Kamışlı’da Kürtlerin mücadele birliği

Temmuz başında Erbil’de (Hewlêr) Suriye Kürt hareketinin iki kanadı arasında imzalanan anlaşma, tepede sendeleyip dururken tabanda muazzam bir mücadele dinamiği yaratıyor. 5 Ağustos Pazar gecesi, Suriye Kürdistanı ya da Batı Kürdistan’ın  en büyük kenti Kamışlı’da (Qamişlo), on binlerce Kürt büyük bir gösteride bir araya geldi. Bazı kaynaklara göre yürüyüşte 100 bine yakın gösterici vardı. Kamışlı’nın nüfusunun 350 bin olduğu, Suriye’de ise toplam 3-4 milyon arası bir Kürt nüfusunun yaşadığı göz önüne alınırsa, bu rakam ülkenin ölçeğine göre dev bir gösteriye işaret ediyor.

 

Bilindiği gibi, PKK çizgisinde olduğu belirtilen Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile on-on beş partiyi bir araya getiren Suriye Kürt Ulusal Meclisi (SKUM), 10-12 Temmuz günlerinde Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin telkini ile bir araya gelerek bir anlaşma imzalamışlar, bunun sonucunda bir Kürt Yüksek Konseyi (KYK) kurulmuştu. Bu birleşik cephenin oluşmasının hemen ardından Batı Kürdistan’ın çeşitli kent ve köylerinde yönetim Kürt halkının oluşturduğu Halk Meclislerine geçmişti. Bölgenin başkenti gibi olan Kamışlı’da ise Suriye güçlerinin varlığı devam etmekle birlikte Kürt milisleri devriye gezmekte, kontrol noktaları oluşturmakta. Yani Kamışlı’da bir tür ikili iktidar söz konusu.

Bu gelişmelerin başta Suriye Kürtleri olmak üzere Kürt halkında büyük bir sevinç yarattığı ortada iken, SKUM’un yöneticileri birleşik cephenin (yani KYK’nin) aleyhine bir dizi manevraya girişiyor. Bir kere, SKUM’un başkanı ve Batı Kürdistan’ın Barzanici partisi PDK’nin Genel Sekreteri Abdülhakim Başar ve diğerleri verdikleri demeçlerde Batı Kürdistan’da PYD’nin kurduğu hegemonyayı içlerine sindiremediklerini, Erbil Anlaşması’na rağmen, PYD’dense SUK’a daha yatkın olduklarını gösteriyorlar. Daha önemlisi, bu tutumun pratiğe yansıması: Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ve Mesud Barzani’nin nezaretinde 1 Ağustos günü SUK ile buluştular. 6 Ağustos’ta ise SUK ile dört maddeli bir “iktidar paylaşma” anlaşması imzaladılar.

PYD’nin SUK’tan ve Özgür Suriye Ordusu’ndan uzak durduğu biliniyor. Daha genel olarak, Davutoğlu’nun Erbil Anlaşması’nı çökertmeye giriştiğini bilmeyen yok. Barzani’nin de Türkiye’nin basıncı altında anlaşmanın ardındaki ağırlığını geri çektiği anlaşılıyor. Bu koşullar altında, Davutoğlu’nun PYD’yi yalnız bırakmak için yaptığı manevraya yol vermek, SKUM’un birleşik cepheyi kâğıt üstünde olmasa bile fiilen terk ettiği anlamına geliyor.

Tam da SKUM’un Erbil’de SUK ile anlaşmayı imzaladığı günün arefesinde Kamışlı’da muazzam bir kalabalığın toplanması, bu kalabalığın içinde SKUM’un ve onun en önemli mensubu PDK’nin tabandaki destekçilerinin olması büyük bir ironi olmakla kalmıyor. SKUM liderlerine tarihin ve kitlelerin yaptığı bir uyarı gibi duruyor.

Kamışlı Halk Meclisi’nin eş başkanı Remziye Muhammed, Kamışlı’da toplanan kitleye yaptığı konuşmada SKUM’un Davutoğlu, Barzani ve SUK Başkanı (kendi de Kürt olan) Abdülbasit Seyda ile toplantı yapmış olmasını eleştirmiş. Kimse kalabalık kitlenin içinden bu sözlere ilişkin herhangi bir protesto duymuş değil. Batı Kürdistan’ın halkı kendi kaderini tayin yolunda tabanda birleşiyor!