Kimyasal Ronald!

Yukarıdaki fotoğraflar kimyasal silahlarla yapılan bir saldırıda ölen, çocukların da olduğu bir grup insanı gösteriyor. Yıl 2013 mü, ülke Suriye mi, bu silahların kullanılmasının sorumlusu Beşar Esad mı? Hayır. Ülke İran. Yıl belki 1983, belki 1988. Çok uzun bir dönemin içinden bir an. İran-Irak savaşı sırasında. Kimyasalın kullanılmasının sorumlusu, Irak’ın o dönemdeki diktatörü Saddam Hüseyin. Aynı Saddam Hüseyin 16 Mart 1988’de aynı uygulamayı kendi egemenliği altındaki Irak topraklarında, Halepçe’de Kürtlere reva görecek.

Saddam bunları ABD’den, Almanya’dan, İtalya’dan satın aldığı hammadde ile imal ettiği sarin gazı, hardal gazı, tabun gazı (GA) ile yapıyordu. Bunlar biliniyordu. Ama şimdi açığa çıkıyor ki, ABD istihbaratı, CIA, NSA ve DIA, Saddam’ın İran’a karşı kimyasal kullandığını 1983’ten, yani en başından beri biliyor ve üstlerine ve ABD’nin dış politikasını belirleyenlere rapor ediyordu. ABD’de yayınlanmakta olan Foreign Policy dergisi, gizliliği kaldırılmış CIA belgelerine ve birtakım eski istihbarat görevlilerinin açıklamalarına yaslanarak bunu kesin biçimde kanıtlamış durumda. ABD bile bile kimyasal kullanımını teşvik ediyor, hatta Irak ordusunun kimyasal operasyonlarına yardım ediyor!

İlkine basit bir örnek şu: Irak’ın kimyasal silahlar kullandığına dair bir rapor, ABD’nin o dönemdeki Başkanı Ronald Reagan’a veriliyor. ABD ordusunun elinde İran ordusunun Irak ordusunun bir boşluğunu yakaladığı ve oradan taarruza geçerse Basra Cephesi’nde büyük bir zafer kazanabileceği istihbaratı var. ABD askeri uzmanları bunun gerçekleşmesi halinde İran’ın savaşı kazanacağı öngörüsünü yapıyorlar. Saddam bu durumda Irak’ın kimyasal silah kullanarak İran ordusunu durdurma yoluna gidecek. Reagan’a verilen raporda bu yazıyor. Reagan, raporu CIA Başkanı Casey’e iade etmeden önce, Saddam’ın kimyasal kullanacağı bilgisinin yanına not düşüyor: “İran’ın zaferi mutlaka engellenmelidir.” Kimyasal kullanımına onay!

Irak’ın kimyasal silah kullanımından sorumlu generaline halk “Kimyasal Ali” adını takmıştı. Reagan onun suç ortağı olduğuna göre biz de ona “Kimyasal Ronald” dersek yanılmış olmayız. ABD 2003 savaşı sonrası işgal mahkemesinde alınan kararla Saddam’ın yanı sıra Kimyasal Ali’yi de astı. Ronald Reagan ise uzun yıllar Alzheimer’li bir hasta olarak yaşadıktan sonra yatağında öldü. Arkasından Gorbaçov dâhil gözyaşı dökeni de çok oldu!

ABD sadece bilmekle ve onaylamakla kalmıyor. Aynı zamanda, 1987’den itibaren, kimyasal silahların kullanıldığı muharebelerde Irak ordusuna taktik istihbarat sağlayarak yardım ediyor. İran kuvvetlerinin konuşlanması, nicel gücü, hareketleri, hava güçleri üzerine (Saddam’ın ordusunda olmayan) uydu görüntüleri aracılığıyla elde edilmiş istihbaratı Irak ordusuna sağlayarak Irak’ın İranlı asker ve sivilleri gazlamasını mümkün kılıyor. Bu sefer pratik suç ortağı! Mahkemede bile caniye maktulü öldürsün diye onun yerini gösterene ceza verirler!

İran’da herkes Irak ordusunun kimyasal silah kullandığını biliyor. Savaş meydanlarında İranlı askerler sürekli kimyasala karşı bir koruyucu ilaç olarak kullanılan atropine başvuruyor. Bugün Foreign Policy’ye açıklamalarda bulunan eski ABD istihbarat ajanı ve o dönemde Bağdat’ta askeri ataşe görevi yapmış olan Hava Albay Rick Francona savaş alanlarını ziyaretinde yüzlerce atropin şırıngası görüyor. Bir kısmını toplayarak üstlerine sunuyor.

İran ise teknolojisi yeterli olmadığı için gaz stoklarını saptayamıyor, olayı Birleşmiş Milletler’e götüremiyor. ABD elinde istihbarat var, ama kullanmıyor. Oysa ABD kimyasal silahların kullanımını yasaklayan ve imzacı devletlere başka devletlerin bu silahları kullanmasının önüne geçme konusunda aktif çaba yükümlülüğü de getiren 1925 Cenevre Protokolü’nü 1975’te imzalamış. Yani uluslararası hukuku da çiğniyor!

Şimdi siz Suriye’ye yapılacak bir ABD-AB-NATO askeri operasyonunun zavallı Suriye halkını kimyasal silahların korkunç etkilerinden kurtarmayı amaçladığına inanın bakalım. Hiç makul görünmüyor ama Esad’ın gerçekten kimyasal kullandığını varsaysak, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ve sağcı müttefiklerinden de daha büyük bir şevkle savaşa gitmek isteyen sosyal kapitalist (“sosyalist”) Fransız hükümetinin Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un samimiyetine ne kadar inanırsınız?

Tayyip Erdoğan ve Sıfır Ahmet Paşa Müslümanlara nasıl anlatacaklar dertlerini? İranlı Müslümanları kimyasalla öldürmek caizdir, çünkü Şii’dirler, Suriyeli muhalif Müslümanları kimyasalla öldürmek caiz değildir, çünkü Sünni’dirler mi diyecekler?

Emperyalizmin Suriye’ye girmesi ve Türkiye’nin de onun peşinden savaşa sürüklenmesi Ortadoğu’yu daha da fazla mezbaha haline getirecektir.