Maden işçisini azarlamak kimsenin haddine değil!

Toplu açılış töreni adı altında referanduma yönelik mitingler düzenleyen Tayyip Erdoğan 4 Nisan’da Zonguldak’taydı. Erdoğan, 14 yılda Zonguldak için yapılan hizmetleri(!) sıralarken Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) hakkında hiçbir şey söylemeyince, alanda sarı baretleriyle bekleyen binlerce maden işçisi “İşçi alınsın üretim artsın” sloganıyla bu konuyu hatırlattı. Yıllardır TTK’yı özelleştirmek isteyen Erdoğan, konuşmasının işçilerin bu haklı talebiyle kesilmesine sinirlenip şu sözlerle maden işçilerini azarlama cüretini gösterdi:

Sloganik şeylerle bizim konuşmalarımızı kesmeyin. Bak ben buraya geldiğimden bu yana 3.000-3.500 kişi aldım. Dürüst olun. Ve eleman almakla üretim artmıyor. Biz her şeyi düşünürken ülkenin menfaatini de düşüneceğiz. Olayı bazı fitne unsurlarının girmesiyle slogana dönüştürmeyeceğiz. Çünkü bu ülke hepimizin. Hep beraber bu ülkede ekmek sahibi olacağız. Bakın 3.000-3.500 kişiyi buraya alan benim. Bana slogan atmayın. Bunu başkalarına yapın.

Erdoğan, bu slogan sanki ilk defa orada dile getirilmiş gibi, hem de sanki birkaç kişinin işiymiş gibi bahsediyor. Oysa bu talep yıllardır Zonguldak maden işçisinin dilinden düşmedi. Aslında bilmediklerinden değil, işçiyi görmediklerinden. Kendisi ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan damadı işçilerin örgütlü olduğu Genel Maden İşçileri Sendikası’na (GMİS) bir görüşme randevusu dahi vermedi. Şimdi referandum olmasa işçilerin yüzünü dahi görmek istemeyenler, işçinin talebini bizzat işçinin sesinden kendi kulaklarıyla duydular.

Erdoğan’ın kürsüden işçileri azarlamaya kalkışması ilk kez Zonguldak’ta yaşanmadı. Daha önce yine toplu açılış bahanesiyle 7 Haziran seçimlerine yönelik Batman’da düzenlediği 2 Mayıs 2015’teki mitingde kadro isteyen taşeron işçilerini azarlamaya kalkmıştı. O gün güvenceli kadro talep eden taşeron işçilerine “Bir yerde çalışıyorsunuz, nankörlük yapmayın” diye çıkışmıştı (videoyu şu linkten izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=EZdhKgjdYAA).

İşçiler haklı “özelleştirmeye HAYIR!”

Erdoğan “3.000-3.500 kişi aldım” diyor ama şuanda kurumda kaç işçi kaldığından bahsedemiyor. Bilmediğinden değil bahsetmemesi, bilakis bilerek uyguladıkları politikadan dolayı bahsetmiyor. AKP iktidara geldiği 2002 yılında kurumda toplam 15.761 kişi çalışırken, bugün itibariyle GMİS’in açıklamasına bu sayı göre 7.876’ya düşmüş durumda.

Erdoğan “Dürüst olun ve eleman almakla üretim artmıyor” dedi ama kendisinden önce kürsüye çıkan damadı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak rödavansla çalışma konusunda bir çalışma başlattıklarını ve bu kapsamda üretimi arttırmaya yönelik 1.500 kişinin işe alınacağını söyledi. Üretimin artmasıyla ilgili olarak birinin başka diğerinin başka türlü söylemesi ilk bakışta bir karşıtlık gibi görünüyor olabilir. Ancak ortada bir karşıtlık veya yanlışlık söz konusu değil. Zaten bütün amaçları TTK’yı özelleştirip, maden işçisini sendikasız, güvencesiz, köle gibi çalışmaya mahkûm etmek. Bunun adımlarından biri de rödavans yoluyla madenleri özel sektöre devretmek.

Tayyip Erdoğan ve Berat Albayrak çok açık bir şekilde özelleştirmeden geri adım atmadıklarını, referandumdan evet çıkması halinde TTK’yı özelleştirecek bir model getireceklerini ilan ettiler. Hem de işçileri azarlayabilme cüretini göstererek. İşçiler kendilerini bu şekilde azarlama cüreti gösterenlere gereken cevabı verecek güce sahiptir. Ama bunun için mücadeleye daha sıkı bir şekilde sarılmak gerek. Mücadelenin ilk adımı referandumda özelleştirmeye HAYIR demek ve “İşçi alınsın üretim artsın” sloganını daha gür bir şekilde söylemektir.