Mahmut Abbas, sadece kendi adına konuş!

“... Safad'ı daha önce bir kez ziyaret ettim. Ama orayı görmek isterim. Orayı görmek benim hakkım, ama orada yaşamak değil. Benim için Filistin, Doğu Kudüs başkenti olmak üzere, 1967 sınırlarını ifade eder. Bu şimdi de böyledir, bundan sonra da böyle olacaktır. ... Benim için Filistin budur. Ben bir mülteciyim, ancak Ramallah'ta yaşıyorum. Batı Şeria ve Gazze'nin Filistin ve geri kalanın da İsrail olduğuna inanıyorum...” 

Bu sözler, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Mahmud Abbas'a ait. Abbas bu sözleri, geçtiğimiz gün bir İsrail kanalına verdiği mülakatta dile getiriyor. Konuşmasının, insanın tahammül sınırlarını zorlayan bu kısmından hemen önce şöyle diyor Abbas; “Ben burada oturduğum müddetçe, kesinlikle bir silahlı intifada olmayacak, hiç olmayacak!” Bu son “hiç”, üzerine bastırılarak söyleniyor Abbas tarafından.

Abbas'ın sözleri, başta Filistinliler olmak üzere, büyük bir tepki çekti. Abbas konuşmasında, biz güç kullanmak, silah kullanmak istemiyoruz diyor. İsrail, Filistin halkına karşı dünyanın en iyi donanımlı ordusuyla, silah zoruyla bu kadar büyük bir zulüm uygularken, Gazze'de insanlar teşhisi konulamayan hastalıklardan muzdarip iken ve İsrail ordusu, Filistinlilerin günlük kalori ihtiyacını hesaplayarak onları Gazze'de ambargoya tabi tutarken, sırf Ekim ayında 26'sı çocuk 292 Filistinli, İsrail ordusu tarafından silah marifetiyle kaçırılmışken, İsrail cezaevlerinde Filistinli mahkumların açlık grevleri sürerken, 5 milyon Filistinli topraklarından kovulmuş, mülteci olarak yaşarken, Mahmud Abbas neden böyle bir şey söyler? Filistin halkının sömürgeci bir orduya karşı savaşında silah kullanması meşru değil midir? İntifada denilen kalkışmalarda dahi ilk kurşunu sıkan İsrail ordusu olmuşken, Mahmud Abbas'ı bu kadar korkutan şey nedir?

Abbas ve FKÖ, 2011'de BM'ye yaptıkları başvuru ile Filistinlilerin geri dönüş hakkını tarihe gömmeyi ve Filistin halkının tek temsilcisi olarak kendilerinin tanınmasını istemişlerdi. Bu girişimin ardında, Abbas'ın emperyalizmle işbirlikçiliği yatıyor. Filistinliler utanç duvarına karşı kundaktaki bebeklere varıncaya dek mücadeleye atılmak için çırpınırken, Mahmud Abbas, aynı enerjiyi emperyalizme yardaklanmakta harcıyor. Dış yardım sayesinde ayakta tuttuğu bir yolsuzluk rejimininin çıkarlarının, emperyalizmle iyi geçinmekte yattığını çok iyi anlamış olan Abbas, artık stratejik müttefiki haline gelen İsrail'e yaranma telaşında. Bu arada, ona anında ve en sert ifadelerle yanıt veren Hamas'ın da, AKP'nin dümen suyunda, bölgede emperyalistlerin mezhep savaşı planlarının değirmenine su taşıdığını göz ardı etmemek gerekli.

Abbas'a tavsiyemiz, sadece ve sadece kendi adına konuşması. Aynı, Filistinli ve Yahudi işçiler Siyonizmi ve emperyalizmi mezara gömdükleri zaman, kaçacağı emperyalist ülkede yapacağı gibi.