Hrant Dink’in “kanlısı değil zanlısı” meclis başkanı!

AKP’nin Türkiye politikasında neyi temsil ettiğini ve bugün nereye gitmekte olduğunu anlamak isteyenlere, Tayyip Erdoğan bir ipucu daha verdi. Cemil Çiçek meclis başkanı seçildi. Cumhurbaşkanı’ndan sonra protokolün iki numarası oldu. Dahası, Abdullah Gül’e bir şey olursa, geçici olarak da olsa, vekâleten de olsa, cumhurbaşkanı olacak Çiçek.

Liberal ve özgürlük savaşçısı AKP’nin bu önemli şahsiyeti, gençliğinde faşizan milliyetçi Aykut Edibali’nin hareketinin bir militanı olarak yetişmiş. 12 Eylül’de Özal “dört eğilim”i ANAP’ın bağrında topladığını iddia ederek eski hareketlerinden oportünistçe kopan bir sürü insanı devşirirken, Çiçek de herhalde “faşist kadrosu”ndan partiye katılmış ve bakanlığa kadar yükselmişti. Aileden sorumlu devlet bakanlığı yaparken (1987-1991) tarihe geçen ilk ünlü sözünü flört için söyledi:

“Bu, hayvani içgüdülerle insanların birbirine yaklaşmasıdır. Konfeksiyoncu dükkanı mı bu! Sık sık elbise gibi değiştirsin. Bunu kabul etmek mümkün değil. Flörtün fahişelikten ne farkı var? Sonuçta bunda hep kadın zararlı çıkıyor.”

Kendisi sonradan bu sözleri söylediğini yalanlayacaktı, ama bu pasajın alındığı röportajı yayınlayan Cumhuriyet gazetesi de tersine bu sözlerin Çiçek’e ait olduğunda ısrar edecekti.

Çiçek’in tarihe geçen tek ünlü sözü bu değildir. 2005 yılında birtakım tarihçiler ve aydınlar “Osmanlı Ermenileri” konferansını düzenlemeye giriştiklerinde “bizi sırtımızdan hançerliyorlar” diyen de yine Cemil Çiçek’ti. O konferans yapılırken henüz hayatta olan Hrant Dink konferansın önemli isimlerinden biriydi. Bu yüzdendir ki oğlu Arat Dink 2011 seçimleri öncesinde Taraf gazetesine yazdığı bir yazıda, AKP’nin babasını yardımcısı vasıtasıyla tehdit etmiş olan eski İstanbul valisi Muammer Güler’i Mardin’den aday göstermiş olmasını eleştirirken, Tayyip Erdoğan’ın babasının ölümünden sonra aileye taziye ziyareti sırasında kendisinin Cemil Çiçek için “kanlımız diyebilir miyiz?” diye sorduğunu, Erdoğan’ın ise “bari ‘kanlımız’ değil ‘zanlımız’ de” dediğini yazmıştır. Cemil Çiçek bunun üzerine Milliyet’ten Fikret Bila’ya şöyle demiş:

“Bizim partimizde üst düzey görev yapanlar olarak aramızdaki ilişki resmi bir parti ilişkisi değildir. Kardeşlik ilişkisidir. Bu 8,5 yıldır böyledir. Bu nedenle ben kimin ne diyebileceğini tahmin edecek kadar arkadaşlarımı tanırım. Bu itibarla Sayın Başbakan’ın böyle bir ifade kullandığına en küçük bir ihtimal dahi vermedim, vermem. Nitekim kendisi de Kars’ta bunu açıkladı. Ama ben buna benzer çok olay yaşadım. Sayın Başbakan’a bir şey diyemeyenler benim üzerimden demeye çalıştılar. Aramızı açmak için çok uğraştılar. Ancak dediğim gibi bizim ilişkimiz bir kardeşlik ilişkisidir. Bunun bozulması mümkün değildir. Biz birbirimiz hakkında ne diyebileceğimizi biliriz.”

Böylece, Tayyip Erdoğan’ın sadece Beşar Esad ‘a “kardeşim” demekle kalmadığını, Cemil Çiçek ile de “kardeş ilişkisi” içinde olduğunu öğrenmiş oluyoruz.

Cemil Çiçek, sadece Ermeni sorununda sabıkalı değildir. Kürt sorununda tarihe geçen sözleri çoktur. Biri 2009 seçimlerinden sonra söylediği ibretlik sözdür. BDP’nin o dönemdeki atası DTP Iğdır’da belediye başkanlığını kazanınca, “Iğdır’ı da aldılar. Ermenistan sınırına dayandılar” demiştir.

Ama bu konudaki en vahim tavrını 2009 Aralık ayında, Anayasa Mahkemesi DTP’nin kapatılması davasında kararını vermeden bir gün önce verdiği bir demeçte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin İspanya’da Bask partisi Herri Batasuna’nın kapatılmasına onay vermiş olduğunu belirterek ortaya koydu. Çiçek bunu söylediğinde Başbakan Yardımcısı idi. Yani açıkça mahkemenin kararını etkilemeye çalışıyordu. Elbette bu bir rastlantı değildi. Çiçek AKP’nin Kürt sorunundaki en bağnaz kanadının sözcüsü olarak, bütün sahteliğine rağmen Türk şovenistlerini telaşlandıran “açılım” döneminin sona ermesi için elinden geleni yapıyordu.

İşte bugün “sivil” ve “demokratik” bir anayasa hazırlamak bakımından kimilerince bir “kurucu meclis” gibi görülmek istenen meclise Tayyip Erdoğan’ın layık gördüğü başkan budur!

Unutulmaması gereken bir başka nokta daha var: “Yeni CHP” de, AKP’nin politikaları arasında bula bula destekleyecek bu adaylığı bulmuştur! Dinci olmasın da ne kadar gerici olursa olsun!