Libya’da bir kez daha emperyalist savaş

Libya’nın tarihinde emperyalist saldırganlık çok büyük ve bir o kadar da uğursuz bir yer tutuyor. Osmanlı boyunduruğundayken, geç gelişmiş İtalyan emperyalizminin eline geçen Libya’nın halkının İtalyan emperyalizmine karşı gösterdiği kahramanca direnişte yüz bin evladı kurşunlanarak, asılarak ya da zehirli gazlarla boğularak katledilmişti. 1986’da ABD uçaklarınca bombalanan Libya, son olarak da 2011’de emperyalist saldırganlığa maruz kalmıştı: Tunus’taki ve Mısır’daki Arap devrimlerinin aksine bir devrim değil bir aşiretler ve bölgeler savaşı olarak başlayan Libya olayları, emperyalist manipülasyona maruz kalmış, NATO birlikleri Libya topraklarında gerçekleştirdikleri operasyonlar ile Libya’yı Arap devriminin bağrına sokulmuş bir kama haline getirmişti.

2016’da, emperyalist haydutlar bir kez daha Libya topraklarında harekete geçmiş vaziyetteler. Sirte’deki DAİŞ (ya da IŞİD) varlığını fırsat bilen emperyalistler, Libya’ya bir kez daha kan ve gözyaşı vaad ediyor. ABD koalisyonunun Libya’da aylardır sürdürdüğü bombardımanların yanı sıra, Libya topraklarında hâlihazırda Britanya birlikleri bulunduğu biliniyor.  Temmuz sonlarında, üç Fransız özel harekât askerinin bir operasyon sırasında öldüğünün açıklanması ise ülkedeki Fransız varlığını da ortaya koymuş oldu. Eski sömürgeci güç İtalya’nın petrol şirketi ENI’nin ve daha genel olarak İtalyan emperyalizminin Libya’ya hep ağzı sulanarak baktığı ise sağır sultanın malumu. İtalya başbakanı Renzi, daha önce de Libya’daki “kaosu” sona erdirmek ve İtalya’ya yönelen göçmen akışını kesmek için Libya’ya müdahale etmek istediğini duyurmuştu. Başını İtalyan ordusunun çekeceği uluslararası bir askeri gücün doğrudan savaşa dahli için ise, İtalyan tarafının açıkladığına göre Libya hükümetinin daveti bekleniyor. Bu hükümet ise ülke içinde hiçbir desteği olmayan, emperyalistler tarafından suni ilkah yoluyla imal edilen bir hükümet. İşte emperyalist saldırganlığa, AB’nin pek medeni emperyalistlerinin bulabildiği demokratik kılıf! Kukla Libya hükümetinin daveti! Böylelikle saldırganlıklarını kabul edilebilir kıldıklarını düşünenlere ve onlara inanmaya dünden razı liberallerimize hatırlatalım, Nazi orduları da Avusturya üzerine yürüyüşlerini bizzat Avusturya başbakanının imzaladığı bir davet üzerine başlatmıştı!