Hepiniz Ali Kemal'in torunlarısınız!

Daha önce Erdoğan'a en çok hakaret içeren şiir yarışmasını kazanmasıyla gündeme gelen Britanya Dışişleri Bakanı Boris Johnson, Türkiye'ye yaptığı ziyarette en üst seviyede ve büyük bir sıcaklıkla karşılandı. Eski Londra Belediye Başkanı olan Boris Johnson, Türkiye'de ifade özgürlüğünün olmayışını eleştiren bir şiir yarışmasına Erdoğan'ı mastürbasyon meraklısı olarak gösteren ve bir keçiyle ilişkiye girdiğini ima eden iğrenç bir şiirle katılmış, 1.000 sterlinlik ödülü kazanmıştı. Bu iğrenç şiir ifade özgürlüğünü falan savunmuyor, düpedüz Erdoğan'a hakaret kisvesi altında emperyalist bir küstahlıkla tüm Türkiye halkını aşağılıyordu.

Ancak görünen o ki kendi vatandaşlarının siyasi eleştirilerini bastıran, hemen her gün eleştirilere hakaret davası açan, gazeteleri kapatan, gazetecileri tutuklatan Erdoğan ve AKP iktidarı mesele emperyalistlerle ilişkiler olduğunda pek hoşgörülü olabiliyor. Öyle ki diplomatik açıdan daha alt seviyede bir karşılama ve soğuk bir üslup belirlenebilecekken Erdoğan, emperyalist şarlatanı bizzat kabul etmesi yetmemiş gibi bir de kendisine Manchester Belediye Başkanı'nın Sultan Abdülaziz'e mektubunu çerçeveletip hediye ediyor. Sonuçta nereden bakarsanız bakın Türkiye'nin emekçi halkının emperyalizm karşısında boynunu büken skandal bir manzara sergileniyor.

Tabii ki İngiliz emperyalizminin temsilcisi Boris Johnson'la bu utanç verici görüntüler verilirken, emperyalist bakanın yazdığı şiirden çok ailesindeki Osmanlı kökleri öne çıkarılıyor. Neymiş, Boris Johnson Osmanlı torunuymuş... Osmanlı kökü dedikleri milli mücadeleye karşı elinden geleni ardına koymamış, koyu bir İngiliz taraftarı, İngiliz Muhipleri Derneği'nin kurucusu, gerici 31 Mart ayaklanmasının tahrikçilerinden Osmanlı sarayının Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Ali Kemal. Boris Johnson, İngiliz bir kadınla evlenen Ali Kemal'in  torununun oğlu. Ali Kemal, İstanbul, uşaklık ettiği İngiliz emperyalizminden kurtarıldıktan sonra milli mücadelenin genç subayları tarafından feci şekilde öldürülmüştür, cesedi İzmit'te bir tren istasyonunda asılarak teşhir edilmiştir. Bu tür olaylar tarihte sömürgeci, işgalci güçlere karşı verilen mücadelelerde, sıkça rastlanan vahşet görüntülerindendir. Bu emperyalist uşağına uygulanan vahşetin dozunu tartışacak, ülkesini emperyalistlere teslim edenler, kendi emekçi halkının kanına girenler için gözyaşı dökecek, empati kuracak değiliz. Ama bu vesile ile bir gerçeğe dikkat çekmek istiyoruz.  

Dikkat edin ne Boris Johnson hal ve tavırlarında babasının dedesinin öldürülüş biçimini sorun ediyor, ne de Tayyip Erdoğan kendisine yapılan hakareti umursuyor. Çünkü Boris Johnson, belli ki Erdoğan'ı ve partisini bu ülkede İngiliz işgaline karşı milli mücadeleyi verenlerin değil emperyalizmin uşaklığını yapan Ali Kemallerin tarafında görüyor. Erdoğan için ise konu emperyalizmle ilişkiler olduğunda her şey unutulur, her şey yutulur. Bunu Mavi Marmara'da, İsrail'le ilişkilerde gördük, ABD ve NATO destekli 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gördük, şimdi de görüyoruz.  

Tüm bunlar, Türkiye'de yüzlerce muhalif insanın Gezi'de katledilen gençlere ve ayyuka çıkan yolsuzluklara işaret edip, hırsız, katil vb. siyasi eleştiriler getirdikleri için gözaltına alındığı, tutuklandığı, kamuda çalışanların açığa alındığı ve halen bunların devam ettiği bir ortamda gerçekleşiyor. Kendi vatandaşına hesap vermesi gereken Erdoğan bunun yerine vatandaşını cezalandırıyor, vatandaşının onurunu koruması gereken yerde ise onun boynunu büküyor.