İyi bayramlar dileyeceğiz de…

“İyi bayramlar, hayırlı bayramlar!” diyeceğiz Soma’nın madencilerine ve halkına, ama boğazımıza düğümleniyor sözümüz. Bütün bir kent böylesine ağır bir felâket, daha doğrusu katliam yaşadıktan sonra bayram nasıl yapılır? Ebediyen yer altına verdiğimiz 301 madenci kardeşimizin eşleri ve yakınları bu ilk bayramı nasıl karşılıyor acaba, metin olmayı nasıl becerecekler? Onların küçücük çocukları bayramlıklarını giyip harçlıklarını ceplerine koymayı düşleyebilecek mi, babalarını aramayacaklar mı?

“İyi bayramlar, hepinizin gönlünce olsun bayram!” diyeceğiz Berkin’in, Ethem’in, Ali İsmail’in, Abdo Can’ın, Ahmet’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in anasına babasına, Mehmet’in hem oğlunu hem eşini yitirmiş babasına, ama nasıl kutlasınlar, “bayram benim neyime?” demezler mi bize?

“Gönlünüzce bayramlar, hevaller!” diyeceğiz, Kürtçe de söyleyeceğiz, ama Roboskili, Liceli, Rojavalı aileler bugün nasıl bayram kutlasınlar? Roboskili ailelere bayram mı kaldı? Çocuklarının kanı yerde dururken neye sevinecekler?

“Güzel bayramlar, hepinize gönlünüzce bayramlar, işçi kardeşler!” diyeceğiz, 5800 cam işçisine, Çayırhan’ın ve Elbistan’ın maden işçilerine, ama demezler mi bize, “grevin Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklandığı yerde işçinin bayramı mı olurmuş, biz çocuğumuza nasıl bayramlık alacağız, harçlık vereceğiz, ailemizin yüzünü nasıl güldüreceğiz?”

“Hayırlı bayramlar, yoldaşlar!” diyeceğiz Bursa Karacabey ve Aksaray’daki Sütaş işçilerine, ama onlar demeyecek mi demokrasi aşkıyla böbürlenen TÜSİAD’ın tekelci patronunun sendikalaştığımız için bizi işten çıkarttığı, yetmedi üzerimize tezek döktürdüğü ve bunun için kimsenin cezalandırılmadığı bir ortamda “ne bayramı, kardeş, benim işim bile yok artık?”

“Güzel bayramlar!” diyeceğiz Yatağan’ın onurlu, direnişçi işçilerine, ama onlar bize demeyecekler mi, bizim santralimiz ve ocaklarımız özelleştirildi, şimdi kaderimiz Soma, neyin bayramını yapalım diye?

İzmir’de Senkromeç’in, Gebze ve Düzce’de M & T Reklam’ın, Düzce Cumayeri’nde Anadolu Rulman’ın, Çerkezköy’de Deva Holding’in, Gebze Çayırova’da Kent Mondelez’in,  İzmir Aliağa Belediyesi’nin grevci ya da direnişçi işçilerine hayırlı bayramlar dileyeceğiz de onlar haklarının ayaklar altına alındığı bu dönemde ne hayır bekleyebileceklerini sormayacaklar mı?

Milyonlarca taşeron işçisi, son güvenceleri de sökülüp alınan kamu çalışanları, işsizler, üç kuruşla ay sonunu getirmeye çalışan emekliler, sonra baskıdan ve cinayetten başını kaldıramayan kadınlar, gençler, eşcinseller… Ne bayramı demezler mi?

Biz bütün bunları düşünürken telefonlarımıza bir mesaj düşüyor. Gönderen: R. T. Erdoğan. Büyük biraderden halkına mesaj! “Bayramınızı kutluyor; milletimiz ve insanlık için Rabbimden esenlikler diliyorum. Selam ve sevgilerimle. R. Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Adayı.”

Sen halkta bayram mı bıraktın da bayram kutluyorsun! Bu halk bayram edemiyor, müsebbibi de sensin!

Anlaşılan Erdoğan Çankaya’ya çıkıyorum diye kendisi bayram ediyor. Ama bu halk eski halk değil. Bugün ona oy verecek muhtemelen. Ama Gezi ile başlayan halk isyanından, 17 Aralık’tan, Soma’dan sonra bu halkın gözü açılıyor. Ağır ağır, tereddütle, henüz ne yapacağını bilemeden, sesini duyduklarından umut vaat eden bir şey duymadığı için bezgin, ona doğru hareket hattını önerebilecek olanlar henüz seslerini duyuramadıklarından dolayı şaşkın. Ama gözü ufukta, kulağı kirişte, burnu koku alıyor.

Gelin Soma madencileri, Gezi gazileri, Roboski’nin aileleri, grevci ve direnişçi işçiler, taşerona kurban edilen milyonlar, işsizler, emekliler, kadınlar, gençler, gelin hep birlikte mücadeleye duralım! Gelin bu ülkeyi ve yeryüzünü bayram yerine çevirelim! Bu dünyayı cennet yapalım!

İşte o zaman herkes gönlünce kutlar bütün bayramları!