarlarda baskı, şantaj, tehdit ile çeşitli rakiplerini sindirmeye çalıştığı biliniyor. Dönemin savcısının hazırladığı iddianamede hükümet kanadı ile Metro Holding'in ilişkileri açıkca ortaya çıkıyor. Öztürk'ün AKP'li birçok belediye başkanını tehdit ile sindirdiği ve talimatlar verdiği telefon kayıtlarından ispatlanıyor. Söz konusu davada 6 yıl hapis cezası alan Öztürk, Yargıtay'a başvurup temyize gitti. Ancak Yargıtay kararı doğru buldu ve cezaya onay verdi. Bu durum karşısında Batum'a kaçan Öztürk "Sosyal sorumluluk için okul yaptırmak istiyorum" diyerek bir dilekçe ile Milli Eğitim Bakanlığı ve başbakanlığa başvuruda bulunacak kadar rahat davrandı.

AKP ile Öztürk'ün yakınlığının sınırı yok adeta! Yakınlıkları, Aynı zamanda dönemin Gençlik ve Spor Bakanı ve AKP Samsun Milletvekili olarak görev yapmış olan Suat Kılıç ile olan iş ortaklığına dayanıyor. Hidroelektrik santrali kurmak için 2007 yılında kurulan Çarşamba Elektrik Üretim A.Ş.’nin kurucu listesinde Galip Öztürk ve Bakan Suat Kılıç'ın yanısıra, AKP Samsun eski Milletvekili Fatih Öztürk, Çarşamba'nın AKP’li Belediye Başkanı Hüseyin Dündar da bulunuyor.

Daha önce basına da yansıdığı üzere gümrüklerin hepsinde Metro Turizm "uyuşturucu kaçakçılığı yapan firma" olarak akıllara geliyor. Yine yetmiyor, Maltepe mitinginde Tayyip Erdoğan ile Galip Öztürk'ün samimi fotoğrafları aslında ikilinin ne kadar yakın olduğunun göstergelerinden başka bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Anlayacağınız Galip Öztürk'ün meziyetlerini(!) saymakla bitiremeyiz.

Ancak işçiler ve emekçiler olarak masaya yumruklarımızı vurduğumuz zaman bu kirli ilişkilere bir son verir ve asalak çeteci Galip Öztürk'ü de sermayenin temsilcisi AKP'yi de bitirebiliriz. Bu düzenin pisliğini de, pisliğin üremesinin sebebi olan sermaye düzenini de işçiler ve emekçiler olarak elbet ortadan kaldıracağız.